Batılı
ülkelerin Dine Karşı İftirayla Mücadele karar tasarısının
desteklememesini eleştiren
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) BM Temsilcisi
Ufuk Gökçen de tasarının
ifade özgürlüğü ya da dini azınlıkları
baskı altına alacağına yönelik eleştirilerin doğruyu yansıtmadığını savundu. Dine Karşı İftirayla Mücadele karar tasarısının BM Genel
Kurul'undan ancak bu yıl geçeceğini aktaran Gökçen, amaçlarının destek veren ülke sayısındaki azalmayı önlemek olduğunu belirtti.
Cihan Haber Ajansı'na konuşan Gökçen,
Vatikan ile AB üyesi ülkelerin tutumlarını sert bir dille eleştirdi. AB üyeleri ile Vatikan'ın karar tasarısına karşı olmalarında hiçbir sağlıklı gerekçelerinin olmadığına dikkat çeken Gökçen, "Tasarıya karşı olan birçok Birlik üyesi ülke yetkilisi konunun içeriğini bilmeden, önyargıyla hareket ediyor. Vatikan'ın karar tasarısına karşı olmasının ise hiçbir mantıki izahı söz konusu değil" diye konuştu.
AB üyeleri ülkelerini empati yoksunu olmakla suçlayan Gökçen, "Bu yılki karar tasarısının Genel Kurul'daki
oylamasında
Amerika muhtemelen hayır oyu verecek. Ancak Amerika özellikle son iki yıldır Dine Karşı İftirayla Mücadele karar tasarısı ve
İslamofobi'ye ile mücadele için İKT grubuyla daha yakın çalışma çabasında. Amerika bu yıl İslamofobi ile mücadele için bir aksiyon
eylem planı hazırlayarak bize geldi. Ancak aynı duyarlılığı Birlik üyesi ülkelerin hiçbirinden görmedik" dedi.
Ufuk Gökçen şöyle konuştu: "Başkan
Barack Obama ile birlikte Amerika'nın İnsan Hakları Konseyi'ne tekrar üye olarak dönmesiyle birlikte bu konularda (İslamofobi) daha çok angajman içerisine girdiler. Amerikalılar anayasalarının birinci maddesi gereği böyle bir tasarıya kendilerinin destek vermelerinin mümkün olmayacağını ancak İslamofobi'ye karşı ortak mücadele edebileceklerine dair bizlerle işbirliğine hazır olduklarını beyan ettiler. Ancak
Avrupa ülkelerinde Amerika'dan olduğu kadar çaba ve destek almadık ve de görmedik."
Gökçen, AB ve Amerika ile anlaşmaya varılamamasının karar tasarısının içeriğinden değil
teknik nedenlerden olduğunu dile getirdi.
Dine Karşı İftirayla Mücadele karar tasarısının boyutundan daha fazla önem atfedilmesinden de şikayetçi olan Gökçen, 1999 yılından bu zamana kadar BM Genel Kurul'da kabul edilen tasarının
yaptırım gücünün bulunmadığını dile getirdi.
Önümüzdeki hafta başında New York'taki İKT üyesi ülkelerin temsilcileri koordinatörlüğünü yürüten Fas tarafından BM Genel Kurul başkanlığına teslim edilecek. Karar tasarısının Genel Kurul başkanlığına verilmeden önce İKT üyesi ülkelerin BM daimi temsilcileri perşembe günü tekrar bir araya geldi.
İKT üyesi ülkeler karar tasarısının içeriğinde ve de başlığında değişikliğe gitmesi bekleniyor. İKT grubunun AB ülkeleri ile Amerika'nın rahatsız olduğu bazı unsurları karar tasarısından çıkarması ve bunun yerine ifade özgürlüğüne atıfta bulunan, azınlıkların din hürriyetine dair daha özgürlükçü yaklaşım ve Dine Karşı İftirayla Mücadele yerine daha esnek bir başlıkla tasarıya son şekli verilmesi bekleniyor.
İlk defa 1999 yılında Cenevre'de bulunan İnsan Hakları Komisyonu'nda konsensüs ile kabul edilen
kanun tasarısı 2000 yılında da aynı usul ile yürürlüğe girmişti. 11
Eylül saldırılarından sonra bir süre askıya alınan karar tasarısı 2005 senesinin sonbaharında Danimarka'da patlak veren
karikatür krizi ile uluslararası arenada daha fazla tartışılır hale gelmiş ve bugünkü ismi ile hem Cenevre'de hem de BM'nin New York'taki Genel Merkezi'nde oylama ile kabul edilmişti.
Her yıl tekrar oylanan Dine Karşı İftirayla Mücadele karar tasarısı, BM Genel Kurul'unda toplantıya katılan ülke sayısının çoğunluğunu alması gerekiyor. Geçen yıl BM Genel Kurul'un da bu tasarıya
evet diyen ülke sayısı 80 olmuş ve çoğunluğun oyunu almayı başarmıştı.
AB üyeleri ile Amerika'nın karşı olduğu tasarıya Vatikan'ında destek vermemesi özellikle
Latin Amerika ülkelerinin oyunun olumsuz olmasında etkili oluyor. Tasarıya Çin, Rusya'nın yanı sıra
Afrika ülkeleri ile
Japonya gibi bazı gelişmiş devletlerde destek oluyor. Ancak AB, Amerika ve bazı
sivil toplum kuruluşları ile lobilerin tasarıya karşı yaptıkları
kulis çalışmaları sonunda
Güney Kore,
Tayland gibi ülkeler daha önce destek verdikleri karar tasarısına geçtiğimiz yıl aksi yönde oy verdiler.
Özellikle Amerika Dine Karşı İftirayla Mücadele karar tasarısının
İran,
Suriye, Suudi
Arabistan ile
Pakistan gibi ülkeler tarafından azınlıkların dini hürriyetlerini kısıtlayıcı bir
takım eylem içine girmelerinden endişe ediyor. AB üyesi ülkeler de Amerika gibi bazı İslam ülkelerindeki azınlıkların dini özgürlüklerinin az olmasını karar tasarısına karşı olmalarında en önemli neden olarak gösteriyor.
Sembolik değerden öte fazla bir anlamı olmayan karar tasarısı, BM'nin İslamofobi'ye karşı duruşunu ifade etmesi bakımından değer atfediyor.
(CİHAN)