TCK’nin mimarlarından Prof. Dr. İzzet Özgenç, “Konuyu enine boyuna araştırmadan, deliller doğru bir şekilde toplanmadan, kişilerin malum programla iletişim kurup kurmadığı, kurmuşsa bu iletişimlere ilişkin trafik ve hatta mümkünse içerik bilgilerine muttali olmadan, haklarında tutuklama kararları verilerek binlerce insanın uzun bir süre hürriyetinden yoksun bırakılması ve hatta cezaya mahkum edilmesi, asla mazeretle geçiştirilebilecek bir durum değildir.” dedi.
Son dönemde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 11 bine yakın kişinin ‘bylock’tan dolayı yanlışlıkla soruşturma geçirdiğini açıklamıştı. Bylock konusunda araştırma yapan avukat Murat Akkoç ise , “2016 Eylül tarihinde 215 bin olarak açıklanan ByLock kullanıcı listesinden 113 bin kişi hangi sebeplerden çıkartılmışsa 11 bin kişide aynı sebeplerden listeden çıkartılacaktır. Listede kalan 91 bin kişi, listeden 16 ay içinde çıkartılan 124 bin kişi kadar suçsuz ve masumdur.” ifadesini kullanmıştı.
Bu konu hakkında İzzet Özgenç’in bugünkü twitleri şöyle;
(1) Suçlunun, suçunu gizlemek için, suçunun ortaya çıkmasını engellemek için her türlü yola başvurabileceği, bilinen bir husustur.
(2) Suçlunun bu amaçla başvurduğu yöntemler dolayısıyla cezalandırılıp cezalandırılmayacağı ayrı bir bahistir.
(3) Ancak belirtmek gerekir ki, suçlu suçunu gizlemek için hangi yönteme başvurursa başvursun, bunun hukuka aykırılık oluşturduğu, tasvip edilmeyeceği bir gerçektir.
(4) Kişilerin malum ByLock iletişim programıyla ilişkilendirilmesi bağlamında başvurulan yöntemleri de bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
(5) Başvurulan bu yöntemler, bilahare yargı organlarının yanlış karar vermeleri bakımından bir hukuka uygunluk sebebi ve hatta, bir mazeret sebebi oluşturmaz.
(6) Bu nedenle, suçlunun suçunu gizlemek için başvurduğu yöntem ne olursa olsun, konuyu enine boyuna araştırmadan, deliller doğru bir şekilde toplanmadan, kişilerin malum programla iletişim kurup kurmadığı, kurmuşsa bu iletişimlere ilişkin trafik ve hatta mümkünse içerik bilgilerine muttali olmadan, haklarında tutuklama kararları verilerek binlerce insanın uzun bir süre hürriyetinden yoksun bırakılması ve hatta cezaya mahkum edilmesi, asla mazeretle geçiştirilebilecek bir durum değildir.