Güney Kore basınına göre Çinli olduğu sanılan
korsanlar sahte e-
posta yoluyla
Dışişleri Bakanlığı'nın tüm gizli belgelerini ele geçirdi. Geçen ay İran'a düzenlenen saldırının ardından G. Kore'nin de siber saldırının mağduru olması akıllara Türkiye'nin siber saldırılara ne kadar hazırlıklı olduğu sorusunu getirdi. Devlet belgeleri kadar vatandaşların tüm bilgileri "e-devlet" çerçevesinde
elektronik ortamda muhafaza ediliyor. Diplomatik bir kaynak
TÜBİTAK başkanlığında bir çalışmanın yürütüldüğünü ve siber saldırılara karşı ulusal bir politikanın oluşturulmaya çalışıldığını söyledi. Zaman'a konuşan eski bir TÜBİTAK yetkilisi ise, "Türkiye'de siber saldırılara uğramayan kurum yok, yıllardan beri yapılan çalışmalarda ilerleme kaydedilemedi." iddiasında bulundu. Hackerların ses getiren son eylemi İran'da gerçekleşmişti. Geçen ay devlet kurumlarındaki 30 bin bilgisayara bulaşan
Stuxnet adlı virüs, kurumlarda fiziksel zarara yol açtığı için faaliyetler aksamıştı. Siber saldırıların ses getirdiği ilk eylemlerden biri ise ABD'de meydana gelmişti. 1999 yılında
Pentagon'a bağlı Kelly Hava Üssü'ne düzenlenen siber saldırıların ardından dönemin ABD Savunma Bakan Yardımcısı John Hamre ülkesinin 'çetin bir siber-savaş'ın içinde olduğunu söylediğinde, artık hükümetlerin silahlı ordularına paralel olarak siber ordular hazırlaması gerektiğinin sinyallerini vermişti.
Irak ve Yugoslavya'da bulunan ABD birlikleriyle ilgili gizli bilgilerin sızdığı saldırı
Norveç,
Tayland ve
Kanada internet ağlarına bağlı koordineli çalışan usta
hacker'larca yapılmıştı. Pentagon'un yanı sıra hacker'ların
Dünya Bankası ve IMF gibi kurumların gelecekte yapacağı yatırımlar ile ilgili gizli bilgileri de sızdırdığı defalarca dünya basınına yansıdı.
Sanal alemde yaşanan savaş, hükümetleri ve uluslararası kuruluşları alınacak hukuki ve
teknik tedbirler için kolları sıvamaya zorlamış gözüküyor. ABD yönetimi 'Perfect Citizen' (Kusursuz Vatandaş) projesiyle özel şirketler v
e devlet kurumlarının bilgisayar sistemlerini siber saldırılara karşı güçlendirecek bir altyapı çalışması başlatsa da,
Washington bu tür saldırıların en sık yaşandığı başkentlerden biri olmaya devam ediyor. Temmuz ayında Pentagon bilgisayarlarına sızarak Afgan savaşı ile ilgili gizli belgeleri kamuoyuna duyuran Wikileaks
internet sitesi ABD'yi zor durumda bırakmıştı.
Baltık ülkelerinden
Estonya da, 2007'de üç hafta boyunca siber kuşatma altında kalmıştı. Bunun üzerine NATO ile
işbirliği halinde 2008'de Siber Savunma
Merkezi (CCD COE) bu ülkede kurulmuştu. Merkez, siber
savunma konusunda tatbikatlar düzenleyerek, üyelerine uyarılarda bulunuyor. Ankara'nın NATO ile işbirliği içerisinde Estonya merkezli Siber Savunma Merkezi'ne (CCD COE) üyeliğinin söz konusu olduğu biliniyor. CCD COE yetkilisi Liisa Tallinn, Türkiye'nin bazı hukuki detayların halledilmesinin ardından üyeliğe kabul edilmesinin arzulandığını belirtti.
Konuyla ilgili Zaman'a bilgi veren bir Dışişleri yetkilisi siber saldırılara karşı savunma çalışmalarının yürütüldüğünü fakat Dışişleri Bakanlığı'nın bu çalışmaların NATO ile ilgili bölümlerinden sorumlu olduğunu söyledi. Siber saldırılarla ilgili ulusal politikanın TÜBİTAK liderliğinde
Genelkurmay Başkanlığı,
Milli Savunma ve Dışişleri
bakanlıkları ile birlikte yürütüldüğünü söyleyen kaynak, son sözün TÜBİTAK'a bağlı BİLGEM'e ait olduğunu belirtti. TÜBİTAK yetkilileri ise güvenlik gerekçesiyle çalışmalar ile ilgili detay vermekten kaçınırken, bir kurum çalışanı bürokratların olayın ehemmiyetinin farkında olmadığını söyledi. Yürütülen bilgi güvenliği projesinin DPT tarafından finanse edildiği öğrenildi.
Halen hazırlanmakta olan Yeni Stratejik Konsept belgesinde siber saldırılara karşı üye ülkelerin savunma sistemlerinin güçlendirileceğini söyleyen bir NATO yetkilisi de, yeni dönemde bu tip saldırılar ile ilgili danışmanlık verileceğini de söyledi.