Hukuk rafa kalkınca toplum kadavralaşır!

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cumartesi, Kasım 21 2020
"Hukuk ve adaletin olmadığı toplumlarda, kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar ki, böyle bir durumda yerin altı üstünden daha hayırlıdır. Zira hukuksuzluktan dolayı yıkılan bir sistemin kalıntıları bile, herkesi derinden rahatsız eder. Hukukun olmadığı bir ülkede, halkın sürüden farkı yoktur. "
Hukuk rafa kalkınca toplum kadavralaşır!

Hukuk rafa kalkınca toplum kadavralaşır!
Prof. Dr. Muhittin AKGÜL | Samanyoluhaber

Bugünkü yazımda hukuk konusuna ve İslam’ın hak ve hukuk konusuna bakışına kısaca değineceğim. Arapça bir kelime olan “hak” kelimesinin, sâbit, gerçek, bir nesnenin mahiyetine uygunluğu, doğru, gerçek, adalet, bâtılın zıddı, kendisi olarak bulunmak, pay, hisse, nasip, vazife gibi geniş bir anlam yelpazesi vardır. Bir terim olarak farklı şekillerde tanımı yapılan hukuku ise şöyle tarif edebiliriz: Hukuk, herhangi bir toplumda, toplumu meydana getiren bireyler arasındaki ilişkilerin, adalete uygun bir şekilde düzene konulması, icra edilmesi ve bütün fertlerin hak ve sorumlulukları arasında da mükemmel bir uyum ve dengenin sağlanmasıdır.

Hakk, aynı zamanda Cenab-ı Hakk’ın isimlerinden de biridir. Hatta bu ismin, “İsm-i a’zam” (en büyük isim) olarak “Esmâü’l-hüsnâ”nın başında geldiğini kabul edenler de vardır.

Kur’ân’da hak sözcüğü ile özellikle adalet ve Allah’ın adl sıfatı anlatılmaktadır. Bir adı da “HAK” olan Yüce Yaratıcı’nın gönderdiği kitaplar hakkı konuşur; peygamberler de hakkı temsil ederler. Peygamberlerin yolunda giden mü’minlerse, Hakk’a inanır, hakkı gözetir, hakkın arkasında durur ve hayatlarını hak yörüngeli yaşarlar. Bâtıl, peygamberleri hak ve hukuktan döndüremediği gibi, gerçek mü’minleri de hiçbir zaman haktan ve hukuktan döndüremez.

Kur’ân, aynı zamanda bir hak ve hukuk kitabıdır. Hak kitap olan Kur’ân, Hakk’ın kitabıdır. Hakların her türlüsünü garanti altına alır ve asla çiğnenmesine müsaade etmez. Hakkın ve hakların savunulması Kur’ân’da, en başta peygamberler örnekliğinde anlatılır. Her peygamber, geldiği dönemde aynı zamanda kendi başına bir hak savunucusudur. Ancak hakkı savunan ve hak karşısında ölümüne mücadele etmiş olanlar, sadece peygamberlerle sınırlı değildir. Peygamberlerin ümmetleri içerisinde de, hakka samimi olarak dilbeste olmuş, yaşadıkları dönem

Bu haberler de ilginizi çekebilir