Mülteci kadınların entegrasyon süreçleri ile karşılaştıkları zorlukların ele alındığı panelde HRS'nin Hizmet Hareketi gönüllüsü kadınlar arasında yaptığı ‘entegrasyon ölçme anketi’nin sonuçları da değerlendirildi. Anket verileri, Hizmet gönüllüsü kadınların entegrasyon süreçlerinin, diğer mülteci topluluklara kıyasla ciddi farklılıklar gösterdiği ve daha pozitif olduğunu ortaya koydu.
King's College London'dan Dr. Aqeel Abdulla'nın yönettiği panelde, Oxford Ünivesitesi'nden Dr. Nuni Jorgensen, HRS'den Dr. Kerim Balcı ve Mülteci İstihdam Edilebilirlik Programı isimli vakıftan Monique Garforth 20'şer dakikalık sunumlar yaptı. HRS Kadın Hakları Komitesi üyelerinden Asiye Betül Akyüz ‘kadın entegrasyon anketi’nin özetini aktarırken, Sevgi Ünal panelin yapıldığı salonda eş zamanlı düzenlenen ‘göç ve mülteciler’ konulu karikatür sergisini tanıttı. Panel, üniversite ve yüksek lisans öğrencilerinin yanı sıra, Türk ve çeşitli mülteci topluluklarından gelen 100'den fazla dinleyici tarafından takip edildi.
Panel başlarken kısa bir açıklama yapan moderator Dr. Aqeel Abdulla, kendisinin de Suriyeli bir mülteci (şu anda İngiliz vatandaşı) olduğunu hatırlatarak, ülkesinde 13 yıl süren iç savaşın yol açtığı travmalara atıfta bulundu. Daha ağır şartlara maruz kalan sığınmacılara nazaran şanslı olduğunu ifade eden Abdulla, “Bu yüzden kendimizi rahatsız edici senaryoların içine atarız; örneğin, kalp kırıklığı ve kayba tanık olmak ya da insanların acı dolu deneyimlerini dinlemek gibi. Bu durum bizde tetikleyicidir çünkü bu travmayı üretken ve faydalı bir şekilde hafifletmemiz gerekir. Bu, kendimize yüklediğimiz baskıdır ve aynı zamanda sığınma ve mülteci hakları için kampanya yürütmemizin sebebidir.” dedi.
Mülteci politikaları, cinsiyet kalıplarından arındırılmalı
Oxford Üniversitesi Göç Gözlemevi'nde çalışmalar yapan Dr. Nuni Jorgensen, mülteci politikalarının uzun yıllar erkekleri ‘norm’, kadınları ise ‘istisna’ olarak gördüğünü belirterek bu yaklaşımın kadınlar için büyük zorluklar oluşturduğunu vurgadı. Jorgensen'in açıklamalarına göre, kadınlar özellikle cinsiyete dayalı şiddet mağduru olduklarını kanıtlamakta güçlük çekerken, erkekler genellikle şüpheyle karşılanıyor, hatta 'ekonomik göçmen' olarak görüldükleri için iltica başvurularında red alabiliyorlar.

Birleşik Krallık’ta 2009’da yüzde 63 olan erkek sığınmacı oranı 2022’de yüzde 80’e yükseldi ve bu durum siyasi tartışmalara yol açtı; fakat veriler, erkek ve kadın sığınmacıların aynı oranda (yüzde 76) kabul edildiğini gösterdi. Jorgensen, “Mülteci politikaları cinsiyet temelli kalıplardan arındırılmalı, erkek ve kadınların farklı göç deneyimleri göz önünde tutularak yeniden ele alınmalı.” Ifadelerini kullandı.
Hizmet gönüllüleri, entegrasyona daha meyilli
HRS bünyesinde mülteci hakları konusunda eğitimler veren Dr. Kerim Balcı, sunumunda Hizmet Hareketi gönüllüsü kadınların entegrasyon süreçleri ile başka toplulukların tecrübelerini karşılaştırdı. HRS’nin anket sonuçlarına göre, Hizmet gönüllüsü kadınların diğer topluluklardan farklı, daha pozitif bir tablo ortaya koyduğunu ifade eden Balcı, çarpıcı örnekler verdi.
Ankete katılanların yuzde 91'inin evli olduğunu, ancak ‘hayatlarında istedikleri iyileştirmeler’ hakkındaki açık uçlu sorularda, hiç kimsenin aile içi şiddeti bir ‘endişe’ olarak bildirmediğini hatırlattı. Bunun, İngiltere'deki mülteci konseyleri tarafından yürütülen çalışmalardaki bulgularla çeliştiğini, zira diğer mülteci topluluklarda ‘aile içi şiddetin’ yaygın bir sorun olarak vurgulandığını belirtti.
Mülteci topluluklarının belirli kesimlerinde İngiltere'de kızları okula göndermede hala direnç yaşandığına dikkat çeken Balcı, bu eğilimin Hizmet topluluğu arasında yaygın görülmediğini, çünkü diğer gruplara kıyasla İngiliz toplumu ile entegrasyona daha meyilli olduklarına işaret etti.
Balcı tespitlerini şöyle sürdürdü: “Katılımcıların (HRS anketi) yüzde 42,9'u insan hakları ve özgürlüğün en önemli endişeleri olduğunu belirtirken, yüzde 27,7'si hukukun üstünlüğünün en yüksek öncelikleri olduğunu söyledi. Buna karşılık, yalnızca yüzde 23,4'ü mali durumlarını iyileştirmenin ana endişeleri olduğunu ifade etti. Bu, mali güvenliğin genellikle en büyük öncelik olduğu göçmen toplulukları için alışılmadık bir durumdur. Normalde göç, ekonomik statüde önemli bir düşüşe ve mesleki yeterliliklerin tanınmasında kayıplara neden olur ve bu da mali toparlanmayı ana odak noktası haline getirir. Ancak, bu grup (Hizmet gönüllüleri) için özgürlük, hukuk ve temel hakların korunması önceliklidir.”
En büyük zorluk: Dil engeli ve evsizlik
Uzun süredir, mültecilerin istihdamı konusuna odaklanan bir vakıfta çalışan Monique Garforth, kadınların karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin ‘dil yeterliliği’ olduğunu söyledi. Garforth, dil engeli sebebiyle ‘aile hekimine kayıt yaptırmak’ gibi rutin görevlerin bile bunaltıcı bir mücadele haline geldiğini anlattı.
Garforth, bir diğer kritik sorun olarak ‘evsizliği’ gösterdi ve konut yoksa, İngiltere'de hayata uyum sağlamanın neredeyse imkansız olduğunu belirtti: “Evsizler için eğitim, öğretim veya istihdamla ilgili endişeler ikincildir. Acil ihtiyaç bir yuvadır. Bu nedenle, programımızda zamanımızın önemli bir bölümünü mültecilerin evsizlikle başa çıkmalarına yardımcı olmaya ayırıyoruz.”
Birçok mülteci kadının yüksek eğitimli olmasına rağmen denklik engelleri veya sistemsel dışlanma gibi sebeplerle düşük ücretli işlerde sıkışıp kaldıklarını söyleyen Garforth, “Kadın mülteciler hem erkek mültecilerden hem de genel nüfustan önemli ölçüde daha yüksek işsizlik oranlarıyla karşı karşıyadır.” dedi. Garforth, çoğu mültecinin sosyal güvenlik yardımlarına güvenmek istemediğini, aksine çalışmak, hayatlarını kurmak ve çocuklarının başarılı olmasını hedeflediğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: “Hizmetlerimiz, onların topluma entegre olmalarına, eğitime erişmelerine ve istihdam fırsatları bulmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Bu çabalar gerçek bir etki oluşturur.”
‘Humanity Cartoons’ sergisi büyük ilgi gördü
Panelin ardından, dinleyiciler HRS tarafından açılan İnsanlık Karikatürleri (Humanity Cartoons) sergisini gezdi. Sergide, ‘göç ve mültecilik’ konulu uluslararası karikatür yarışmasında dereceye giren eserler sergilendi. Karikatürleri dikkatle inceleyenler, sığınmacıların yaşadığı sıkıntıların çizgilerle çok iyi anlatıldığını ve mültecilerle ilgili bakışının etkilendiğini dile getirdi.
Söz konusu yarışma ilk kez 2015 yılında Türkiye’de faaliyet gösteren Kimse Yok Mu Derneği tarafından düzenlenmişti. Dünya çapında insani yardım çalışmaları yürüten dernek, 2016 yılında Türk hükümeti tarafından hukuksuz bir şekilde kapatıldı ve çalışanlarının çoğu mülteci konumuna düştü.
Fakat yarışmada dereceye giren karikatürler, 2019 yılından itibaren HRS ve Time to Help gönüllüleri tarafından İngiltere’de sergilenmeye başlandı. Londra, Newcastle gibi şehirlerdeki sergilerin yoğun ilgi görmesi üzerine, iki kurum yarışmayı sürdürmeye karar verdi. ‘Humanity Cartoons’ adı verilen uluslararası yarışmanın ikincisi 2023'te, üçüncüsü ise geçen yıl gerçekleştirildi. Bu yarışmalarda dereceye giren eserler İngiltere genelinde sergilenmeye devam ediyor.