Ali Kemal ismi “bugünkü” Kemalist literatürde her türlü olumsuzluğun simgesine dönüşmüş durumda. Onun için “Atatürkçü gazeteci” Orhan Karaveli’nin Ali Kemal hakkında yazdığı kitap ilginç: “Ali Kemal... Belki de Bir Günah Keçisi...”
Kitabı henüz görmedim. Ama yazarıyla yapılmış bir
röportaj okudum, Hürriyette. “Ben çok Atatürkçü bir insanım, Ali Kemal’in adını temize çıkarmaya çalışmıyorum” diyor. Ama röportaj boyunca hep sevgiyle söz ediyor maktul gazeteciden. Benim dikkatimi çeken de bu oldu.
Bir “Atatürkçü aydın”, Milli Mücadele karşıtı ve
İngiliz yanlısı bilinen Ali Kemal’in hangi özelliklerine yakınlık duyar sizce?
Fazla düşünmeyin, cevabı “Ali Kemal... Belki de Bir Günah Keçisi...” kitabının yazarı kendisi veriyor:
“Sosyal yaşamla da ilgileniyor. Mesela evlenmeden beraber yaşanabileceğini tartışıyor. Damat Ferit Paşa Hükümeti’nde
Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı sırada kızların erkeklerle birlikte okuması için gayret sarf ediyor. Din taasubuna
karşı ve yüzü Batı’ya dönük biri. Keşke Mustafa Kemal’e ve
Kurtuluş Savaşı’na karşı daha dikkatli olsaydı.”
Yani fikirlerinde, dünyaya bakışında, hepsinden önemlisi kendi ülkesine ve milletine bakışında “yanlış” yok. Tek kusuru Mustafa Kemal’in yanında olmaması...
Bakın, şunu da ekliyor yazar: “Ali Kemal gibi birine yaşama imkânı verilseydi, mücadeleye çok faydalı olurdu. Belki de
Cumhuriyet döneminin en parlak yazarlarından olacaktı.”
Yani, Ali Kemal’in ne farkı vardı ki Cumhuriyet aydınlarından... demeye getiriyor.
Belki de asıl mesele burada.
***
Sahiden de Milli Mücadele’ye karşı çıkan, çünkü başarı şansı olmadığını düşünen tek kişi Ali Kemal değildi. Rıza Tevfik, Refik
Halit, Refî Cevat gibi başka isimler de aynı safta kalemlerinden kan damlayarak mücadele vermişlerdi.
Bu isimlerin ortak özelliği aynı zamanda İttihat Terakki muhalifi oluşlarıdır. Birinci Dünya Savaşı’na girmemize neden karşı çıkmışlarsa, Milli Mücadele’ye de aynı sebepten karşıydılar...
Millete inançları yoktu.
Yine de Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmış olmalarını
ihanet saymak belki haksızlık olur. En fazla yanlış düşünmüşler diyebiliriz.
Ama bunların çoğunun gönlünde ve zihninde Milli Mücadele “fikrinin” bir karşılığının bulunmuyor olması affedilmez bir ku sur değil mi?
***
Boer Savaşı esnasında İngiliz ordusuna desteklerini bildirmek üzere Britanya Sefareti’ne “aydınlar dilekçesi” benzeri bir
mektup götüren Tevfik Fikretleri, Sami
paşazâde Sezâileri, Recâizâde
Mahmud Ekremleri anlamadan Ali Kemallerin Kurtuluş Savaşına neden karşı çıktığını anlayamazsınız.
***
Ali Kemal’in problemi bu ülkenin kültürel kimliğiyle ilgiliydi. Daha açık konuşalım, bu kültürün İslami rengiydi onu rahatsız eden. Batının siyasi veya iktisadi gücü kadar kültürel değerleri karşısında da aşağılık kompleksi içinde olan
Osmanlı aydınlarından biriydi.
Bunların “Medeniyet-i Hâzıra”ya katılmaktan kasıtları mevcut aidiyetlerinden kurtulmak, Türklükten, Müslümanlıktan azat olmaktı.
Kıvırcık saçlarını düzleştirip derilerini ağartmaya çalışan
Amerikan zencileri gibi.
“Efendilerin” kendilerini aralarına alması hayaliyle yaşayan marazi bir topluluktan söz ediyoruz.
Kemalistlerimizin Ali Kemal’e muhabbetlerini izhar etmesi neden peki?