Üniversitedeki “Mahkeme Salonu” adlı sınıfta düzenlenen toplantıya,
İnternet Kurulu, BTK,
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve
sektördeki
sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Toplantı sonunda İnternet Kurulu Başkanı
Serhat Özeren, toplantıda özellikle sivil toplum kuruluşlarının, BTK'nın
güvenli internet usul ve esaslarını
eleştirir boyutta konuları ele aldığını söyledi.
“
Filtre olsun ama devlet yapmasın. Özel sektörler bu işi yapsın” gibi farklı görüşlerin de toplantıda konuşulduğunu ifade eden Özeren, şöyle konuştu:
“Burada özellikle kamunun büyük bir kesimini ilgilendiren kararlar alınırken sivil toplum kuruluşlarına danışılması gerektiği görüşü ortaya çıkıyor. Bu görüşleri hem
Ulaştırma Bakanlığı'na hem de BTK'ya ileteceğiz. İnanıyorum ki onlar da toplumun hassasiyetlerine dayanarak farklı kararlar ve düzenlemeler içerisinde olacaktır. Hassas bir süreç.”
Toplantıyı eski
Ulaştırma Bakanı Yıldırım'ın
önerisiyle gerçekleştirdiklerini belirten Özeren, “Geç kalınmış bir toplantıydı ama yaptık. İnşallah bu grupla daha sık bir araya gelip internetin içeriklerini, zararlı ve olumlu kısımlarını tartışırız” dedi.
Toplantıya birçok sivil toplum kuruluşunun katıldığını ifade eden Özeren, olumlu bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirtti.
İnternetteki filtrelemeyi özellikl
e devletin yapmasına gösterilen tepkiye ilişkin soru üzerine Özeren, “İşin başlangıcı TİB ile oldu. TİB'in, aslında haksız bir eleştiri olarak söylüyorum bunu, kamuoyunda farklı bir
algısı var. Kasetler,
dinlemeler ortaya çıktı. TİB çok iyi bir şey yapsa bile bu kötü gibi algılanıyor, biraz da ondan kaynaklandı bu süreç. Aslında yapılmak istenen olumlu bir niyetti. Belki
iletişim süreci biraz sorunlu oldu. Bundan internet kurucuları, sosyal medya paylaşımcıları olarak herkes kendisine sonuç çıkaracaktır” diye konuştu.
İyi işler için yine hep birlikte çalışıyor olacaklarını kaydeden Özeren, “Devlet olmadan bu işleri yapmak mümkün değil. Devlet de
özel sektör de sivil toplum kuruluşları da üniversiteler de olacak. Amaç hem güvenli internet kavramını ülkede ebeveynlere, çocuklara anlatabilmek hem de zamanda internet trafiğinin gelişiminin artırılmasını sağlamak. Bu çerçevede bu çalışmalar yine devam edecek” dedi.
İnternetin hızlı gelişen bir teknoloji olduğunu, yeni fikir ve projelerin çıkabildiğini belirten Özeren, “Yaptığımız bir
kanun belki üç ay sonra bile yetersiz kalıyor olabilir. Bu süreç dinamik yaşayan bir organizma gibi. Sürekli revize edilmesi, tartışılması ve gündemde olması lazım” diye konuştu.
Güvenli internet konusunun G-8 zirvesinin, BM'nin ve AB'nin de masasında olduğunu belirten Özeren, internetin yaşanan dünyadan ayrı bir dünya olmadığını kaydetti.
Bu süreci yönetmenin zor bir görev olduğunu, hassas bir çizgi bulunduğunu ifade eden Özeren, “Bir tarafta
özgürlük var, bir tarafta suçla mücadele var. Bu çizginin bir tarafı kayarsa özgürlük kısıtlanıyor, bir tarafı kayarsa suç artıyor. Onun için bu çizgiyi anlık takip etmek gerekiyor. Zor bir süreç. TİB'de şu anda bu görev. Çalışmalar açısından bakıldığında, sivil toplum kuruluşları bu işin içinde olduğu zaman daha başarılı projelerin ortaya çıkacağını söyleyebilirim” dedi.
ÖNERİ RAPORU
Toplantı sonunda katılımcılar, internetin güvenli kullanımına ilişkin usul ve esaslarla ilgili görüş ve önerilerde bulundu.
Ulaştırma Bakanlığı ile BTK'ya iletilmek üzere hazırlanan öneri raporunda şunlar kaydedildi:
“BTK'nın kurul kararı iptal edilsin, merkezi filtreleme olmasın, filtreleme her ISP'nin kendi belirlediği ve kullanıcıların taleplerine göre şekillensin, ISP ve sivil toplum kuruluşları filtreleme konusunda kullanıcıya yönelik algı oluşturmada aktif rol alsın, filtreleme konusu sivil toplum kuruluşları bünyesinde tartışılsın.
BTK regülatör kurumdur, icracı olmamalıdır. İşin eğitim ve bilinçlendirme yönü ön plana çıkarılsın. Tüm okullara yeni medya okuryazarlığıyla ilgili dersler konulsun.
Türkiye'deki tüm iletişim fakülteleri, internetin bilinçli kullanımı konusunda içerik hazırlayıp tüm halkı bilgilendirmek için
sertifika programı düzenlesin.BTK'nın şeffaf olması lazım. Kurumun dışsal bir otorite tarafından denetlenmesi gerekiyor.
İsteyen istediği filtreyi kullansın. BTK icracı olmasın, düzenleyici olsun.
Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla bu işi takip etsin. Tüm düzenlemelerde kişisel verilerin korunmasına vurgu yapılsın, merkezi filtreleme olmasın. DNS, Proxy teknolojileri
yasaklama şeklindeki tercihten vazgeçilmesi gerekir. Bilinen sivil toplum kuruluşlarından oluşan bağımsız ve
yaptırım gücü olan bir kurul oluşturulsun (akademisyen,
hukukçu ve
psikolog) ve bu kurul
tüketici şikayetlerini değerlendirsin.
Filtreleme çocuklar için yapılıyorsa mevcut listeden (standart paketten) müstehcenlik tanımı çıkarılsın. 5651 sayılı kanunu masaya yatırmak gerekir. TİB'i doğuran yasa bu. 5651'in dünya standartlarına getirilmesi lazım. Kurul kararındaki madde 9/f.2 hayata geçirilsin.
İdari para cezalarına ilişkin madde 9/f.8 muğlak, açığa kavuşturulsun.
Kişilerin ifade özgürlüğüne ilişkin, kendilerini ifade ettikleri sitelerin filtrelenmemesi, sansürlenmemesi, kelimeleri temel alan filtreleme taslağının tamamen geri çekilmesi, belirli toplulukları tanımlayan kelimelerin yasaklanmaması.
Uygulama tamamen kaldırılsın ama devam edecek olursa 4 farklı pakette filtreleme olacak, o zaman standart paketten çocuk pornografisi hariç hepsi kaldırılsın.
Kurum kararında yapısal değişiklikler yapılmalı. Öncelikle veri tabanlarının ve veri tabanı sahiplerinin düzenlenmesi gerekir.
20 Haziran'dan önce bir toplantı daha yapılsın.
AA