Rapora göre, Türkiye’de cezaevindeki gazeteci sayısı düşmeye devam etse de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu (BİK) gibi medya düzenleme kurumlarının siyasileşen ve ayrımcı uygulamaları, hız kesmeden devam eden yargısal ihlaller basın ve daha geniş çerçevede ifade özgürlüğü ortamının bu iki aylık dönemde kötüleşmesine yol açtı.
Sendika.org'da yer alan habere göre, raporda Ocak ayından beri tutuklu bulunan Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Aslan ve Temmuz 2016’dan beri cezaevinde bulunan gazeteciler Cuma Ulus ile Erkan Acar’ın tahliyesi sonrası cezaevinde 65 gazeteci yer aldığı bilgisi yer aldı. Expression Interrupted’ın verilerine göre sene başında 87 gazeteci cezaevindeydi. Rapor, tutuklu gazetecilerin sayısında düşüş izlenmesine rağmen, gazetecilerin ve medyanın üzerindeki yargısal baskının hafiflemediğinin altını çiziyor.
Ayrıca rapor, gazetecilerin yargılandığı davaların Mayıs ayında Covid-19 salgını nedeniyle ilan edilen 17 günlük tam kapanma dönemi haricinde devam ettiğini vurguluyor.
Raporda öne çıkan ifadeler şöyle:
Pek çok gazeteci hakkında soruşturma başlatıldı ve yeni davalar açıldı
Mayıs ve Haziran’ı kapsayan iki aylık sürede 109 gazeteci toplam 51 davada hakim karşısına çıkarken bunlardan dördü hakkında toplam 9 yıl 8 ay 2 gün hapis cezası verildi.
En az dört gazeteci hakkında yeni dava açıldı, altı gazeteci hakkında ise soruşturma başlatıldı. En az üç gazeteci de gözaltına alındı.
Eylemleri takip etmeye çalışan gazetecilere yönelik polis şiddeti ve engellemeler ile gazetecilere yönelik fiziksel saldırılardaki artış oldu. Mayıs ve Haziran aylarında en az beş gazeteci, sivil kişilerin fiziksel saldırılarına uğradı
Güvenlik güçleri 1 Mayıs ve 26 Haziran Onur Yürüyüşü esnasında hem eylemcilere hem de eylemleri takip etmeye çalışan gazetecilere yönelik yoğun şiddet uyguladı ve görevlerini yapmasını engelledi
Basın kartı alabilmeyi siyasi saiklere göre belirlenmiş keyfi ve muğlak koşullara bağladığı gerekçesiyle eleştirilen yeni Basın Kartı Yönetmeliği bu dönemde yürürlüğe girdi
Rapor ayrıca, Taksim’de düzenlenen Onur Yürüyüşü esnasında polisler tarafından yere yatırılıp sırtına ve boynuna bastırılarak gözaltına alına alınan AFP fotomuhabiri Bülent Kılıç'ın yaşadıklarına da yer verdi. Kılıç'ın yaşadığı şiddet esnasında “Nefes alamıyorum” diye bağırmasına değinen rapor, bu durumun 'artan fiziksel şiddet ve engellemelerin sembolü haline geldiğini' vurguladı.