Türk araştırmacılar,
Bilkent Üniversitesi Yerleşkesindeki
Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi'nde maddeyi on milyon kez küçülten yöntemi geliştirerek, dünyanın çevresini dolaşacak binlerce kilometre uzunlukta
nanoteller üretti.
Küçüldükçe
renk değiştiren dünyanın en uzun ve en ince yarı iletken tellerini üreten Türk araştırmacıların çalışması dünya bilim dünyasında bir ilk olma özelliği taşıyor.
Ünlü bilim dergisi
Nature Material'ın Temmuz sayısının kapağından bilim dünyasına duyurulacak olan çalışmanın, Guiness Rekorlar Kitabına girmesi için
hazırlık yapılıyor. Çalışma, bilim dünyasında yepyeni nanoyapıların üretilmesine olanak sağlayacak.
AA muhabirine bilgi veren UNAM Müdür Yardımcısı Doç. Dr.
Mehmet Bayındır, aralarında bir trilyon kat fark olan kilometre ve nano kelimelerinin aynı cümle içinde kullanımının bile çok nadir olduğuna işaret etti.
Bu nanotellerle güneş pillerinin daha yüksek oranda
güneş enerjisi biriktirmesinden tıpta görüntüleme uygulamalarına kadar pek çok alanda yenilikler sağlayabileceğini kaydeden Bayındır, bu kadar yoğunluk ve incelikte yapıların üretimiyle DVD'lerin kapasitelerinin de inanılmayacak boyutta artabileceğini vurguladı.
DÜNYADAKİ İLKİ TÜRK ARAŞTIRMACILAR YAPTI
Bayındır, nanotelleri maddeyi on milyon kez küçülterek geliştirdikleri yöntemlerini şöyle anlattı:
"Makroskopik bir çubuğun tekrarlı şekilde ve kontrollü biçimde ısıtılıp çekilmesi sonucu, nanometre ölçüsünde çapa sahip ancak kilometrelerce uzunluktaki yapılar meydana getirdik. Bu şekilde, çeşitli yarıiletken, piezoelektrik ve polimer nanotel, nanotüp ve çekirdek-kabuk yapıları üretilebiliyor. Sonsuz uzunlukta milyonlarca paralel ve düzenli nanoyapı, koruyucu bir polimerin içine gömülü olarak hazır ediliyor. Son derece düzenli olan bu yapılar, geniş alan uygulamalarında kullanılmaya hazır, hatta fotoiletkenlik veya faz değiştirme ile ilgili aygıtlar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bununla birlikte, beklenen uygulamalar sadece
elektronikle sınırlı değil, nanoteller aynı zamanda metamalzemeler, esnek 3 boyutlu ışık alıcıları (yapay göz), yapısal renklenme ya da yeni nesil güneş pillerinde verim arttırıcı ışık yoğunlaştırıcıları gibi geniş alan fotonik uygulamaları için de son derece uygundur. Sonuç olarak, fiber çekmenin, nanoteknoloji çağında yeniden keşfedildiği söylenebilir."
AYNEN PİŞMANİYE YAPMAK GİBİ
Bir zamanlar, silikon nanoparçacıklar kullanarak baskılanabilir elektronik çalışmaları yürüten bir araştırmacının, yaptığı işi şakayla karışık 'yemek pişirmek' olarak tanımladığını, bu tanımın bir anlamda yanlış olmadığını söyleyen Bayındır, geleneksel bir
tatlı olan pişmaniyenin yapımının, olağanüstü incelikteki fiber üretimi ile karşılaştırılabileceğini, böylece fiber-helvanın yapımının şöyle olacağını söyledi:
"Şeker ve yağdan oluşturulan yuvarlak şekilli bir hamur, çevrilip çekilerek uzatılır ve uzadıkça ikiye katlanır. Bu işlem pek çok kere tekrar edilir ve
şeker parçalarının yapışmaması için araya un serpilirse, çok ince ve hafif fiberlerden oluşan pişmaniye elde edilir. Neredeyse aynı yöntem bu sefer yarı iletken nanotel, nanotüp ve çekirdek-kabuk nanoyapıların üretiminde kullanılmıştır. Pişmaniye üretimi ile ilginç bir benzerlik taşıyan bu nanotel ve nanotüpler, nanotel araştırmalarının temel problemlerini,
küçük düzenli yapıların bütünleşme ve
seri üretimini, çözecek gibi görünmektedir. Basit bir yemek pişirme işlemi ile bu kadar şey yapılabiliyor olması oldukça heyecan verici."
Doç. Dr. Bayındır, geliştirdikleri yapıların dünyada bir ilk olduğuna işaret etti ve Guiness Rekorlar Kitabına girmek için başvuru hazırlığı içinde olduklarını söyledi.