Facebook mu, Google+ mı?

Google'ın Facebook'u yerle bir etmek için hazırladığı Google+, Facebook'dan farklı neler sunuyor?

Facebook mu, Google+ mı?

Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google'ın yeni sosyal ağ girişimi ile Facebook'u tahtında yalnız bırakmak istemediği aşikar. Ancak Google+'yı kullanma şansı bulanlar, hizmetin diğer sosyal ağlarla olan benzerliklerine rağmen aslında farklı olduğunun da farkındalar. Dolayısıyla Google'ın Facebook'u onun yaptıklarını taklit ederek değil, Google'a özgü farklı bir rota izleyerek yenmek istediğini söyleyebiliriz. Her şey içeriğe bağlı Facebook kendine bağlı bir platform. Sürekli olan büyümesine rağmen yine de Facebook ve üçüncü parti uygulamalar ve bağlantılar hala Facebook tarafından denetleniyor ve yönetiliyor. Google+'nın ise başarılı olmak gibi bir zorunluluğu yok. Google+, Google aramasını kullanan kullanıcılarının diğer Google hizmetlerini kullanması gibi bir "kanal". Bunun en iyi örneklerinden bir tanesi mobil işletim sistemi Android. Google, Android'i kullanmak isteyen üreticilere dağıtarak tek kuruş para kazanmıyor. Platform açık kaynak kodlu ve Motorola, HTC gibi şirketler onun üzerinde birçok değişiklik yapıyorlar. Google bu şirketlerin Android'den para kazanıp kazanmadığını muhtemelen kafasına takmıyor, zira mobil arama pazarında inanılmaz büyüklükte bir paya sahipler. Google+ da sonuç olarak benzer bir durumda. Google+ içerisindeki etkinlikler sayesinde kullanıcıların Google hizmetlerine daha bağımlı hale gelinmesi umuluyor. Circles ile Google Contacts daha fazla Google ürününe girmeyi başaracak, video sohbet hizmeti Hangout ise Skype'ın yerine geçmeye çalışacak. Instant upload ise mobil kullanıcıları Picasa dünyasına çekecek. Google+, daha çok Google temalı bir çevrim içi deneyim olacak ve platformun başarısına bağımlı olmayacak. Circles, Twitter'a daha çok benziyor Circles, başlangıçta Facebook grupları gibi görünse de arada belirgin farklar olduğu kesin. Bir Circle'a bir kullanıcı eklediğinizde, o kullanıcı sizi kendi circle'ına eklemeyebiliyor. Kullanıcı, circle'a eklendiğine dair bir uyarı alıyor, ancak bu uyarıyı yok sayarak hayatına devam edebiliyor. Onu yine de Circle'ınıza eklemiş oluyorsunuz ve paylaştığı her şeyi taikip edebiliyorsunuz ancak o sizin paylaştıklarınızı takip etmek zorunda olmuyor. Bu, muhtemelen Facebook'un Sosyal Grafiği ile onun Google+ sürümü arasındaki en büyük fark ve Twitter'ı anımsatıyor. Gizlilik Google+'da instant upload ile cep telefonunuzdan fotoğraf yüklemek istediğinizde, bu fotoğrafa kimlerin erişebileceğini seçmek zorundasınız. Bir durum güncellemesi yaptığınızda, hangi grupların bunun görebileceğini seçiyorsunuz. Bu, paylaşma sürecine fazladan bir adım ekliyor ancak Google, bu sayede kullanıcıların web'deki içeriklerinde daha fazla denetimi olduğunu hissettirmeyi amaçlıyor. Bunun yanında Google+, varsayılan olarak SSL şifrelemesini kullanıyor (adres çubuğunda HTTPS olarak görebilirsiniz). Fotoğraf paylaşımı Google+, Picasa entegrasyonu ile büyük bir başarıyı elde edebilir. Facebook'un sosyal fotoğraflarda önde olmasının nedeni kullanımının kolay olması ve birçok kişinin bu fotoğrafları görme ihtimali. Google+ ise fotoğrafların EXIF verilerini görüntülemeyi, basit fotoğraf efektlerini ve düzenleme işlevlerini beraberinde getiriyor. Picasa büyük fotoğrafları kabul ediyor ve küçültmüyor, dolayısıyla Google+'daki fotoğraflar yüksek çözünürlüklü olabiliyor. Yani Facebook'daki sıkıştırma kaybı gibi bir durum yaşanmıyor (RAW yüklemeye izin verilmese de). Bu nedenle fotoğraf konusunda Facebook'a bir alternatif arayanlar, kendilerini Google+'da rahat hissedeceklerdir. Google+'yı bir Facebook kopyası gibi görmek için birçok madde sıralanabilir, ancak hizmetin önemli farkları da bulunuyor. Google, sosyal paylaşım dünyasında ideal olduğunu düşündüğü fikirleri bir araya getirerek bunların bir melezini oluşturuyor. Google+'nın, Google'ın şimdiye dek ortaya çıkardığı en iyi sosyal ağ hizmeti olduğunu söyleyebiliriz.
<< Önceki Haber Facebook mu, Google+ mı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER