Semih Ardıç / TR724
Hazine’yi nasıl ‘tam takır kuru bakır’ vaziyetine düşürdüklerini 28 milyar liralık vergi zamları ile ilan ettiler. İnfiali teskin etmek için zamları geri çekiyormuş gibi yapıp yine bildiklerini okuyacaklar. Zira ne Motorlu Taşıtlar Vergisi’nden (MTV) ne de diğer kalemlerden vazgeçmeyi göze alabilirler.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri, Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘MTV zammı Bakanlar Kurulu’nda yeniden müzakere edilsin’ beyanı mağazaların indirim kampanyaları gibi olacak. Zam kalemlerinden birinde tenzilata gitmiş gibi yapıp toplamda hal-i hazırdaki paketten fazlasını tahsil edecekler. Zaten baklayı ağızlarından çıkardılar. MTV yüzde 20 ila yüzde 40 arasında artacak. Üstelik bütün arabalar zamdan payına düşeni alacak. Müzakere vatandaşı rahatlamadı, bilakis zammı daha da geniş bir sahaya yaydı.
YASTIK ALTINA GÖZ DİKTİLER
Seçimde rey kaybettireceğini bile bile zamdan rücu edilmeme sebebi sır değil. AKP iktidarı, taktik manevralarla acı reçeteyi vergi mükelleflerine yutturmazsa 2018 bütçesindeki tahsisat beş-altı ay sonra bitebilir ve memur maaşları için IMF’nin kapısını çalmak mecburiyetinde kalabilir.
Kasanın perişan halini ele veren onlarca veriye sahibiz. Artık TÜİK bile mızrakları çuvala sığdıramıyor. Kim ne derse desin, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in Twitter hesabından başlattığı kampanya iflasın bir başka şekilde ifadesidir. Ne diyor Şimşek?: “Yastık altında 2 bin 200 ton altın var. Bunları evde bekleteceğinize ekonomiye destek olmak için bize teslim edin. Biz de mukabilinde size altın tahvili ya da kira sertifikası verelim.”
ALTIN VARSA BİLE VATANDAŞ NİYE BOZDURSUN?
Vatandaşı fişleme, dinleme ve fizikî takipte çığır açan AKP, Türkiye’yi temel hak ve hürriyetler zaviyesinden Kuzey Kore ile aynı lige düşürdü. Ne kadar iftihar etseler azdır. Dünyada yüz kızartıcı endekslerde artık ilk üç-beş arasındayız.
Mamafih altın tespiti dinlemelerle ya da hafiye teşkilatı vasıtası ile yapılamaz. Vatandaş kaç kilo ya da kaç gram altını olduğunu en yakınıyla bile paylaşmaktan imtina eder. Hal böyle iken Şimşek tonajdan emin konuşmuş. AKP iktidarının yastık altındaki altınları nasıl tespit ettiğini bilmediğimi itiraf edip mevzunun bam teline dokunacağım.
YASTIK ALTINDA 2 BİN 200 TON ALTIN!
Türkiye’de öteden beri böyle bir altın efsanesi dolaşır. Hassaten nakit darboğazına giren iktidarların dilinde pelesenk haline gelir bu efsane… Amma velakin bu altınların mevcudiyetini birebir ispat etmek mümkün değildir.
İsmi üstünde yastık altı. Vergiden, zamdan, faizden ve müflis iktidarlardan köşe bucak saklanmış altınlar (velev ki 2 bin 200 ton olsun) şimdi niye sisteme dahil edilsin? Ekonomi çok parlak gitse bu altınların bir kısmı bozdurulabilir ve tasarruf sahipleri daha yüksek kazanç vaat eden yatırım vasıtalarına bir ihtimal meyl edebilirdi. Bırakın böyle bir yatırım iklimini, üç gün sonra ne olacak kimse bilmiyor?
DOLAR İKİ HAFTADA 15 KURUŞ ARTTI
Dolar iki hafta önce 3,42 TL, bu hafta 3,57 TL civarında. Euro da 4,20 TL’nin etrafında tur atıyor. Borsa 110 bini geçecekti güya. Endeksi 100 bin üzerinde tutmak için birilerinin parmakları şişti. Londra’daki Hintli Herif, Saray’daki gedikli Müşavir, emir kulu Yatırım Finansman, üç kamu bankasının Hazine müdürleri, olup biteni seyreden Mehmet Ali Akben (BDDK Başkanı), Himmet Karadağ (Borsa Başkanı) ve Vahdettin Ertaş (SPK Başkanı) anladı ne demek istediğimi…
Borsa’yı düne kadar ‘kumarhane’ olarak gördüğünü alenen ifade edenlerin milletin vergileri ile tesis edilmiş kamu iktisadî teşekküllerini zarar ettirme pahasına Borsa manipülasyonlarının, keriz silkeleme dalaveresinin fâili haline gelmesi ne kadar ibretamiz bir savrulmadır…
ZAMLAR YÜZÜNDEN ALTIN ALMA İMKÂNI MI KALDI?
Akşam yarı tok yatan vatandaş sabah uyandığında dolmuşa, taksiye, benzine, MTV’ye, yeşil soğana, kırmızı ete, ekmeğe, simide yine zam geldiğini öğrendiğinde istikbalden beş senenin daha üstüne çarpı işareti koyuyor. Borçlu geldi borçlu gidiyor… Düğünde hanıma takılan ziynet eşyasını veya oğlanın sünnet düğününden kalan çeyrek altınları bozdur bozdur nereye kadar.
Maaşlar yüzde 3, enflasyon yüzde 13 artarken Şimşek’in dört gözle beklediği altınları evde tutmak ne mümkün! Dar ve orta gelirli kimseler, kara gün akçesi olarak kenarda tuttuğu altınları dün bozdurmadığı gibi bugün de bozdurmaya yanaşmayacaktır. Zaten o altınlar Şimşek’in kapatmayı planladığı bütçe açığının kovuğunu doldurmaz.
VATANDAŞ CEBİNDEN EKSİLENİ BİLİR
Devletin kasasında para kalmadığını artık sağır sultan bile duydu. Medyaya istediğiniz kadar sansür tatbik edin. Havuz gazeteleri her gün ‘dünya bizi kıskanıyor’ manşetleriyle çıksın. Vatandaş işlerin iyi gitmediğinin kokusunu alacak kadar mahirdir. Diploma şartına bakmaz bu maharet. Cebine gireni de cebinden eksileni de çok iyi hesap edebilir.
Altın tahvili zaten faiz hassasiyeti olmayanlara hitap ediyor. Bankalar senelerdir altın hesapları ile faizden imtina etmeyenlerin altınlarını aldı, kullanıyor zaten. Burada en hassas kesim faiz haram olduğu için mevcut piyasalara girmekten imtina eden tasarruf sahipleridir. Bir tweet ile onları ikna edilemez? Evvela onların itimadı kazanılmalı.
ZARARIN TELAFİSİ YOK
Bozdurulan altınların vadesi dolduğunda altının kıymeti azalmışsa ve vatandaş zarar etmişse tasarrufların ne olacağının cevabı yok. Buna cevap verilmediğine göre 1990’larda batan fonların bir yenisi ile karşı karşıyayız demektir. O devirde de bütçe delik deşikti. Rical-i devlette israf alıp başını gitmişti. Faiz ve enflasyon yüksekti. Vergi ve zamlardan vatandaş iki büklüm olmuştu.
Rantiyeci keyif çatarken, fakir daha da fakirleşiyordu. Paradan para kazananlar altın devrini yaşıyordu. Hükûmetler de açıkları kapatmak için her gün yeni bir fon (Mesela Konut Edindirme Yardımı) kuruyor ve çalışanların maaşlarından buraya tevkifat (kesinti) yapıyordu. Toplanan paralar yüksek faiz ödemelerine bile kâfi gelmiyor, paralar bir müddet sonra pula dönüyordu.
YATIRIM İÇİN EN RİSKLİ DEVİR
Altın tahvili ya da kira sertifikası… Hangi isim verilirse verilsin böyle bir davete vatandaşın icabet etmesi için iklim namüsaittir. İcabet edecek olanlar yastık altında kalan son kırıntıları kaybetmeyi göze almış demektir.
AKP hukukî teminatın, istikrarlı büyümenin cari olduğu beş sene evvel böyle bir kampanya başlatsa netice devletin temellerinden sarsıldığı bugüne nazaran çok parlak olabilirdi.
Risklerin zirveye çıktığını bile bile hükûmetin son çare böyle bir yola girdiği aşikâr.
Hepsi bir tarafa, kim elde avuçta kalan son altınlarını müflis bir tüccara emanet eder ki!