Saat 11.15 sıralarıydı. Biri kadın, 6 polis Hidayet Karaca’nın Ümraniye Dudullu’daki evine geldiler. Kapıyı Hidayet beyin annesi Feride Karaca açtı. Ne olduğunu bile anlayamadı. Eşi Şule Karaca o sırada üst kattaydı. Sesleri duyunca kapıya koştu. Şule hanım kapısına gelen polislere, “Avukatlarımız gelsin, evraka bakalım, sizi içeri öyle alalım” ricasında bulundu. Ancak polisler kararlıydı. Avukatların gelmesine gerek olmadığını söylediler. İçeri girdiler. Bir polis kamerası sürekli kayıttaydı. Diğerleri evin koridorlarına, odalarına girdi. Her yeri didik didik incelediler. Belli ki dijital bir malzeme arıyorlardı. Zira masanın üstünde gördükleri bir laptopu alıp birkaç flash bellekle birlikte delil torbasına koydular. Şule hanım o laptopun oğlu Emin Karaca’ya ait olduğunu ve içinde çocuğunun oynadığı oyun programları bulunduğunu söyledi.
Baskın sırasında Sıdkı Karaca ve kardeşi Emin Karaca Silivri cezaevi yolundaydılar. Yaşadığı şoku üzerinden atar atmaz Şule hanım durumu oğlu Sıdkı Karaca’ya telefonla bildirdi. O da avukatlarını bilgilendirdi. Adrese ilk olarak avukat Doğan Akkurt geldi. Aramalar onun gözetiminde yapıldı. Akkurt, Hidayet beyin Silivri’de olduğunu evin polis aramasına tabi tutulmasının yanlış olduğunu anlattı ama nafile. Polisler mahkeme kararını uygulamakta ısrarcıydılar. Toplanan dijital malzemeler fiziksel şartlar öne sürülerek evde imajları alınmadan delil torbalarıyla emniyete götürüldü. Polislerin evden çıkarken montlarıyla yüzlerini kapatmaları en dikkat çeken karelerden biriydi.
Baskın sonrası Şule hanımın evi komşularıyla doldu taştı. Teselli için gelmişlerdi. Kendisi olup bitenlere anlam vermekte zorlanıyordu. Polislere “Avukatları bekleyelim” yönünde teklifte bulunduğunu ancak ekiplerin bunu kabul etmediklerini anlattı. En çok da oğlu Emin’in bilgisayarının götürülmesine üzülmüş. Ayrıca 10 yaşındaki çocuğunun olanlar yüzünden epey yıprandığını dile getiriyor. Avukat Doğan Akkurt ise gazetecilere yaptığı açıklamada şunları vurguladı: “Hidayet bey bir senedir Silivri cezaevinde. Bir yıldır cezaevinde olan bir insanın evinin aranmasında nasıl bir saik güdülür, o da ayrı bir şey. “Elimizde mahkeme kararı var, biz bu kararı uygulamak zorundayız” diyorlar.
Türkiye’de yasa olsa, yargı olsa insanlara önce davet çıkarılır. Burada amaç bağcıyı dövmek olduğu için zulmün her çeşidine insanları maruz görüyorlar. Yapmak istedikleri bir terör örgütü oluşturmak, bunu oluşturmak için bir nevale bulabilir miyiz, mutfakta bıçaklar standardın üstünde mi, diye bakıyorlar.”
Hidayet Karaca bundan tam bir yıl önce 14 Aralık günü gözaltına alınmış. Günlerce emniyet adliye nezarethanelerinde bekletilmişti. -7. katta ilacını içmek için su istediğinde görevli kendisine “burası kantin mi?” diye çıkışı duyanların yüreğini sızlatmıştı. 22 Aralık’ta Karaca’nın duruşması var ve bugün kendisine uygulanan zulmün ailesine uzandığına şehit olduk.
Hüseyin AYDIN
Samanyolu Haber Muhabiri