Dünya bu projenin peşinde

Bu yıl sonunda devreye girecek olan sistemle Türkiye bir ilki başarmış olacak

Dünya bu projenin peşinde

Çoğumuzun 'karekod uygulaması' olarak bildiği İlaç Takip Sistemi bugüne kadar pek çok ülkenin yapmak istediği ama bir türlü başaramadığı bir teknolojik kontrol ve denetim sistemi. Yazılım ve teknoloji alanında başardıkları ve ürettikleriyle son yılllarda sesini daha çok duyurmaya başlayan Türkiye halihazırda birinci bölümünü başarıyla yürüttüğü bu sistemi yıl sonunda her ayağıyla tamamen hayata geçirmiş olacak. Bu sistemle birlikte pek çok sağlık sorununa çözüm bulunabileceği gibi tasarruf etmek de mümkün olacak. Bir bölgede, şehirde yazılan, satılan ilaçlar sayesinde o bölgede yükselen hastalıklar, bölgesel rahatsızlıklar, sağlık tehlikeleri önceden tespit edilebilecek. Her sene takipsizlikten doğan yaklaşık 2 milyar dolarlık zararın önüne geçilebilecek. Amerikan FDA'in de bir benzerini yapabilmek için takibe aldığı bu sistem tüm dünyanın takibinde. Türk yazılımcıların ve devletin elele verdiği dünyanın gözünü diktiği bir başarı hikayesine dönüşen İlaç Takip Sistemi'ni yazılım tarafının inşasında bizzat yer alan firmalardan Caretta'nın sahibi Selçuk Kumbasar anlattı. İlaç takip sistemi nedir? Şu andaki karekod uygulamasından farkı nedir? Şu anki aslında karekod uygulaması, ilaç takip sisteminin faz yeri. Yani karekod uygulaması ilaç takip sisteminin özü. Amaç şu, her bir ilaçı kutu bazında üretiminden ve ithalatından ecza deposuna kadar satışına, ecza deposundan eczaneye satışlar ve eczaneden de hangi reçeteye ilişkin olarak hangi hastaya, hangi doktorun yazdığı reçete, hangi eczane bunu verdi ilişkisine kadar bunu takip etmeye yarayan bir sistem. Faz 1 ile devlet diyor ki "Ocak 1 itibariyle firmalar ürettiklerini devlete bildirecek ve eczanelerde sattıklarını bildirebilecekler" Bu da aslında pek çok işi çözdü. Hangi işi çözdü? Bir, ilacın ne zaman üretildiğini, ikincisi eczanede 'gerçekten üretilen ilaç' mı satıldı? Arada kaçak, çalınma var mı? Bunlar yakalanmaya da yavaştan yavaştan başlandı. Şu anda devlet üretimi, ilacın eczaneye girişini ve eczaneden çıkışını görebiliyor ama hangi doktor vermiş, hangi hastaya gitmiş gibi birşey söz konusu değil. İlacın ecza deposuna girişini görebiliyorlar mı? Şu anda göremiyorlar, o da bu yılın sonunda başlayacak. Bu da sizin devreye girdiğiniz kısmı mı olacak? Biz şurda devreye giriyoruz. İlaç şirketleriyle bu işi yapıyoruz. Sizin sisteminizde İTS'nin tam hangi ayakları oturacak? Biz ilaç şirketlerinin yazılımını yapıyoruz. Biz ilaç şirketinin üretimini ve kendi içindeki depo işlemlerini ve ecza deposuna olan satış işlemlerini yapıyoruz. Yani bizim müşterimiz ilaç şirketleri. İlaç şirketleri bizden aldıkları yazılımlarla, ürettikleri ürünün üzerine karekod basılımından, bunun devlete bildirilmesine, yaptıkları satışları da yine tam satışı yaptığı andan ben bu satışı yaptım diye devlete de bildiriyorlar. Bu sistemler bir sürü karmaşıklığı peşinde getiriyor. İki cümleyle özetlediğim şey aslında biraz daha karışık. Ya sistemin ecza deposu ayağı? Devlette satılan kutuları bana tek tek bildireceksiniz diyor ama yeni bir paket taşıma diye bir standart daha çıktı. Yeni paket taşıma sistemiyle beraber ecza deposuna gönderilen ürünle ecza deposunu alması için bir bilgi bırakılacak yine devlete. Devlet bu veriyi işlemeyecek. Şöyle düşünelim, bir ilaç şirketi ve ecza deposu var. Beş tane kutuyu buraya gönderdim. İlaç şirketi aldı, ecza deposuna gönderdi. Bunun verisini devlete bırakacak. Sonra bunun 5 tanesini ben buraya gönderirim. Sonra bu veriye işlemeyecek. Bunu ecza deposu da 5 kutunun verisini devletten çekip alacak. Sonuçta bir nevi onaylama, teyid sistemi gibi... İlaç eczaneye teslim edilene kadar onu onaylamış olmuyorum. Dolayısıyla burdaki kaçak ya da her neyse bunu engellemiş oluyoruz. Bütün bu ilaç takip sistemi bir yazılımlar parçası. Yazılımlar ağı diyebiliriz. Şu anda kullanılan karekod sistemi bir yazılım. Faz1'de de o zaman siz çalıştınız Şu an 3-4 firmada yazılımımız zaten çalışıyor. Faz1'in hangi bölümünde çalıştınız? Üretiminden, ithalatına, bakanlığa bildirim sistemlerine kadar... Düşünün 50 milyon kutu tek tek bildiriliyor bakanlığa. Üretim bildirimi yapılıyor, satış bildirimi de yapılıyor bir bildirim daha var "İmha bildirimi". Mesela ilaç üretildikten sonra bozuluyor. O zaman ben bunu imha ettim diyorsunuz. İmha bildirimi yapılıyor. Bir bildirim daha var. İade bildirimi. Şimdi ben bunu ürettim deniliyor. Üretiliyor, sonra satılıyor da, sonra o ilaç bir şekilde iade ediliyor. İade edildiğinin de bildirimini yine Bakanlığa bildirmak lazım. Tüm bu işlemler tek tek bakanlığa bildiriliyor. Kaç tane firmadan bahsediyoruz burada? Türkiye'de kaç tane ilaç firması var hemen onu söyleyeyim. Bunlar yaklaşık rakamlardır, gün gün değişebilir. Yaklaşık üretici ve ithalatçı 350'ye yakın firma var. 350'ye yakın firma ürettiği ve ithal ettiği ilacı haraketiyle ilgili bilgi vermesi gerekiyor. Ecza deposu yaklaşık 600 adet. Yaklaşık 25 bin tane eczane var. Yani reçete sayısıda yılda tahminen 450 milyon yazılabilir. Ciddi bir işlem hacmi demektir bu Sonuç olarak 350 tane firmadan bir sürü veri gelecek. Yaklaşıkta 25 milyarlık işlem yapılacak Sağlık Bakanlığında. Bu bizim tahminimiz. Sonuçta Sağlık Bakanlığı da yeni birşeyle karşılaştı. Bu kadar insan bana veri verecek, nasıl yönetecek? O kadar büyük bir veri ki bu. Yani günde 2-3 milyon belki 5 milyon veri işlenecek. Bu kadar çok veri işleneceği için biz aslında işin sadece ilaç şirketi ayağındayız. İlaç şirketleri bizden bu programları alıyor, tabi başka programlar da var. Ne zaman başladı bu proje Türkiye'de? Biz aslında bu işe çok erken başladık. 2007'nin sonunda başladığımız için biraz ilerlemiş olduk. Burda Türkiye'de kurulmuş olan Pfizer, Novartis gibi yabancı firmalar da Türkiye'yi izliyorlar. Çünkü bir benzeri yok bildiğim kadarıyla. Benzeri yok ve Türkiye çok ilerlemiş durumda bu konuda. Türkiye merkezi sunucuları itibariyle hem de şirketlerdeki alıştırma itibariyle, şu anda tüm şirketler karekodu basıyor. Yani 350- 400 ilaç şirketinin hepsi basıyor zaten. Bu üretimden ithal edilen ilaçlar üzerine karekodu yoksa karekod basılıyor. Bu veriler alınıyor satılmadan önce üretim bildirimi devlete bildiriliyor. Devletin elinde üretilmiş olan her türlü ilacın şeyi var. Eczanelerde de, eczaneye gelmiş olarak okutuyor, ilaç takip sisteminde kayıtlı değilse ilaç, kaydı yoksa o satılamıyor. Yani kontrole alınmış durumda şu an. Sahte ilaçlar ve benzeri şeylerin önüne önemli ölçüde geçilmiş durumda. Biz ilaç şirketlerinin bu alt yapıyı kurmalarına yardımcı oluyoruz. Bunla ilgili donanım çözümleri var. O karekodları basan, paketleri yapan, kolileri yapan donanımlar var. Biz de bunların yönetimini yapan bir yazılım yapıyoruz. Nedir bizim bilgi birikimimiz? Bir ilaç şirketinin, ilaç firmasının başına gelebilecek her türlü derdi biz yaşadık. Biz şu anda Türkiye olarak ilaç firmalarının başında olabilecek dertleri bildiğimiz için yurtdışına açılmamız da burda var olacaktır. Aslında bu bir devlet projesi ama aynı zamanda alışkın olduğumuz birşey devlet projelerinde devlet birileriyle anlaşır ve o anlaştığı kişilere mecburdur ve hep onlarla iş yapar ama aslında burada yine de bir rekabet ortamı var. Rekabet ortamı çok fazla var Yurtdışından gelen de var ama çoğu yerel firmalar. Bazı firmalar kendi içinde çözdü bunu. Kendi yazılımcısına bunu yazdırdı. Çok da iyi çözümler var. Fakat büyük şirketler dikkatli olmak zorunda çünkü veriler onlarda da çok büyüyor ve dikkatli olması gerekiyor. Faz 2'nin başlamasıyla beraber satış bildiriminin de yapılması anlamına gelecek ve operasyonları da değişecek. Sevkiyat operasyonu denilecek, ürün sevk edilecek ama önceden şöyle deniliyordu 50 tane yolladım deniliyor ve fatura kesiliyor. Şimdi öyle değil. Fatura da kesilecek ama hangi kodlu ürünler gönderilecek onlarında bildirilmesi gerekiyor. Yani iş artıyor. Firma başına özellikle sevkiyat yapılan bölümlerde yüzde 30 civarında artacak gibi görünüyor. Yani firmalar daha fazla çalışacak. Bu arada ecza depoları henüz işin içinde değiller çünkü onların ilaç takip sistemiyler olan yükümlülükleri bu senenin sonunda başlayacak. İlaç şirketiyle, ecza deposu arasında iliişki kurulacak ayrıca ecza deposu eczane ilişkisi de kurulacak. Ecza depoları da şu anda buna hazırlanıyorlar. Biz bununla ilgili bir yazılım yapmıyoruz genellikle kendileri hallediyorlar. Türkiye'nin de bu işlerde ilerlemiş depoları var, onlarda bu işlerde ilerliyorlar. Böylece sektördeki hem ilaç sektörleri, hem eczaneler, hem de ilaç depoları bilgi verecek. Biz ise ilk başta bu işi ilaç şirketleri başladı. İlk başta ilaç şirketleri başladığı için önce onlar öğrendiler işin derdini ama önemli ölçüde öğrendiler. Tabi artık 6 ay gibi bir süre kaldı. 6 ay gibi bir süre kaldığı için de dikkat etmeleri gerekiyor. Bir an önce bu sisteme başlamaları gerekiyor. Başlayıp hatta deneyimlemeleri gerekiyor. Sadece kurmak değil. Kurup sisteme başlamadan önce bunları denemeleri lazım. Biz de firmalara bunu yapıyoruz aslında. Yani firmalara gidiyoruz 350 civarındaki firmadan biz de büyüklerle çalışmaya çalışıyoruz. Zaten bir iki ay içerisinde de bizim birkaç tane daha müşterimiz olur diye düşünüyoruz onlarla da beraber yürüyerek gideceğiz. Burda Türkiye'de başarılı olduğumuzda ki olduk bu iş yurtdışında yapıldığında biz de bunu yurtdışına yapıldı olarak yöntemleriyle beraber taşır hale geliriz. Şu anda mesela hangi firmalarla çalışıyorsunuz? Glakso Smith Kline, İbrahim Etem mesela. Bir başka büyük firmadan da siparişimizi aldık. Tabi bunlar ticari bilgiler olduğu için onları çok söylememiz lazım. Bu büyükler de yurtdışına doğru gittikçe yani yurtdışında başarılı olduğu zaman doğal olarak Türkiye'deki sistemi alıp götürecekler. Türkiye'deki sistemin şu an dünyanın başka bir yerinde aktif olarak uygulanan herhangi bir şekli yok Kesin yok. Ama denendi bildiğim kadarıyla, mesela Fransa'da... California denedi. Başarılı olamadı ve şimdi 2015'e attı. Fransa'da da bir girişim başladı. Hafif çaplı bazı girişimler oldu ama bizim bulunduğumuz yere daha kesinlikle yaklaşmış durumda değil. İtalya denemiş ama biraz sorunları olduğu için başaramamışlar. Brezilya bu aralar benzer bir sistem için çalışıyor, Çin çalışıyor... Onlarda kendi içlerinde mi çözmeye çalışıyorlar? Onlarda Türkiye'de oluşmuş olan standartları takip ediyorlar. İyi oluşmuş sistemleri alıyolar, onlardan öğreniyorlar ve Türkiye'yi de gözlemliyorlar. Kendi yaklaşımları da var. Kendi ülkelerinin iç düzenlemeleri de var ama o ürünün üstüne karekod koyup tek tek takip etmek hiçte kolay bir iş değil. Endüstrinin tüm katılımı gerekiyor. Endüstrinin tüm katılımı olduğu için işlem biraz daha güzel gidiyor. İlaç takip sisteminin başarılı olması, kendi içinde de çok önemli bir kere ilaç öyle şeker gibi kullanılmaması gereken birşey. Pek çok yolsuzluğun önüne geçecek, zarardan kara gidilecek onun dışında bütün dünyanın hedeflediği birşey onlar sıfırdan başlamak yerine "Aa burda hazır birşey var." denen birşey var. Muhtemelen yazılım ithalatına başlanacak. Buradaki düzgün modeller yurtdışına standart olarak, yazılım olarak bilgi birikimi olarak ihraç edilecektir. Benim böyle bir ürünüm var demek var, bir de benim zaten işleyen bir sistemim var demek var. Çok daha farklı birşey. Sizin herhalde uzun vadede planınız bu. Bir de bence Türklerin mantalitesi de buna müsait. Bizler önümüze gelen zorlukları bir şekilde dayanıyoruz aşıyoruz. Bu çok zor bir iş. Yurtdışında şu var. Bir projeyi önce planlayıp, mükemmelleştirdikten sonra pratiğe dökmeye çalışıyorlar. Biz ise 'önce bir başlayalım bakalım hata çıktıkca onu eleriz' diye düşünüyoruz.. Bizde kervan yolda düzülüyor. Sonuçta bu dünyada ilk defa yapıldığı için o kaosun içinde ilerleyen de biziz ama iyi bir yöne doğru gidiyoruz. Çünkü ilaç takip sektörü başarılı olursa başka sektörler de bunu kullanacak. Habertürk
<< Önceki Haber Dünya bu projenin peşinde Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER