Doç Dr . Mahmut Akpınar Türkiye'nin yeni eğitim modeli olarak sunulan İmam Hatip Okullarını yazdı.
İşte Akpınar'ın TR724.com'da yer alan analizi
Uzun süre dinden, maneviyattan uzak tutulan Anadolu insanı İmam Hatipleri (İHL) çocukları için hep bir sığınak, güvenli liman gördü. Kendileri dini bilgiden uzak yetiştirildikleri için, çocuklarını kurda kuşa kaptırmamak düşüncesiyle dinin, diyanetin, ahlakın, erdemin öğretildiği bu okullara verdiler. Laikçilerin iddia ettiği gibi “imam, müftü olsun” diye değil, Rabbini, dinini bilen, topluma yararlı kişiler olsun diye gönderiyordu. Ayrıca (eskiden) İHL’lerin bariyerlere rağmen akademik başarısı, üniversite kazandırma oranları oldukça yüksekti.
İmam Hatipler ne kadar idealdi tartışılabilir. Ancak ben bir İmam Hatipli olmakla hep gurur duydum ve iyi ki bu okulu bitirmişim dedim. Zira bu okullarda liselerde öğretilen müfredata ek olarak ansiklopedik seviyede asgari İslami bilgileri de öğrenmiştik. Buralarda ciddi bir tebliğ, temsil şuurunun verilebildiğini iddia etmek iyimserlik olur. Ancak bir gayreti diniye, insanlara ve ülkeye yararlı olma aşkı, İslam’ı yaşama hedefi veriliyordu.
***
İmam hatipler üzerinde siyasi eğilimlerin, özellikle sağ siyasi grupların kontrol kurma, partizan devşirme amacı hep olmuştu. 1980 öncesi dönemde MSP-Millî Görüş ile MHP-Ülkücüler arasında İmam Hatiplere hakim olmaya yönelik rekabet vardı. Ancak bu okul idaresini elegeçirme, sınırlı sayıda öğrenciyi kendi lehine devşirme ve yönlendirme şeklinde olur, bütünü etkilemezdi.
Uzun süren AKP iktidarı İmam Hatipleri partizan, seçmen, propagandist devşirmek için tam bir arka bahçe haline getirdi. Bütün İmam Hatipler baştan ayağa AKP hedeflerine göre dizayn edildi. Müdürler, öğretmenler politik amaçlara uygun şekilde seçildi. AKP politikalarına uymayan öğretmenler üzerinde mahalle baskısı kuruldu ve sonuçta İHL’ler AKP gençlik kollarına dönüştürüldü. Sadece İHL’ler değil, bütün imamlar, Diyanet mensupları, ilahiyatlar parti teşkilatkarının uzantısı yapıldı. Camiler propaganda merkezleri oldu. Bütün Müslümanlara hizmet vermesi gereken din görevlileri, dini kurumlar bir partinin mukaddesatı kullanarak siyasi hedeflerine ulaşmasına köprü haline getirildi. İHL’ler bu hoyratlıktan en büyük zararı gören kurumlar oldu. Özellikle son 4-5 yılda öğrencileri otobüslerle seçim meydanlarına taşıdılar ve mitinglere katılmaya, AKP lehine slogan atmaya zorladılar. Parti programları için dersler asıldı, öğrencilere özel izinler çıkarıldı, programlar değiştirildi.
***
Çocuklarımdan birisini 2013 yılında en azından bir miktar Kur’an ve Arapça öğrenir, dinin temel esaslarına yabancı kalmaz diye Türkiye’nin en kaliteli İmam Hatipleri arasında adı geçen bir okula gönderdim. Masraftan kaçınılmamış şaşalı binalar yapılmıştı. Özenerek ve sevinerek kaydımızı yaptırdık ama bir yıl sonra adeta kaçarcasına çocuğu okuldan almak zorunda kaldık. İyi ki de almışız. Zira bir yıllık tecrübe İmam Hatiplerin ne hale geldiğini görmeye yetti. Namaz kılma oranı diğer okulların çok gerisindeydi. Bohemlik, ahlak dışı söz, küfür hakaret sokakları aratmayacak düzeydeydi. Kız-erkek ilişkileri şirazeden çıkmış durumdaydı. Dini pratikler, ahlak, nezaket, zerafet, saygı adına bir şey bulmak zordu. Fakat sloganik manada “İslamcılık” harikaydı. Erdoğan çocuklar arasında “adeta bir peygamber” gibi görülüyor, dersler dahil her ortamda AKP-Erdoğan propagandası yapılıyordu. 17/25 sonrası dönemde AKP’li olmayan çocuklar/veliler fanatik bir taraftar grubunun arasında kalan karşı takım destekçileri gibi pustular. Zira farklı görüşe her türlü hakaret, küfür, dışlama, tekfir gırıla gidiyordu. Dersler siyasi seminerlere dönüşmüştü. İmam hatipte görev yapan bir öğretmen arkadaşım kendi okullarında bir ilahiyat mezunu hocanın çocuklara: “Eğer bu dönemde bir peygamber gelecek olsaydı bu Erdoğan olurdu” dediğini aktarmıştı. Bugünlerde karşılarında hiçbir etkili muhalefet kalmadı. Herkesi, her şeyi sindirdiler. Böyle bir ortamda İmam Hatiplerin ne hale getirildiğini tasavvur dahi edemiyorum.
AKP’nin İmam Hatiplerde dindar, ahlaklı, haram helal bilen bir nesil yetişsin diye derdi yok! Dini yaşantısı olmayabilir, ahlakı olmayabilir, namazı olmayabilir ama mutlaka AKP destekçisi olmalı, Erdoğan hayranı olmalı! Erdoğan devletin imkanlarıyla, Diyanet ve İHL’ler üzerinden kendi siyasi cemaatini kuruyor. Şahsına ölümüne sadık, radikal, analitik düşünceden uzak, İslami ilkelerden kopuk, yaşantısı bohem ama dilinde “İslam” olan siyasi müritler oluşturuyor.
Fen liseleri, Anadolu liseleri dahil ülkedeki bütün okulları İHL’ye dönüştürerek hem o okulların akademik başarısını bitiriyor hem de bu okullara gidecek çocukların ahlakını bozuyorlar. Bu çocuklar İHL’de dindar, ahlaklı olmayacak, ama çok iyi partizan olacaklar. Alevisinden sekülerine ailelerin ve çocukların rağmına zoraki öğrencileri İHL’lere yönlendirerek insanları dinden soğutuyor; dindara, imam hatipe düşman hale getiriyorlar.
***
AKP dini bütün kurumları siyasallaştırdı. İmam hatipleri arka bahçesi yaptı. Ne AKP içinden ne AKP dışından kimse çıkıp “bu doğru değil, dinin birleştiriciliği var. Dini kurumları bir Partinin çatısı altına sokmak en başta dinimize zarar verir” diyemedi. İlahiyatçılar, müftüler, hocalar bu istismara sukut etti, hatta destek oldular. İmam Hatip mezunu pek çok önemli insan, yazar, aydın, siyasetçi var. Ama hiçbiri İmam Hatip ruhunun popülizme ve siyasete kurban edilmesine, Müslümanların dindar ve eğitimli insanlar yetiştirsin diye evladını gönderdiği okulların yozlaştırılmasına ses vermedi. Şimdilerde İmam Hatip mezunlarından her tür olumsuzluğu, yolsuzluğu, hukuksuzluğu, ahlaksızlığı işitiyoruz.
Eğer AKP İmam Hatipler konusunda iyi niyetli olsaydı, politik ve popülist davranmak yerine bu okulların müfredatını daha verimli hale getirir, buralara nitelikli öğretmenler atamaya çalışır; sayıya değil kaliteye odaklanırdı. Ama onların derdi slogan atacak, kendilerine oy verecek partizanlar yetiştirmek!
Ülkenin bütün değelerine kıyıp her kurumun içini boşalttıkları gibi İmam Hatiplere de kıydılar yazık ettiler!