İlişkiler kanıtlanırsa eyvaaah!
RAGIP DURAN | artigercek.com
Operasyon cumartesiyi pazara bağlayan gece yapılmıştı. Saat farkı nedeniyle Trump konuyla ilgili açıklamasını pazar günü Türkiye saati ile 16:00’dan sonra yaptı.
İşte Bağdadi’nin öldürüldüğü haberinin yayılmaya başlayıp Trump’un teyidinin beklendiği uzun saatler boyunca Beyaz olmayan Sarayın Diken Üstünde Oturma Odasında en üst düzey yetkililer acayip gergindi.
Biri hariç kimse konuşamıyordu bile. Ötekiler, ancak soruları cevaplayabiliyordu. O da kısa kısa.
- Ya Trump bizden olumsuz bir şekilde söz ederse?
- Sanmıyorum efendim
- Adamı sınırın yakınında öldürmüşler.
- O önemli değil efendim
- İyi de adam uzun süredir orada imiş
- Bize böyle bir istihbarat gelmemişti efendim
- E hani biz oralara tamamen hakimdik. Şimdi kalkıp ‘’Bizim haberimiz yoktu mu’’ diyeceğiz.
- Sayın Bakan açıklama yaptı efendim. ‘’Askeri makamlarımız arasında irtibat ve koordinasyon yapıldı’’ dedi efendim.
- İyi de Trump’un kendisi kimseye haber vermedik dedi. O ne olacak?
- Bir şey olmaz efendim
- Adam galiba birkaç kez Reyhanlı’ya gidip gelmiş. Doğru mu Hakan?
- Efendim bu konuyu daha sonra değerlendirelim, arzu ederseniz…
- Bu Amerikalıların İncirlik’te üssü varken ne diye kalkıp taa Erbil’den göndermişler timi?
- Efendim bakın…
- Tamam tamam anlaşıldı. Terörist Mazlum işin içinde bizim haberimiz bile yok olup bitenden…
- Ben bu konuda bir açıklama yaptım efendim. ‘’Terörist Mazlum Kobani’yi bu vesile ile övmek kabul edilemezdir’’ dedik efendim.
Bu konuşmalar bir ya da iki dilde yapılmış olsa gerek. Fuat Avni görevinin başında olsaydı, herhalde bu tür diyalogları aktarırdı. O olmasa bile artık ‘’someone’’ kaydetmiş olmalı bu konuşmaları.
Ve Trump konuşmaya başladığında dört göz, dört kulak açık, ekrana kilitlenmiştir Yüce Yöneticiler. Hala gergindi hepsi. Korkuyorlardı. Ya… Neyse Trump söz konusu ülkeye teşekkür etti de kaslar, sinirler bir anda boşaldı. Gülümseyen bile oldu.
- Teşekkürden sonra, soru-cevap bölümünde bir şeyler daha dedi Trump, neydi o? Vururduk gibi bir şey mi duydum?
- Yok efendim, bizle ilgili değildi o söylediği, Bağdadi’yi vururduk anlamında…
- Evet efendim, Bağdadi’yi vururduk anlamında…
Trump, IŞİD’in arşivinden söz ederken yine gerildi sinirler, yüz ifadeleri ama büyük vurgun olmamıştı. İçlerinden ‘’Aman neyse şimdilik atlattık’’ filan dedi herhalde.
Oysa yakın zamana kadar Ankara-IŞİD ilişkileri konusunda o kadar çok somut bağlantı bilgi ve belgesi var ki… Mesela Moskova, uydudan aldığı görüntülerle IŞİD’in Musul petrolünü Yumurtalık rafinerisine götüren tankerlerin plaka numaralarını bile saptamıştı.
Kendisini IŞİD’in Türkiye Büyükelçisi olarak tanıtan bir zat, halen Irak’ta cezaevinde, Amerikalı bir kontr-terör uzmanına verdiği ifadede IŞİD-MİT bağlantılarını çok somut örneklerle açıklamıştı. Ankara’da MİT’in otellerinde konaklamalar, hatta Erdoğan’la olası randevu…
Yakalanan çok sayıda IŞİD’li de Ankara yönetiminin kendilerine ne kadar iyi davrandığını açıklamıştı onlarca defa. TC’nin Musul Başkonsolosluğu baskını ve sonrasında da Ankara ile IŞİD arasındaki pazarlıkları bilen bir milletvekili bile var halen Meclis’te.
Suriye’de SDG tarafından ele geçirilen IŞİD’in cephanelerinde Türk malı silahlar da bulunmuştu. IŞİD suikastlarını gerçekleştiren Batılı militanların hep Türkiye üzerinden Suriye’ye gidip geldiğini bilmeyen de yok.
Şu anda kamplarda tutulan IŞİD’lilerle eşleri, neden hep aynı ülkeye iade edilmeyi istiyor acaba?
Şimdi IŞİD arşivinden çıkacak yeni bilgi ve belgeler Erdoğan yönetimini büyük sıkıntıya sokar. Çünkü yukarıda saydığım, şimdiye kadar ortaya çıkan bağlantı bilgileri, iki örnek hariç, hep üçüncü tarafın sağladığı/yayınladığı bilgiler.
Şimdi IŞİD kaynaklı bilgi ve belgeler, petrol ticaretinden, sınırdaki geçişlere, silah desteği almaktan, suikast timlerine yol göstermeye kadar bir dizi suçun kanıtı yayınlanırsa eyvah ki eyvah.
Geçmişte olup biten bazı olguları silmek mümkün değil. Mesela Cihatçılara gönderdiğin silahları geri alamazsın. Antakya veya diğer kentlerin hastanelerinde tedavi ettirdiğin Cihatçıları yeniden yaralayıp ya da hasta edip, hastaneye hiç gelmemiş hale sokamazsın.
Sınırdan gelip geçen belki binlerce IŞİD militanını yeniden eski haline getiremezsin. Ve bütün bunlar IŞİD arşivinde kayda geçmişse, ki bir kısmı mutlaka geçmiştir, eyvahlar göğe çıkıyor.
Zaten baştan beri, Ankara’nın Suriye Kürtlerine yönelik saldırısı, başta Macron olmak üzere sonra da çok sayıda Amerikalı yetkili tarafından IŞİD’e yönelik saldırıyı zayıflatmak hatta baltalamak olarak değerlendirilmişti. Mesele şimdi değerlendirme aşamasını da geçmiş durumda.
Bir suçüstü telaşı var iktidarda. Durdular durdular Bağdadi öldürüldükten sonra Türkiye içinde ha bire IŞİD’li tutukluyorlar.
Daily Sabah’ın resmi Twitter hesabında, 29 Ekim tarihli gazetenin birinci sayfasındaki manşeti gördünüz mü? Eralp Yarar imzalı haber (?) "Bağdadi’nin ölümü IŞİD-YPG ilişkilerini teşhir ediyor" başlığını taşıyor.
Spota göre Bağdadi, YPG’nin kontrolü altındaki bir bölgede öldürülmüş(!).
Daily Sabah başına gelecekleri öngörmüş, aklınca tedbir alıyor ama aynı başlık YPG’yi çıkarıp yerine Ankara’yı koyduğunuzda, bir süre sonra birçok Batı gazetesinde yer alabilir.
Halkbank, yaptırımlar, karşılıklı güvensizlik… Ankara-Washington ilişkileri zaten tarihinin en olumsuz aşamasında.
13 Kasım’da Washington’a gitmesi beklenen Erdoğan, o tarihe kadar harıl harıl IŞİD arşiv belgeleri üzerinde çalışan CIA uzmanlarının neler bulacağını da herhalde çok merak ediyordur. Arşiv, o tarihten sonra daha da büyük değer kazanacak.