OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile kamu görevinden ihraç edilen Nuriye Gülmen, 324 gün açlık grevi yapmış, “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla yargılandığı davada altı yıl üç ay hapis cezası almıştı. 5 Ağustos 2020’de İstanbul Okmeydanı’nda bulunan İdil Kültür Merkezi’ne düzenlenen baskında gözaltına alınan Gülmen, tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmişti.
İstanbul 28’nci Ağır Ceza Mahkemesindeki yedinci ve karar duruşmasında Nuriye Gülmen ile Yasemin Karadağ da hazır bulundu. Son duruşmada savcının verdiği mütalaada, Gülmen ve Karadağ’ın ‘DHKP/C silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi istenmişti.
“HUKUKU SİYASETE ALET ETMEYİN”
T24’ün haberine göre, ‘Açlık Grevi’ ve ‘Susma Hakkı’nın örgütsel davranış olduğu yer alan iddianame için Avukat Oğuzhan Topalkara; “Açlık grevinin, susma hakkının "örgütsel tavır" olduğunun iddia edilmesi, ciddiye alınamaz. Anayasal haktır bunlar. Nuriye Gülmen hakkında siyasi bir hesap görülüyor, hukuku buna alet etmemenizi talep ediyoruz. Eğer "edeceğiz" derseniz; mühür sizde, ferman sizde” dedi.
Av. Güçlü Sevimli ise; “İki yıla yakın bir tutukluluk söz konusu, tutuklulukta geçen ciddi bir süre söz konusu. Dosya kapsamında karartılabilecek bir delil de söz konusu değil” diyerek Gülmen ve Karadağ’ın beraatini ve tahliyesini talep etti.
“KİMSE TALİMATLA AÇLIK GREVİ YAPMAZ”
Açlık grevinin örgüt talimatıyla yapılamayacağını söyleyen Nuriye Gülmen savunmasında; “Terör demagojileriyle direnişimize saldırılması, iktidarın en çok kullandığı yöntem oldu. Hak arama eylemlerimizin başına "örgüt talimatı" eklenerek yaptıklarımız suç olarak gösterilmeye çalışılıyor. Açlık, insanın en temel ihtiyacının giderilmemesidir. Kimse talimatla açlık grevi yapmaz. Hiç kimse başkası öyle yapmasını istediği için işkence görmeyi, tutuklanmayı göze alamaz" diye konuştu.
“SALDIRININ NEDENİ İKTİDARIN İÇİNDE BULUNDUĞU KRİZDİR”
Nuriye Gülmen savunmasında şu ifadeler yer verdi:
"Direnişimize karşı açık bir şekilde düşman hukuku uygulandı. Gözaltına alındık, işkence gördük, hakkımızda davalar açıldı, tutuklandık. Bu saldırıların nedeni, siyasal iktidarın içinde bulunduğu krizdir.
"Terör" deyince akan sular duruyor. Oysa hukuki bir kavram bile değil. Her ülke, kendine tehdit olarak gördüğünü "terörist" olarak tanımlıyor. Bir kere "terörist" dedikten sonra, yapacağınız her şeyi meşrulaştırıyorsunuz.
Dünyada "terör" suçlarından tutuklu olanların sayısı bakımından dünyada ilk üçteyiz. Fakat hala "terör" operasyonları yapılıyor, nerdeyse her hafta yüzlerce insan gözaltına alınıyor.
“YARGI, DOĞRUDAN AKP İKTİDARININ SOPASI HALİNE GELDİ”
Asıl insanlık onurumuza saldıranların yaptığı şey terördür. Asıl terörizm; devletin tüm imkanını halka karşı kullanmasıdır, herkese potansiyel "terörist" muamelesi yapmasıdır.
Yargı, doğrudan AKP iktidarının sopası haline geldi. Oysa hukuk aynı zamanda burjuva devletine meşruluk kazandırılması için bir araç niteliğindedir.
“MİLYONLAR BU SLOGANI ATIYOR, SUÇ MU?“
Yasemin Karadağ ise savunmasında şunları söyledi:
“Susma hakkını kullanmaya "örgütsel tavır" diyorsunuz. Anayasal bir hak, nasıl "örgütsel tavır" olarak niteleniyor?
Grup Yorum Halktır Susturulamaz!" diye slogan atmışım. Ben Grup Yorum'un konserinde sahneye bile çıktım. Milyonlar bu sloganı atıyor, suç mu?"
10'AR YIL HAPİS CEZASI
Verilen aranın ardından mahkeme başkanı kararı açıkladı. Nuriye Gülmen ve Yasemin Karadağ Dhkpc'ye üye olma suçlamasıyla 10’ar yıl hapis cezasına çarptırıldı.