Lucescu Geliyor….
Sezon başından bu yana üç büyük takımızda hangi takımın işleri kötü gitse hemen Mircea Lucescu, geliyor sesleri duyulmaya başlanıyor. Fenerbahçe’nin ligde işleri kötü gitse Lucescu geliyor. Beşiktaş UEFA’dan eleniyor Lucescu geliyor. Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nden eleniyor yine aynı ses Lucescu geliyor. Üç büyük takımımızda her başarısızlığın ardından Lucescu geliyor sesinin duyulması artık kabak tadı vermeye başladı. Eminim benim gibi birçok kişi de artık bu konudan iyice sıkılmıştır. Ligin başından beri üç büyük takımda hangisinin işi kötü gitse hemen Lucescu geliyor sesleri duyuldu.
Anlayamadığın bu Lucescu kaç parça, yoksa üç takımı birden mi çalıştıracak. Yani Lucescu’dan başka teknik direktör kalmadı mı? Üç büyüklerin her başarısız sonucundan sonra Lucescu geliyor deniliyor. Bizim ülkemizde hiç mi bu üç büyük takımı çalıştıracak kabiliyet ve yetenekte teknik direktör yok. Elbette bizim ülkemizde de bu üç takımı çalıştıracak yetenek ve kabiliyette hocalar var ama yabancı hocalara tanınan tölerans bizim hocalarımıza tanınmadığı için alınan ilk olumsuz sonucun ardından hemen biletleri kesilerek gönderiliyorlar. Geçmişte bunun birçok örneğine de şahit olduk. Fenerbahçe’de Rıdvan Dilmen’in ; Beşiktaş’ta Rıza Çalımbay’ın ve en son Beşiktaş’da Ertuğrul Sağlam’ın başına gelenleri hepimiz çok iyi hatırlıyoruz.
Üç büyük takımımızda bu yabancı hayranlığı oldukça daha çok yerli hoca kıyımı yaşanacaktır. Üç büyük takımımızın artık anlaması gereken bir gerçek var ki başarı sadece yabancı hocalarla sağlanmaz. Yerli hocalarla da başarının sağlanabileceğini Fatih Terim Galatasaray’a UEFA kupasını kazandırarak kanıtlamış durumda. Ama yine aynı Fatih Terim ikinci defa Galatasaray’ın Başına geldiğinde alınan başarısız sonuçların ardından istifa edilmeye zorlandığını da çok iyi hatırlıyoruz. Anlayacağınız başarılı da olsa yerli hocalarımıza sağlanan tölerans yabancı hocalara tanınandan fazla değil.