Ben çok fazla
telefon ile konuşan birisiyim rasyasyondan bir şekilde korunmak istiyorum. Genelde yaygın olan bluetoothlu
kulaklıklarla
radyasyonun zararından kurtulunacağı varsayılıyor, bu doğru mudur? Hem
teknik hem de sağlık açısından
kulaklıkların
kablolu mu yoksa kablosuzu mu daha iyidir?
Kablosuz kulaklıklar Bluetooth Kulaklıkları :
Bluetooth kablosuz erişim sistemi üç sınıfa ayrılıyor. Bunlardan 100 metre uzaklığa kadar yayın yapabilenin elektriksel gücü 100, diğerlerininki 2,5 ve 1 miliwatt (mW). Sonuncusu 10 metre uzaklığa kadar ulaşabiliyor. Bluetooth sisteminin frekansı ise 2,5 Giga Hertz dolayında (
elektromanyetik (EM) dalga, saniyede 2,5 milyar kez titreşiyor). Bu frekansta dalgaların vücuda girebilme derinliği ise 1,5 cm kadar. Bluetooth kulaklığının, yakınında bulunan cep telefonuyla iletişime geçebilmesi için 1 mW güç yetiyor. Bu 1 mW'lık düşük güç, cep telefonunun en çok 1 Watta ulaşabilen gücünün binde biri. Bluetooth kulaklığmdaki EM vericinin, kulak yerine giysiye tutturulan modelleri de bulunuyor. Bunlardan biri kullanıldığında kulağa kısa bir kablo bağlantısı yapılıyor. Ancak bu durumda EM vericinin ve kablonun bulunduğu
vücut bölgesi (örneğin gırtlak ve
kalp) etkilenebiliyor.
Kablolu kulaklıklar :
Cep telefonundan uzanan bir kabloyla kulağa tutturulan kulaklıklar, kablodan geçen akımın oluşturduğu EM dalgalarla vücuda etkili olabiliyorlar. 1 m kadar uzunluğundaki kablo boyunca yakındaki çeşitli noktalarda yapılan ölçümlerde, buralardaki elektriksel alan şiddetinin cep telefonu
anteninden kaynaklanan alan şiddetinin yüzde 25'i düzeyinde olduğu saptanmış.
Kablolu hava borulu kulaklıklar:
Bu çeşit kulaklıklar, bir uçtan kulağa ince plastik bir hava borusuyla ulaşırken, diğer uçtan kabloyla cep telefonuna bağlanıyor. Böylelikle cep telefonundan, kulağa EM dalga değil, borudan geçen ses dalgası geldiğinden doğrudan kulak bölgesinde herhangi bir etki beklenmiyor. Ancak bu çeşit kulaklıkta da vericinin ve alt bölümdeki kablonun bulunduğu vücudun başka bir bölgesi etkilenebiliyor.
Cep telefonlarının doğrudan kulağa tutulması durumu ile kablosuz Bluetooth ya da kablolu kulaklıklarla kullanılması durumları ayrı ayrı, insan başı modelleri (fantom) üzerinde yapılan bilimsel çalışmalarla ve ayrıntılı ölçümlerle değerlendirilip karşılaştırılmıştır.
Bu çalışmalardan(*) elde edilen bulgulara göre öneriler:
1. Kulaklığın cinsine, telefonun vücutta taşındığı yere ya da vücuttan uzakta bulunma durumuna ve telefonun elektriksel gücüne göre vücuda toplam etki değişiklik gösteriyor. Cep telefonu vücuttan uzaktaysa, vücuda etki önemli oranda (5-10 kat) azalıyor.
2. Kablolu kulaklıkların kulak bölgesinde oluşturabileceği EM Özgül Soğurma Hızı SAR (Specifıc Absorbtion Rate) kilogram başına 2 Watt olan sınır değerin beşte birinden daha da az.
3. Kulaklık kablosu, çevresindeki başka EM alanların (elektros- mog) oluşturduğu elektriksel akımları da kulağa iletebiliyor. Kablonun kulağa oldukça yakın ucuna, ferrit
zırh bileziği geçirilirse vücuda etki azalıyor ve parazitler önleniyor (demiroksitli seramik- li bir bileşik olan ferrit maddesi EM dalgaları soğurarak kulağa iletilmesini engelliyor).
4. Kablosuz Bluetooth kulaklıklarının 1 mW güçte olan mode^ li, 10 metre uzaklığa kadar yayın yapabildiğinden, konuşanın cep telefonuyla iletişimi için yeterlidir ve yaydığı EM radyasyon da hem Bluetoothun yukarda belirtilen diğer çeşitlerinden ve hem de kablolu kulaklıklardan çok daha az. Telefon uzaktayken, Bluetooth kulaklıklarıyla yapılan EM alan şiddeti ölçümlerine dayanan SAR değerleri 0,001 ile 0,1 W/kg arasındadır.
Sınır değerlerin çok altında olan bu değerlere göre, vücuda herhangi olumsuz bir etki, bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, beklenmiyor.
5. Kablolu kulaklıklarda, kablonun cep telefonuna bağlanan bölümü cep telefonuna sarılmamalı (kablonun cep telefonunun içindeki antenin EM alanından oluşacak elektrik akımını kulağa iletmemesi için) ya da dış antenli telefonlarda kablo, antenden olduğunca uzakta tutulmalı. Kablonun ayrıca kulak ve yüze yapıştırılmaması vücuda etkiyi azaltacaktır.
6. Kablolu ya da kablosuz kulaklıklar kullanılırken cep telefonunun elde ya da pantolonun ön cebinde taşınması yerine pantolonun arka cebinde, telefonun ön yüzü vücuda bakacak şekilde taşınmalıdır (telefonun arka yüzü vücuda bakacak olursa, anten telefonun arka yüzüne yakın olduğundan vücudun, EM dalgaları zırhlaması nedeniyle telefonun gücü artarak kullananı daha fazla etkileyecektir). Kapalı yerlerde ise telefonun yakındaki bir
masa,
koltuk üzerinde vücuttan uzakta bulundurulması vücuda etkiyi azaltacaktır.
7. Kapalı yerlerde cep telefonuyla (kulaklıklı/kulaklıksız) uzun konuşmaların sık sık yapılması gerekiyorsa, telefona dış anten bağlanması yoluyla vücuda etki azaltılabilir. Böylelikle baz istasyonundan gelen sinyal, kalın duvarları geçip zayıflamadan kabloyla doğrudan telefona ulaşacaktır. Böylelikle cep telefonunun baz istasyonundan aldığı sinyal yeterli olacağından telefonun gücünü arttırıp vücudu daha çok etkilemesi önlenecektir.
8. Özellikle baz istasyonuyla iletişimin sorunlu olduğu yerlerde, cep telefonu gücünü otomatik olarak arttıracağından vücuda etki de artar; bu koşullarda uzun konuşmalar yapılmamalı.
9. Kulaklıkları ve cep telefonlarını zırhlayıcı maddeler kullanılmamalı. Kullanılırsa, zırhlama sonucu azalacak sinyali alabilmek için cep telefonu elektriksel gücünü arttırmak zorunda kalacağından vücuda etki de artacaktır.
10. Cep telefonlarının, kulaklıkların ve baz istasyonlarının yaydığı EM radyasyon, radyoaktif maddelerden yayılan iyonlayıcı radyasyonla karıştırılmamalı. Birkaç GHz frekansmdaki EM radyasyonun atomları iyonlayacak (bunlardan elektron sökebilecek kadar) enerjileri yoktur ve vücuda etkileri çok farklıdır.
Sonuç olarak herhangi bir kulaklık kullanıldığında, cep telefonu ancak vücuttan olduğunca uzaktaysa (ya da arka cebimizdeyse) etki azalabilir. Bu sağlanmadığmda, vücuda olabilecek etki, en kötü durumda, iki kaynaktan gelen EM dalgalarla, çok az da olsa, artabilir.
Her ne kadar kulaklıklar cep telefonundan çok daha düşük güçte EM dalgalar yayıyorlarsa da, bulunulan yere ve duruma göre, gerek kulaklığın ve gerekse cep telefonunun çevredeki başka EM dalgalarıda algılaması sonucu vücuda etki artabilir.
Örneğin otomobillerde (ve trenlerde) kulaklıktı, hoparlörlü cep telefonları, dış antensiz kullanıldığında karoserin "Faraday Kafesi" zırhlaması sonucu içeriye çok az girebilecek EM dalgaları alabilmek için telefon elektriksel gücünü arttırmak zorunda kalacaktır. Bunun sonucu olarak araçtaki cep telefonunun artan güçteki yayını hem konuşanı ve hem de (doğrudan ve
metal yüzeylerden yansımalarla) otomobildekileri daha çok etkileyecektir.
Elmas bilinen en sert mineral, aynı zamanda ışığı kırma ve yansıtma özelliğine sahip. Elmasın sahip olduğu bu fiziksel ve kimyasal özellik endüstride diğer sert malzemeleri kesme ve delme işlerinde kullanımını artırıyor. Ayrıca,
elmas kaplamalı endüstriyel aletler de kesicilerin ve yarı iletkenlerin performansını artırmada kullanılıyor. Bugün dünya elmas madeni kaynaklarının yaklaşık yüzde 75'i endüstriyel amaçlarla kullanılırken, yaklaşık %25'i mücevher yapımında kullanılıyor. Bir elmasın mücevher olarak kullanılabilmesi için
renk, kesim, berraklık ve
parlaklık gibi özelliklerine bakılıyor. Madenden çıkan elmasın rengi bulanıksa ya da elmas
çatlaksa bu elmaslar sanayi kullanımı için ayrılıyor. Eğer elmasta çatlak ve bulanıklık yoksa kesme, parlatma, cilalama gibi işlemlerden geçtikten sonra mücevher olarak kullanılıyor. Yapay elmas
üretimi yaklaşık 40 yıldır var. Yapay elmaslar genellikle yüksek basınç ve yüksek sıcaklık yöntemi ve kimyasal buhar biriktirme yöntemi kullanılarak oluşturuluyor. Bu yöntemlerle üretilen yapay elmasların rengi daha çok açık kahverengi oluyor ve üretim sürecinde içlerinde metal kalabiliyor. Yapay elmasın üretim amaçlarından en önemlisi sanayide artan talebi karşılamak ve tükenmekte olan
doğal kaynaklara alternatif üretmek. (
Bilim ve Teknik)