Türkiye’nin yaşadığı büyük depremde göçük altında kalanların çıkarılması için her türlü gayretin gösterilmesi gerektiğini belirten M. Fethullah Gülen Hocaefendi, depremde yıkılan binalarla ilgili mimari ve statik konularındaki yetersizliğe dikkat çekti.
Depremde ortaya çıkan tablo karşısında çok üzüldüğünü belirten Hocaefendi, “Her halde her durumda O’na teveccüh etmek lazım. Gerekirse canımızı bile veririz. Kendimiz için yaşamadık ki hiçbir zaman… Vallahi o tablo karşısında ağlamak, kalbin durması gayet tabi şeyler ben bakamıyorum çok… Hatırlarsanız hayvan boğazlama mevzu oldu, hayvan bağırdı sızlanır gibi… Kalbim duracaktı, bıçağı koydum kalktım kesemedim hayvanı…” şeklinde konuştu.
Depremde binalar altında kalan insanların kurtarılması için büyük gayret gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Hocaefendi, “Çok sevap kazanacaksınız, teşvik edin insanları. Bir insanın bile oradan çıkarılması, bir insanı kurtarmak demektir.” dedi.
Çocukluğunda yaşadığı büyük depremlerden örnek veren Hocaefendi şu hatırasını paylaştı; “O dönem zelzele olmuştu. Herkes harman yerinde yatıyor, kimse evine gidemiyordu. İnsanlar çekindikleri için gündüz işlerini yapıyor gece Harman’a kalmaya gidiyorlar. Dedem Şamil Ağa da harmana gidiyordu. Karşısına Mehmed Efendi çıktı. Mehmet Efendi’nin oğlu bizim köyde imamlık yaptı. Ona: 'Şamil Ağa! Nereye gidiyorsun?' diye sordu. 'Harmana yatmaya gidiyorum' diye cevap verdi Şamil Ağa. 'Git evinde yat! Bir tek taş dahi düşerse getir onu benim başıma çal' dedi. Şamil Ağa şaşkınlık içinde: 'niye?' diye sordu: 'Bu gece Fahr-i Kâinat Efendimiz Aleyhissalatu Vesselamı gördüm. Bana dedi ki Molla Muhammed o köy senin midir? Evet ya Rasulallah benim köyümdür. Hz. Ali'ye döndü dedi ki bir kazık da buraya çak yıkılmasın bu binalar. Dedem bu tarz şeylere çok itibar etmezdi ama bunu söylerdi. Cenab ı Hak dilerse aklı hayale gelmedik şekilde himaye bulunur.
Evet, zelzele münasebetiyle yine Pasinlerde bir zelzele olmuştu. ‘Dışarı çıkarız şiddetli kış, içeri gireriz evler hiddetli, eceller gelmiş vade müddetli, sabırlar buyur Gufran bağışla bizi…’ O böyle derdi biz amin derdik. Kur’an kurusundaydık. İçimizi dökerdik. Böyle şiddetli zelzele olmadı yani, bizim koyunların bulunduğu yerde bir duvar yıkıldı hiçbir can kaybı olmadı.”
Türkiye’de yaşanan son depremdeki ihmallere değinen Hocaefendi, sözlerini şu şekilde tamamladı; “Bunla tabi mimari de o tür şeyler düşünülmüyor, statik vb. Yani milletin haberi yok tüm bunlardan. Yeni yapılan mükemmel binalar, hastaneler, üniversiteler… Gümbür gümbür yıkılıyor… Tabi manevi yapıdaki tutarsızlık o tür şeylerdeki tutarsızlığa de sebebiyet veriyor.”