Hocaefendi'den Şeytanın ayak oyunlarına karşı uyarılar...

Fethullah Gülen Hocaefendi son Bamteli sohbetinde Şeytanın oyunlarına karşı uyardı... Hocaefendi ' Şeytan kimine sağdan kimine de soldan yanaşır; kimini sâlih amel ve iyiliklerle kimini de günah ve kötülüklerle vurur; onun açık bulacağı her yana uygun ayrı bir tuzağı bulunur.' dedi...

Şeytanın oyunlarına karşı uyardı....

Şeytan kimine sağdan kimine de soldan yanaşır; kimini sâlih amel ve iyiliklerle kimini de günah ve kötülüklerle vurur; onun açık bulacağı her yana uygun ayrı bir tuzağı bulunur.

Dolayısıyla öyle can alıcı bir hasım… Değişik oyunlarla karşınıza çıkacak. Sağdan gelecek bazen. Riya ile, süm’a ile, ucub ile, fahir ile sizi vuracak, siz farkına varmadan. Mesela, ne güzel el-pençe divan durdunuz. Başkasının görmüş olması aklınızdan geçecek o an. Azıcık böyle aklınızın ucundan geçse, “Durduğumu gördü!” falan… Başınızı eğdi, rükûa vardınız: 

“Allah’ım, Sana rükû ettim, Sana inandım ve Sana teslim oldum. Sen Benim Rabbimsin. Kulağım, gözüm, beynim, iliğim, kemiğim, sinirim ve ayaklarımın taşıdığı her şey, Âlemlerin Rabbi Allah’a boyun eğmiş, itaat etmiştir.” filan dediniz. Aklınızın yarısından geçti ki, “Duydu!” ve “Anlasın, denmesi gerekli olan şey ne imiş!” falan… Dolayısıyla rükûun da canına okudunuz, o tesbihin de canına okudunuz. Sağdan geliyor, riya ile, yaptığı şeyleri duyurmakla.

Ebu Musa el-Eş’ârî hazretleri idi değil mi? Ebu Musa el-Eş’ârî hazretleri, bir münasebetle Zâtü’r-Rika vakasında çektiği sıkıntıları anlatıyor. Ayaklarındaki kaplar yırtılmış, çoraplar yırtılmış, ayak zarını taşlar delmiş, kanlar içinde… O vaziyette Allah Rasûlü’nün işaretlediği noktada hep yürümüş gitmişler. Sonra bu çekilen şeyleri birine, bir fazilet olarak değil de hikâye olarak anlatmış; sonra bin pişman olmuş: “Keşke anlatmasaydım! Sanki nefsime bir hisse çıkardım gibi!..”

Riya, süm’a, ucub, fahir… Bütün bunlar, şeytanın sağdan gelince oynadığı oyunların neticesi… Mesela, yanlış yorumlanan  “Mütekebbire karşı tekebbür sadakadır.” sözü. Siyasîlerin çok kullandığı bir şeydir bu. Çalım, büyük görünme… Birileri size karşı büyük görünüyorsa… Özür dilerim, ben ayağımı ayağımın üstüne atmasını bilemiyorum. Bazen bu misali vermek için bir arkadaşa rica ediyorum, “Şunu bir bunun üstüne koysanız!” Fakat maşallahı var onların, o mevzudaki temrinâtları çok; böyle rahat hemen atıyorlar.  “Büyüklenene karşı büyüklenme sadakadır.” falan diyorlar. Şeytan oyununu oynuyor orada; hiç farkına varmadan, büyükleniyorsun sen orada ve kendi kendine teselli oluyorsun: “Kibirliye karşı kibirlendim!” Kimini de ucub ile vuruyor, “iç beğeni” demektir bu. Bu da sağdan gelmedir; sağdan gelir, oyunu çok şeytanın…

Soldan geliyor; me’âsî ile geliyor, mesâvî ile geliyor, bohemlik ile geliyor.. gözü, haramda kullanıyor.. ağzı, haramda kullanıyor.. gıybet ettiriyor, iftira ettiriyor.. kalemi, haramda kullanıyor.. önündeki daktilonun veya her ne ise, bilgisayarın tuşlarını haramda kullanıyor… İftira ediyor: “Falan şöyle yaptı, filan böyle yaptı!” Vallah da yalan, billah da yalan!.. “Falan ölmüş, bilmem nesi hâlâ konuşuyor!” Yalan!.. Dolayısıyla soldan geliyor. Hayvanî hisleri, garîze-i beşeriye ve cismâniyeyi tahrik etmek suretiyle, gözü kendi hesabına kullanıyor. “Az bir göz banyosu yapalım!” Özür dilerim; “Göz banyosu yapalım!” diyor. Menhiyâta kulakları açıyor, ardına kadar, kale kapıları kadar; “Az dinleyelim bunları!” diyor. Gıybet etme ne kadar günah ise, onu gönül rahatlığı ile dinlemek de o kadar günahtır. Kur’an-ı Kerim, “Uygun olmayan bir şey söylendiği zaman, terk edin orayı; uzaklaşın!” buyuruyor. Ama şeytan aynı zamanda ağzı-dili de o istikâmette kullanıyor.

Oysaki her uzuv ve nimet -eskilerin ifadesiyle- “mâ hulika leh” istikâmetinde kullanılmalıdır. Allah’ın lütfettiği uzuvları ihtimal hesaplarına göre, riyazî mülahaza ile sebeplere vermenin imkânı yoktur. Allah’ın lütfettiği sadece bu yüz… Hatta şimdi arkadaşlar, burnun fonksiyonlarını, kulağın fonksiyonlarını, dahası iç kulak, orta kulak, dış kulak gibi kısımlarının her birinin fonksiyonlarını, ağzın fonksiyonlarını anlatırken birer mücellet ifade ediyor. Beyne dair bir yazı yazdıkları zaman, daha açık görülüyor ki, bunu ihtimal hesaplarına göre tekâmüle, evolüsyona, mutasyona falan vermek, mümkün değil. Fakat şeytan… Şeytanın ayak oyunları… Hafizanallah.
<< Önceki Haber Hocaefendi'den Şeytanın ayak oyunlarına karşı uyarılar... Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER