Açlık grevinde hayatını kaybeden avukat Ebru Timtik’in ölümünden sonra Timtik’e destek veren baroları "terör örgütünün arka bahçesi" olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütleriyle içli-dışlı olan avukatlar da meslekten men edilebilmeli” sözleriyle iktidar-baro geriliminde yeni bir süreci başlatmış oldu.
Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından, genel başkanı olduğu AKP’de yapılan ilk toplantıda, Avukatlık Kanunu’nda "disiplin cezaları" bölümüne "terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı olanlar meslekten ihraç edilir" hükmünün eklenmesi kararlaştırıldı.
AKP’de düzenlemenin ayrıntılarına ilişkin toplantılar sürerken, baro başkanları avukatların meslekten çıkarılabileceğine ilişkin düzenlemenin Avukatlık Kanunu'nda zaten var olduğunu söylüyor.
Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğan, DW Türkçe'ye herhangi bir şekilde suç işlediği kesinleşen avukatların baroların denetiminde cezalandırıldığını, en ağır durumlarda "meslekten men ve levhadan silme" cezasıyla karşı karşıya kaldıklarını anlatıyor. Hükümetin baro denetimini kaldırıp avukatlara ceza uygulamayı başka kurumlara ya da doğrudan kendi eline alabileceği endişesini dile getiren Yeşilboğan, "Eğer bunu elimizden alıp başka bir şekilde başka kurumlara verecek olurlarsa artık savunma bağımsız olmaktan çıkacaktır" diyor.
"Faşizmin görünür hali"
Antalya Baro Başkanı Polat Balkan ise, "meslekten men" cezasının kabul edilemeyeceğini belirtirken, iktidar-baro geriliminin tırmandığı "çoklu baro" düzenlemesini hatırlatıyor. Bir kentte birden fazla baro kurulmasını öngören çoklu baro düzenlemesinin baroları parçalama konusunda başarısız olduğunu öne sürüyor.
Balkan, "Çoklu baro düzenlemesiyle baroları susturup teslim alamayan siyasal iktidar, şimdi avukatlara 'yalnızca benim istediğim gibi avukatlık yapabilirsin, aksi takdirde seni terörle ilişkilendirip mesleğini elinden alırım' demek istemektedir. Bu durum, demokrasiden, hukuk devletinden kopuşun en somut örneklerinden biridir. Faşizmin görünür halidir. Kimin avukatlığını yapacağımıza, nasıl avukatlık yapacağımıza biz avukatlar karar veririz" çıkışında bulunuyor.
Aydın Baro Başkanı Gökhan Bozkurt’a göre de hükümet, avukatları susturacak yeni bir plan içinde. "İstiyorlar ki kadın katliamlarına, çocuk istismarına, çevre katliamına sessiz kalalım, görmezden gelelim" diyen Bozkurt, 80 baronun karşı koymasına karşın çoklu baro düzenlemesinin yasalaştırıldığını söylüyor.
Bozkurt, bu süreçte bir kentte bir baro varken yeni baro kurmak isteyenlerin siyasetçilerin kapısını çaldığını, emir ve talimatla baro kurmaya çalıştığını ancak başarısız olduğunu dile getirerek, "Yandaş baro kuramadılar. Şimdi meslekten men cezasından bahsediyorlar. Anayasamıza göre suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. Yürütmenin birilerini hedef göstermesiyle kimse hukuken ya da fiziken dövülemez" uyarısında bulunuyor.
"Hem avukatlar hem halk tehdit ediliyor"
Hukukçu Şenal Sarıhan ise çoklu baro düzenlemesinin yarattığı gerilimi hatırlatanlardan. Sarıhan, "Çoklu baro düzenlemesiyle avukatların hak arama mücadelesine engel koyan hükümet, şimdi de meslekten men cezasıyla avukatların savunma hakkını tehdit ediyor" diyor.
Hükümetin avukatları tehdit etmesinin Avukatlık Yasası’na, anayasa ve Birleşmiş Milletler kurallarına aykırı olduğunu anlatan Sarıhan, "Avukat zaten müvekkiliyle özdeşleşmez. Avukat, savunma hakkı için vardır. Hükümet, avukatları tehdit ederken adliye önünde bekleyen bireylerin de avukatsız kalabileceğini öngörüyor, halkı da tehdit ediyor. Bu tehditten acilen vazgeçilmelidir yoksa demokrasimiz ağır bir darbe daha alacaktır" eleştirisini getiriyor.
Çoklu baro tutmadı mı?
Hükümet çoklu baro düzenlemesiyle en az 5 bin avukatın kayıtlı olduğu illerde 2 bin avukatın imzasıyla yeni barolar kurulabileceğini öngörmüştü. Ancak; İstanbul ve Ankara’da gerekli imzalar toplanamadı.
50 bin avukatın olduğu İstanbul’da ikinci baro kurmak için bin 280, 20 bin avukatın olduğu Ankara’da ise sadece 250 avukatın ikinci baro için imza verdiği belirlendi. Ankara Barosu yöneticileri kamu avukatlarının da sürece dahil edilmesine karşın avukatların ikinci bir baro istemediğini söylüyor.
Avukatlık Yasası gereğince, Türkiye’deki 80 baronun tümünde baro başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri ile Türkiye Barolar Birliği (TBB) delege seçimleri ekim ayının ilk haftasında yapılacak. TBB başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri seçimleri de aralık ayında gerçekleşecek.
Bu durumda İstanbul ve Ankara’da yeterli imzaya ulaşamayan avukatlar, kuracakları barolar için ekim ayında seçim yapamayacakları için TBB’de de temsil edilemeyecek. Yeni kurulan baronun TBB’te temsil edilmesi için ilk seçimli genel kurulunu yapması gerekiyordu.
Hükümetin her ilde birden fazla baro kurup, avukatları birbirine rakip yapma girişimine avukatların izin vermediğini ve hiçbir zaman da vermemesi gerektiğini söyleyen hukukçu Şenal Sarıhan "Tek adam sistemi baroları parçalayarak daha rahat yöneteceğini, hukuku yönlendireceğini düşündü ama şimdi durum hiç öyle değil. Eminim avukatlar, savunmanın gücünü önümüzdeki dönemde daha da gösterecek" diyor.