Hidayet Karaca ve 62 polis hakkında reddi hakim talebini kabul eden İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi ile tahliye kararını veren İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimlerinin açığa alınmasına gerekçe yapılan müfettiş raporu büyük tartışmaya neden oldu.
Raporda, hiçbir somut delil gösterilmeden hakimlerin tahliye ettikleri kişilerle eylem ve fikir birliği içerisinde olduklarının öne sürülmesi hukukçuların büyük tepkisini çekti. Anayasal teminat altında olan ‘yargı faaliyetinin’ müfettiş tarafından denetlenmesinin “hakimleri karar veremez ve görevini yapamaz” hale getireceği uyarısında bulunuldu.
Ön raporda reddi hakim talebini kabul eden ve tahliye kararı veren hakimlerin, tahliye edilen tutuklularla eylem ve fikir birliği içinde hareket ettiği öne sürüldü.
Hukukçular hakimlerin yetki ve görevi kapsamında bulunan bir davada, takdir, tercih ve değerlendirme yetkisinin bulunduğuna dikkat çekti. Hakimin bu yetkiyi kullanırken dosyasına baktığı kişiler hakkında olumlu karar vermesi gerekçe gösterilerek, yargıladığı kişilerle eylem ve fikir birliği içinde hareket ettiğini iddia etmenin tehlikesine vurgu yaptı. Böyle bir karar verdi diyerek hakimlerin görevlerinden uzaklaştırılmasını istemenin, hem masumiyet karinesini ihlal anlamına geleceği hem de hakimleri karar veremez hale getireceği kaydedildi. Hakimlerin şüphelilerle fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiğine dair raporda da tek bir delil olmadığına dikkat çeken hukukçular “Böyle bir gerekçe hakimlerin iftiraya maruz kalmaları anlamına gelir” tespitinde bulundu.
Ön raporda reddi hakim talebini kabul eden ve tahliye kararı veren hakimlerin, tahliye edilen tutuklularla eylem ve fikir birliği içinde hareket ettiği öne sürüldü.
Hukukçular hakimlerin yetki ve görevi kapsamında bulunan bir davada, takdir, tercih ve değerlendirme yetkisinin bulunduğuna dikkat çekti. Hakimin bu yetkiyi kullanırken dosyasına baktığı kişiler hakkında olumlu karar vermesi gerekçe gösterilerek, yargıladığı kişilerle eylem ve fikir birliği içinde hareket ettiğini iddia etmenin tehlikesine vurgu yaptı. Böyle bir karar verdi diyerek hakimlerin görevlerinden uzaklaştırılmasını istemenin, hem masumiyet karinesini ihlal anlamına geleceği hem de hakimleri karar veremez hale getireceği kaydedildi. Hakimlerin şüphelilerle fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiğine dair raporda da tek bir delil olmadığına dikkat çeken hukukçular “Böyle bir gerekçe hakimlerin iftiraya maruz kalmaları anlamına gelir” tespitinde bulundu.