Hizmet hareketi eleştirileri üzerine önemli bir değerlendirme...

Okuma Süresi 2 dkYayınlanma Perşembe, Şubat 8 2018
Bizim gelecek vizyonumuzda “Herkesi kendi konumunda kabul etme” var idiyse herkesin söz hakkı da olmalı.
VEYSEL AYHAN- TR724.COM

Zaman, ‘enaniyet çağı’. Eğer karşınızdaki insan mütevazı ve hakperest değilse ağzınızla kuş tutsanız bile, bir ‘yanlış’ını ona kabul ettiremezsiniz. Siz onu eleştirirken o sizi dinlemez ve cevap olarak vereceği cümleleri zihninde sıraya koyar.

Bu zamanda yokluğu en çok çekilen üç altın vasıf var.

Birincisi mütevazı olmak. İnsanın mâlik olduğu şeyin (ilim, zekâ, makam, para) kibrine düşmemesi.

İkincisi hakperest olmak. Yanlışını fark ettiğinde geri adım atabilmek.

Üçüncüsü adil olmak.

Eleştiren kişi bu vasıflara sahipse sizi eleştirirken bu altın vasıfları üslubuna ve cümlelerine yansır.

Ama bu ‘altın’ vasıflar sizde yoksa yapılan eleştiri yine de boşa gider.

O nedenle eleştiren ve eleştirilen belli bir olgunluğa sahip değilse söylenenlerin kıymeti yoktur. Esprinin bile yersiz ve zamansız yapılanı sakil kaçar.

Eleştiriye gelince ‘yerinde’lik fevkalade önemlidir.

NİYETİNİZ HALİS DAHİ OLSA

Diyelim ki okulumuzda yangın çıktı. Herkes yangını söndürmekle meşgul. Ama ben elim cebimde çevreme öfkeyle şöyle bağırıyorum:

“Ben demiştim, buraya yangın kovası koyun.”

“Ben hep demiştim, yangın söndürücülerin tarihi geçmesin.”

Bu üslup, şikâyet ve eleştirilerimde yüzde yüz haklı bile olsam antipati toplar. ‘Esas’ doğru, ‘usul’ yanlıştır.

Aynı şikayetle

Bu haberler de ilginizi çekebilir