Twitter ve
Facebook gibi sosyal mecralarda yapılamayanları da kapsayan Türk menşeli global bir
sosyal ağın kurulmasında son aşamaya gelindi. Tıklanıp tıklanmayacağını zaman gösterecek ama ya tıklanırsa?
"Hayatımızı sosyalleştirelim, güzelleşelim abicim" derken hepimiz sosyal mecranın içine hapsolduk. Bir internet
sitesi olmaktan çıkıp kullanıcılarının farklı bir dünya kurduğu yeni çağın bu sosyal medya olgusu, 10 yıl gibi kısa sürede ulaştığı 1 milyar kullanıcı ile yeni bir hayatın habercisi âdeta. 2000 yılının hemen başında
parmak uçlarımıza doğan bu yeni teknolojik çocuk;
bloglar, Facebook ve Twitter gibi isimlerle insanların kendilerini ifade ettiği, iş bulduğu, iş alanı oluşturduğu, dünyanın her yerinden kendine arkadaşlar edindiği, devrimler için organize olduğu bir mecra hâline geldi. 70'ten fazla dilin kullanıldığı Facebook ve Twitter üzerinden saniyede 456 civarında, her hafta ise 1 milyara yakın
mesajın atıldığını düşündüğümüzde bu mecranın gücü kendiliğinden ortaya çıkıyor.
35 milyon internet kullanıcısının olduğu ülkemizde bunların yüzde 16,6'sı aynı zamanda Twitter kullanıcısı. Twitter'ın en yoğun kullanıldığı ülkeler arasında ise
Türkiye, 8. sırada. Kullanıcı sayısı 4 milyona ulaşan Twitter'a nazaran Facebook kullanıcısı 30 milyon. Yani internet kullanıcı nüfusunun neredeyse hepsi Facebook'ta geziniyor ve sıralamada dünya beşincisiyiz. Bu da yeni mecralara çok kolay adapte olan Türk halkının gelişime açık ve sürekli gelişmeye devam eden bir
pazar olarak görülmesine yol açıyor. Asıl sorun da aslında burada başlıyor.
Sosyal medya alanında sınır tanımayan Türklerin bu iştahı birilerinin hanesine
zafer olarak yazılıyor. Sosyal medya ağında söz sahibi olan Facebook, Twitter ve
Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google gibi büyük şirketlerin değirmenine su taşıdığımız gerçeğini şimdilik kenara bırakıp böylesine güçlü sosyal medya pazarı bulunan bir ülkede Türk yazılımcılarının neye kafa yorduğunu sormanın zamanı geldi geçiyor bile. Matbaanın Osmanlı'ya 300 sene sonra geldiğini diline pelesenk edenlerin günümüzdeki sosyal medyayı kullanım biçiminin neden sadece hazır kalıba konmaktan ibaret olduğunu açıklamaları ya da buna ilişkin ne gibi projeler geliştirdiklerini söylemeleri gerekiyor.
Bu işe kafa yoran isimlerden biri
genç bir
girişimci olan
Ertuğrul Fındık. Türkiye'de ilk olan ve internet üzerinden arabanıza her tür yedek parçayı alabileceğiniz www.otostart.com sitesini kuran Fındık, bu kez
yerli değil, Türkiye menşeli global bir sosyal mecra kurma işine el attı. Türkiye'nin gerek ciddi kullanıcı potansiyeli gerekse sosyoekonomik konumuyla artık kendi sosyal mecrasını oluşturacak güçte olduğuna inanan Fındık, Twitter ve Facebook gibi hâlihazırdaki sosyal mecralarda yapılamayanları da kapsayan yüzde yüz Türk yapımı yeni sosyal ortam kurduğunu kaydediyor. www.sipesifik.com adı verilen ve şu an özel davetle üye kabul eden sosyal mecra sitemiz 1 Eylül'de yayına başlayacak.
Sitenin özelliğini Fındık'tan dinleyelim: "Türkiye'de format üretilemiyor diye genel geçer bir serzeniş var. Oysa '
Ekşi Sözlük' tarzındaki
sözlük formatı bize ait bir şey. Fakat sözlük geliştiricileri zamanın getirdiklerine ayak uyduramadı. Artık insanlar yazdıklarına editasyon yapılmasından, sıkı kurallar konmasından hoşlanmıyor. Bununla birlikte belli bir başlık altında toplanmayan ve blog diyebileceğimiz insanların durum paylaşımları da ilgi çekiyor. Bu, çocukça bir ilgi değil. Sözgelimi çok ünlü birinin özel hayatına ilişkin paylaştıkları ya da bir siyasetçinin güncel politikaya dair yazdıkları insanlar tarafından takip ediliyor. İşte Sipesifik, bir mevzuyla alakalı kalıcı paylaşımların yapılabildiği ve aynı zamanda güncel durum bildirimlerine imkân sağlayan bir sosyal ortam." Fındık, aslında genel geçer bir mesaj trafiğine kalıcılık sağlamış oluyor. Sosyal medya işinin bir devlet politikası çerçevesinde yapılandırılması gereken ciddi bir iş olduğunu ortaya koyan site, en temel varoluş gerekçesini, 'başkalarının kurallarını koyduğu bir ortamdan başka ülkelere bedelsiz data transferi (konum-durum) yapmaya
itiraz etmek' diye ortaya koyuyor. Eğer bölgemizin dikkat kesilen ülkesiysek ürettiğimiz datayı, onlarla dilediği gibi
analiz yapabilen ülkelere bedelsiz
ihraç etmemeliyiz.
Twitter'da 140 karakterle sınırlı olan metinlerin yerine daha uzun metinlerin de paylaşıldığı Sipesifik'te içerik takip etmek, insanları takip etmeye bağlı değil. Sözgelimi durum paylaşımlarını çok beğenmediğiniz birinin
Suriye hakkında yazdıkları ilginizi çekiyorsa hemen yandaki mevzular bölümüne tıklayarak o konuyu ve o konuyla ilgili görüş bildiren herkesi okuyabiliyorsunuz. Veya bir moda editörünün
tasarımlarını bir arada topladığı portfolyosuna abone olarak onunla ilgili paylaştığı her bilgiyi görebiliyorsunuz. Bir yazarın günlük yazılarını görmek ama şahsi durum paylaşımlarını es geçmek istiyorsanız bu da mümkün. Hepsinden önemlisi de Sipesifik'in global bir bakış açısıyla hazırlanmış olması.
Arapça,
İngilizce, Almanca, Fransızca ve Rusça
hizmet verecek site, yerli değil, Türkiye menşeli ama global bir sosyal medya olma iddiasında.
Facebook ve Twitter'ı bünyesinde birleştirip daha kapsamlı ve kalıcı bir içerik ortaya koyan Sipesifik'te '
tweet' yerine 'mevzuu', retweet yerine 'anonsla' terimleri kullanılıyor. Mobil cihazlara uyumlu uygulamaların da hazırlandığı sitede fotoğraf ve video yüklemek, uzun yazılar yazmak, yeni mevzular açmak veya var olan mevzulara katkıda bulunmak mümkün. Sade bir tasarım ve içerikle oluşturulan yeni sosyal ağımızın,
yabancı ağları kullanan kullanıcıları parmak uçlarından yakalayıp yakalamayacağını hizmet vermeye başladıktan sonra göreceğiz. Belki birileri bunu Nasreddin Hoca'nın
göle maya çalıp 'Ya tutarsa?' demesine benzetecektir ama yine de bekleyip görmek lazım. Kullanıcılar ya tıklarsa?
Ertuğrul Fındık (sipesifik.com sitesinin kurucusu):
İnternette 'kullanıcı' olarak sürekli kullanılıyoruz
Tüm dünyada yaygın olarak kullanılan sosyal mecraların tamamı
Amerikan menşelidir. Ve Amerikan hükümeti tarafından
desteklenmektedirler. Amerikan yönetimi, tüm kurumlarıyla bu oluşumlara destek vermektedir. Türkiye ise oyunun kurallarını koyan tarafta değil, oyunu oynayan tarafta olmayı seçti. Oysa başkalarının sahasında oynuyorsak kuralları onlar koyar. İnternet meselesinde sürekli 'kullanıcı' olarak kalmak hep kaybetmek, hep bir adım geride olmak demektir. Dolayısıyla tüm
sivil toplum kuruluşları v
e devlet organları,
psikolojik destek vermek suretiyle Türkiye'de sosyal medyanın geliştirilmesinin önünü açmak zorundadırlar. Manipüle edilmeye çok müsait bir kalabalık var çünkü toplaşmış olan. Özgür paylaşım için gereken
kanuni zemin hazırlanmalı. Komplekssiz olmalı devletimiz. Devletimizin komplekssiz olduğu noktada farklı fikirler yeşerecektir. Bir de tabii
Beyaz Saray çok aktif olarak kendi ülkesinden
yeşeren sosyal mecraları kullanıyorsa, Amerikan başkanı halka buralardan sesleniyorsa bunun bir anlamı vardır. Mesela, 75 milyon nüfuslu ve aynı zamanda çok geniş bir coğrafyada takip edilen bir ülkenin
cumhurbaşkanı olarak Sayın Abdullah Gül'ün Twitter kullanmasını yadırgıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanlığına ait resmî sitede bu sitelerin logosunu hangi saikle görüyoruz biz? Sözgelimi yine ticari bir kuruluş olan bir medya organı o alana reklam vermek istese buna müsaade edilir mi? Cumhurbaşkanımızın sosyal medyayı kullanıyor olması, hele de bundan önceki cumhurbaşkanı profillerini düşündüğümüzde göğsümüzü kabartan bir şey. Cumhurbaşkanımız o sosyal medya içinde olduğu için birçok kişi orada oluyorsa, cumhurbaşkanımız istemeden -tekrar altını çiziyorum- ticari bir
manipülasyon şirketinin etki alanını genişletmesine katkıda bulunuyor demektir. Büyük devlet iddiasındaysak, kendi kurallarımızı koyup global alanlarda kendi oyunumuzu oynamamız gerekir. Bu, sosyal mecralarda yer alan tüm diğer siyasilerimiz için de geçerli.
Rakamlarla dijital Türkiye
İnternet kullanıcısı: 35 milyon (Bu rakam 2010 yılına ait. Kaynak: Dünya İnternet İstatistikleri), Facebook kullanıcı sayısı: 29.654.240 (Kaynak: socialbakers.com, 15.08.2011), Twitter kullanıcı sayısı:
Aktif kullanıcı 1 milyona, toplam kullanıcı 4 milyona yakın. (Kaynak: Twitturk).
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun Türkiye
elektronik haberleşme sektörüne ilişkin üç aylık pazar verilerini içeren raporuna göre, Türkiye'de toplam 11,1 milyon internet, 3,6 milyon
mobil internet abonesi var. comScore'un yayımladığı bir habere göre,
Şubat 2011'de Türkiye'de 3 milyar video, 20,2 milyon kişi tarafından görüntülendi. Türkiye'deki her 5 internet kullanıcısından biri Twitter'ı aktif olarak kullanıyor.
AKSİYON