YENİ ŞEYLER SÖYLE CANCAĞIZIM
Koca Dedelerimden Hz. Mevlâna Konevî diyor ki: “Hergün bir yerden bir yere göçmek ne iyi / Hergün bir yere konmak ne güzel / Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. / Dünle beraber gitti, cancağızım / Ne kadar söz varsa düne ait. / Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım.”
Yirmi ve Yirmi Birinci Lem’a’lardan İHLÂS bahsini okurken, aklıma şöyle bir tabir geldi… “İhlaslı beklentisiz ırgatlar” İşte bütün dünyada Allah rızası için hiçbir şey beklemeden hizmet edecek bu yiğitlerdir.
Bir zaman önce Somalili bir öğretmen amca ile kaşılaşmıştık: “Okulun ve hastanenin etrafına bariyerler yapılmazsa, hayati tehlike var. Bunu, Boko Haram v.s. bir tehdidi olarak görmeyin. Onların bize açıktan bir düşmanlığı yok… Geçenlerde silahla taranıp öldürülen arkadaşlarımızın kâtili de onlar değil. Çünkü onlar âniden birden bire hareket ve hücum etmezler. Önce ikaz ederler. Sonra bir heyet gönderip şiddetli ikaz ederler. Dediklerini yerine getirilmezse ondan sonra saldırırlar. Onlar bizi hiç ikaz etmediler. Zaten daha sonra da bizimle alâkası yok diye haber gönderdiler. Onun için, bu bariyerler sırf onlardan korunmak sebebiyle değil. Ülkede her zaman çeşitli gruplar arasında çatışma olur. Kör ve serseri bir kurşun, okul tarafına gelebilir. Her zaman bir tehlike ile karşı karşıya gelmek mümkündür. Ama biz Allah için herşeyi göze alarak buralarda hizmet ediyoruz.” demişti. Bir müddet sonra Türkiye’nin baskısı ile, bütün öğretmenlerimiz oradan sürüldü. Başka bir yere gittiler. Ama bizim öğretmenler yerine Türkiye’den gönderilen yeni öğretmenler yüksek maaşlar almalarına rağmen bir-iki ay ancak dayanabilip hemen Somali’yi terk ettiler. Şimdi, öğretmenlerimizi Türkiye’nin baskısı ile gönderen Somali’li idareciler, onları geri çağırıyorlar. Dünyanın en soğuk ve en sıcak bölgelerinde hizmet yapabilecek yiğitler, işte bu ihlaslılardır. Yani, maddî-mânevî hiçbir beklentisi olmayan ve kendilerine “Biz ırgatız, biz hiçbir makam, mansıp, para, pul beklemiyoruz.” diyen kahramanlar…
Koca dayım bunlar için:
“Herkesin himmeti, kâmet-i kıymetine göredir. Sadece kendini düşünen, ya hiç insan değildir veya eksik bir varlıktır. Gerçek insanlığa giden yol, başkalarını düşünürken icabında kendini ihmal etmekten geçer.
“İnsan, kendi ayıpları karşısında savcı, başkalarının kusurları karşısında da, onlar hesabına avukat olmalıdır.
“Olgun insan ve gerçek dost, Cehennem’den çıkışta ve Cennet’e girişte bile ‘Buyurun’ demesini bilendir.
“Sen tohum at-git, kim hasat ederse etsin.
“İnsanlar arasında çok cüz’î şeylerle satın alınabilecek kadar ucuz olanları bulunduğu gibi, dünyalar dolusu altın ve elmaslarla satın alınamayacak kadar pahalı olanları da vardır. Milletleri yükselten de, işte bu ikinci kısımda olanlardır. Pahalı insanlar, yağmur yüklü bulutlar gibi, hep yüksek ideal ve faziletlerle yüklüdürler. Bilinsinler bilinmesinler, onların geçtikleri yerler arkalarından yeşerir gider.
“En uzun ömürlü olanlar, en çok yaşayanlar değil; evirip-çevirip, hayatlarından en çok semere almasını bilenlerdir. Bu ölçüye göre, yüz yaşında kısa ömürlüler olabileceği gibi, on beş yaşında iken, ancak, binlerce yılda elde edilebilecek bereket ve feyizlerle, başı göklere ulaşmış olanlar da bulunabilecektir.”
Gelelim ihlas donanımlı ırgatların hizmet için göze aldıklarına:
“Allah için insanlığa hizmet düşüncemizi, nefsanî ve cismanî her arzunun üstünde tutmak; onu bütün beşeri istek ve iştihalara tercih etmek; gerçeği bulup tanıdıktan sonra, bütün sevdiklerimizi ve gönül bağladıklarımızı feda edecek kadar kararlı olmak; yüce mefkuremiz adına en tahammül edilmez hâdiseleri göğüsleyerek, gelecek nesillerin saadetine giden yolları açmak, ‘hizmette önde, ücrette arka saflarda bulunma’ felsefesiyle, makam mansıp mücadelesinden, kelepir sevdasından uzak kalmak, varlığımın vazgeçemeyeceğim gayeleridir.”
Haydi yolumuz açık olsun.