On bir prensip, on bir gözlem, on bir aksiyon
Neler yaşayacağımızı bilmek için, gerçekte nelerin yaşandığını bilmeye gerek yok. Enerjimizi, ikna edilmeleri imkansız olanları ikna etmeye değil, kendi yol haritamızı çizmeye harcamalıyız. Bu gayrette yolumuzu aydınlatacak, her hamlemizi onlarla test edeceğimiz on bir değişmez prensip ve on bir gözlem…
ON BİR PRENSİP
1.Prensip: Hizmetimizin, birine dünyada, birine ahirette ulaşmayı amaçladığımız, birbiriyle uyumlu iki hedefi vardır. Dünyada sulh-u umumi, yani evrensel barışı temin; ahirette rıza-yı ilahiyi celb. Birinci hedefimize ulaşmak için muhataplarımız ve ortaklarımız, din, dil, ırk, ideoloji, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bütün insanlardır. İkinci hedefimizin muhatapları inanan, inanç arayışı içinde olan veya inançlarını tekamül ettirmek isteyen Müslümanlardır.
2.Prensip: Kem âlâtla kemâlât olmaz. Meşru neticelere gayr-i meşru vesilelerle ulaşılamaz. Usül, asıla takaddüm eder. Yani dünya barışı darbeyle, savaşla, öldürmekle temin edilemez. Allah’ın rızası günah işlenerek kazanılamaz.
3.Prensip: El-hakku ya’lû ve lâ yu’lâ aleyh. Haklı prensiplerinden taviz vermeyen bir hareket, eninde sonunda muzaffer olur. Bu zaferin dünyada mı ahirette mi, hariçte mi, vicdanlarda mı olacağı bizi ilgilendirmez. Şartların en ağır olduğu anda dahi inanan insan güçlüdür. İnananlar, ancak inançlarını kaybederlerse kaybederler.
4.Prensip: Adalet-i izâfiye için tarihin verdiği fetva hükümsüzdür. Yani devletin, iktidarın, cemaatin veya tevehhüm edilen herhangi bir kolektif değerin çıkarları için birey feda edilemez. Fedakarlıkta bulunmak konusunda bireyin hür iradesine ipotek konulamaz, mahalle baskısı da dahil hiçbir baskı uygulanamaz. Ne ki biz, bir bireyin çıkarları için koca cemaatlerin feda edildiği bu ahir zaman mihnesini de gördük…
5.Prensip:Zulümde kısas olmaz. Rövanşizmin en ufağı da büyük bir zulümdür. Hizmet gönüllüleri, bin yıl mazlum ve mağlup olarak yaşasalar bile, muvaffakiyet için bir dakikalık zulme kalkışamaz ve rıza gösteremezler.
6.Prensip: Demokrasiden geri dönüş yoktur. Demokrasinin küresel ölçekte bir meşruiyet krizi yaşadığı günümüzde Hizmet gönüllülerine düşen, demokratik kurum ve kültürün bireyden topluma doğru genişleyen dairelerde tesisi, güvene alınması, güçlendirilmesi ve tekamül ettirilmesi için gayret göstermektir.
7.Prensip: ‘Şeytanın ve kutuplaştırıcı siyasetin ayartmalarından Allah’a sığınmak,’ değişmez, değişmeyecek kaidemizdir. Hizmet gönüllüleri hiçbir siyasi oluşumda Hizmet adına yer alamazlar. Bürokratik İslamcılık da dahil iktidarı ele geçirme hayalleri kuran hiçbir yapılanmayı tasvip edemezler.
8.Prensip: Vatanın ve milletin çıkarlarının dışında ve onların rağmına Hizmet çıkarı olamaz. Hizmet, bulunduğu her ülkenin sivil toplum yapılanmasının mütemmim bir cüzü, o ülkenin bir değeridir. Vatani ve milli görev ve çıkarların dışında ve onlarla çatışan hiçbir Hizmet çıkarı, önceliği, hiyerarşisi söz konusu olamaz.
9.Prensip: Hizmetin hiçbir kurumu veya şahsı dogmalaştırılamaz, hata ve günahtan ari, doğası itibarıyla masum ve masun ilan edilemez. Hatasızlık iddiası, bütün hata ve günahları Hizmet insanlarına yüklemek kadar büyük bir hatadır. İç muhasebe, murakabe, prensiplerimizle olan ilişkilerimizin sorgulanması vazgeçilmez bir Hizmet faaliyetidir.
10.Prensip: Suçun ve cezanın şahsiliği prensibinden taviz verilemez. Kolektif cezalandırma kabul edilemez. Masumiyet karinesi esastır. Vatana ve millete karşı bir suça bulaşan herhangi bir devlet görevlisinin, çalıştığı kurumla irtibatı kesildiği gibi, böyle kişilerin Hizmetle olmuş olabilecek bütün bağlantıları da koşulsuz olarak kesilir.
11.Prensip: Geçen on prensip Hizmet insanı tanımının olmazsa olmazı olan prensiplerdir. Bu prensiplere ters hareket eden kişi veya kurumlar, bu tavırlarıyla Hizmet insanı olmadıklarını ilan etmiş olurlar. Müslüman ve terörist olanların teröristliği İslam’ın hak din olduğu gerçeğine halel vermediği gibi, sözde Hizmet gönüllüsü olup, Hizmet prensiplerinin rağmına, yasaların zıddına işler yapanların suçları da Hizmet’in hak bir dava olduğu gerçeğine halel getirmez. Gül bahçesinde ne kadar yaban otu biterse bitsin, gül bahçesi yine gül bahçesidir.
ON BİR GÖZLEM
1.Gözlem: Türkiye’mizde 16 Temmuz sabahı bir darbe olmuştur. Bu darbe 18 Aralık 2013 sabahı yapılmış olan polis ve yerel yargı darbesinin, asker ve yüksek yargıyla tamamlanmış olduğu bir aşamadır. Ülkemiz hukuk devletinin askıya alındığı, insan haklarının tanınmadığı, ifade ve inanç özgürlüğünün alabildiğine kısıtlandığı bir döneme girmiştir. Bu darbeyi tetikleyen ilk sözde darbe girişimini kimlerin tasarlamış olduğu, kimlerin hiçbir delil gösterilmeksizin suçlu ilan edildiğinden bellidir.
2.Gözlem: Ordumuzun ve yüksek yargımızın muhalif bütün seslerden arındırılması aşamasının kısa sürede tamamlanacağı ve toplum tabanına yayılan histerinin Hizmet insanlarının can ve mal güvenliklerini tehdit eder boyuta ulaştığı açıktır.
3.Gözlem: AKP iktidarının 16 Temmuz darbesine, bizzat 15 Temmuz darbesine kalkışanlardan daha iyi hazırlanmış olduğu görülmektedir. Hizmet gönüllülerinin mevcut kafa karışıklığı, söylem dağınıklığı ve eylemsizliği anlaşılabilir bir durumdur. Bütün dünyayı şoke eden bu hain girişimden şoke olmamış olanların varlığı, şoke edici bazı derin ilişkilerin altını çizmektedir.
4.Gözlem: Cumhuriyet tarihimizin ilk 75 yılını kontrol etmiş olan seküler ulusalcılık, İslamcı ulusalcılık kisvesinde dirilmiştir. Ergenekon türü yapıların yerini SADAT türü yapılar almış ve ulusalcı-militarist söylem, ümmetçi-militarist bir söyleme doğru evrilmeye başlamıştır. Bu durum sadece Türk demokrasisinin geleceğini değil, bütün dünyayı tehdit eden bir durumdur. Bu büyük tehditle mücadele yükünün sadece Türk insanına, onların içinde de sadece Hizmet insanlarına bırakılması kabul edilemez.
5.Gözlem: Darbe girişimini bahane ederek başlatılan cadı avının bu girişimde kullanılmış insanlarla sınırlı kalmadığı, sadece Hizmet gönüllülerini de hedef almayacağı görülmektedir. Hali hazırda Hizmet gönüllülerinin ve kurumlarının eğitim, sağlık ve insani yardım hizmetleri sunduğu genel toplum tabanı zarar gördüğü gibi bundan sonraki kadro temizliğinde de Hizmet’le uzaktan yakından alakası olmayanların da zarar göreceği açıktır. Hizmet gönüllülerine düşen, kendi güvenliklerinden önce hizmet sundukları kişilerin güvenliklerini düşünmek ve gerekirse zararın büyüğünü kendi üzerlerine çekerek toplumun genel dokusunun bu badireyi minimum hasarla atlatmasını sağlamaktır.
6.Gözlem: Bundan sonra yaşanacak hukuki süreçte güçler ayrımı prensibinin gözetildiğini ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde yargılama yapıldığını garanti etmenin tek yolu halkın ve dünyanın bilgi edinme hakkının sınırlandırılmadığı bir medya atmosferi oluşturmaktır. Gerek bu darbe girişiminin baş mağdurları olan Hizmet gönüllülerine, gerekse ikincil mağdurları olan demokratik muhalefet unsurlarına düşen, kritik medyanın ve sosyal medya gibi alternatif bilgi edinme yollarının hayatiyetinin korunması, bunların her an elden çıkabileceği ihtimaline karşı da yeni ve engellenemez mecraların kurulmasına yoğunlaşmaktır.
7.Gözlem: 15 Temmuz akşamı darbe girişiminde bulunan hainlerin kastı ve niyeti her ne olursa olsun, 16 Temmuz sabahı itibarıyla Türkiye’mizi sürüklemiş oldukları nokta Recep Tayyip Erdoğan iktidarının sarsılmaz bir şekilde güçlendiği, başkanlık sisteminin önündeki muhalefet gücünün kırıldığı, son bir ayda alınan dış politika kararlarıyla sürekli taban kaybeden iktidar partisinin yeniden, ve belki de hiç olmadığı kadar geniş bir taban desteğine kavuştuğu bir noktadır. Recep Tayyip Erdoğan 16 Temmuz sabahının tartışmasız kazananı; Türk milleti ve demokrasisi de tartışmasız kaybedenidir.
8.Gözlem: Daha önce sandıkta edindiği meşruiyeti kendi otoriter siyasetinin dayanağı yapan iktidar partisinin, şimdi kalkışılan tarihin en kötü planlanmış ve adeta başarısız olmak üzere hayata geçirilmiş olan darbe girişimini alaşağı etmek suretiyle edindiği toplumsal destek ve meşruiyeti de aynı şekilde kötüye kullanmakta olduğu gözlemlenmektedir. Gerektiği üzere demokratik siyasetten yana tavır koymuş olan parlamenter ve sivil muhalefet bu desteklerinin, hükümete verilmiş bir kayıtsız şartsız kıyım yapma yetkisi olmadığını gür sesle ifade etmelidir.
9.Gözlem: Halkın bir kesiminin icat edilmiş hayali bir düşmana karşı sürekli olarak korkutulduğu, galeyana getirildiği bir toplum yapısının normal olduğu iddia edilemez. Bugün iktidara, muhalefete, sivil topluma ve elbette Hizmet gönüllülerine düşen toplumumuzun normalleşmesine katkıda bulunacak adımlar atmaktır. Halktan insanların kendilerini yargıç, kolluk kuvveti ve hatta infaz memuru yerine koyması kabul edilemez. Hükümet, sorumsuzca suçlu olduğunu iddia ettiği kişilerin de can ve mal güvenliğini korumakla sorumludur.
10.Gözlem: Hizmet gönüllülerinin, attıkları twitter mesajları veya yazdıkları köşe yazılarıyla toplumun daha da fazla kutuplaşmasına sebep olan hayalet hesaplarla, kimliğini saklamayı yazdığı şeylerin doğruluğuna delil olarak kullanan yazarlarla, derinlerden haberler veren mistik ve mesihçi beklentili hasta ruhlu insanlarla aralarına mesafe koymalarının vakti gelmiştir.
11.Gözlem: 15 Temmuz gecesi yaşananların mahiyeti ne olursa olsun, vazgeçilmez realitemiz 16 Temmuz günü gerçekleşen karşı darbenin başarılı olmuş olduğudur. Bu gerçek böylece kabullenilerek, Türk demokrasinin geleceği ve İslam’ın ruhu için devam ettireceğimiz mücadelemizde uzun soluklu ve sürdürülebilir bir yol haritası belirlenmesi elzemdir.
On bir prensip ve on bir gözlemden sonra önümüzdeki beş yıl boyunca enerjimizi teksif etmemiz gerektiğine inandığım on bir aksiyon hakkında da yazmaya niyetlenmiştim. Ne var ki bazı endişeler, ve bu kervana benden önce girmiş, benden çok fedakarlıklar yapmış, geceleri hüşyar, zihinleri berrak bazı zatların benden önce konuşma haklarına olan saygım o niyetimi kazaya bırakmaya fetva verdi…