Hiç bu kadar haber olmamıştı!

Samanyoluhaber.com yazarlarından Kadir Gürcan son günlerin hareketli gündemini ve İmamoğlu operasyonlarını yazdı.

SHABER3.COM

Bu kez kendimizi zorlayıp bardağın dolu tarafından bakmayı deneyelim. Bir hafta içinde İBB Başkanına yapılan iki operasyon hemen herkesi, hatta iktidarın değme savunucularını bile afallattı. Bir ihtilal sabahına uyanıyor olmaktan bu derece korkup ürkeceklerini hiç beklemiyorduk.


Her zaman pesimistliğe gömülmemiz gerekmiyormuş. İBB Başkanı iki dönemlik belediye başkanlığı içinde olmadığı kadar hem yerli hemde yabancı basında haberlere konu oldu. Reklamın iyisi kötüsü olmaz esprisi ile, bardağın dolu kısmı işte burası. Sayın Belediye Başkanını, İstanbul'u aşırı yağışların vurduğu günlerde ya da metronun arıza yaptığı anlarda hatırlıyorduk. İstanbul'a yağmur yağmadığı zaman da sorumlu İBB, yağdığı zamanda! Birde son yerel seçimlerden sonra, kaybetmenin acısını muhalefetin belediyelerine el koymak, geri almak ve kayyım atamakla şeklindeki fetihlerle gerçekleştirildiğine inanan meczup takımı var! Köy köy, ilçe ilçe ve sonunda büyükşehiri ele geçirip fetih sancağını Saray'a teslim edecekler. Ama önce payitahtın önce Asitane'ye gelmesi gerekiyor!
 

İktidar ve hakim idare ile iyi geçinmenin kısa vadeli avantajları, yazar ve gazeteciliği mevcut sisteme bey'at ve bağlılıkta arayanlar için nihai hedeftir. Dikte ettirilen propaganda metinleri ya da gündemin nabzını test etmek için bir kaç hafta önceden belirli aktörlerin kulaklarına fısıldanan kulislerin uzun vadeli mesleki intiharlara dönüşmesi kaçınılmazdır. Şu an Saray medyasında gördüğümüz sekerat halleri sürpriz değil.

 
Mevcut hükümetin propaganda araçları bir hafta önceden neler olacağını tahmin ediyorlar ve kehanetleri elleri ile koymuşcasına çıkıyor. Kabinede kimlerin değişeceği, emeklilere yapılacak nihai zam, bayram ikramiyesi, nereye ne zaman kayyım atanacağı, kimin malına çöküleceği, Saray'ın Cuma'yı nerede eda edeceği gibi sürüp giden icraat listesini adrese teslim tahminlerle dillendirenler hep aynı tipler. “Kim bunlar?” diye merak ediyorsanız,  Air Force One'ın her selfie'nde kameralara gülücükler atanlara bir kez daha bakın.
 

Ekonominin bıçak sırtında olduğu ve piyasaların bahar esintisinde zatürreye yakalandığı bir ortamda ekonomiden sorumlu bakanın çaresizliğini varın siz tahmin edin. İBB ve İstanbul İlçe Belediyelerine düzenlenen operasyondan sonra piyasanın yaşadığı şoka Sayın Bakanın diyeceği pek bir şey kalmıyor. “Ekonomik kararların uygulanması için gerekli tedbirleri alıyoruz!” açıklamasının inandırıcı bir tarafı yok. Borsayı, şehre belirli saatlerde su veren belediye fen işleri keyfiliğine bağlayıp, haftada birkaç kez ya kısmen ya da tamamen kapatmak, bakanın bahsettiği ekonomik programın bir parçası olmasa gerek. Salı günü yaşanan şoktan sonra haftanın kalan günlerini yoğun bakım ünitesinde geçiren piyasaların kendini toparlaması pek kolay olmayacak. Sayın Bakanın birkaç hafta önce “Yabancı yatırımcıları bekliyoruz!” beklentisi de bad-ı heva oldu.

 
Gündemi yakından takip edenler için İBB operasyonu sürpriz olmadı. İlçe belediyelerinden başlayan zemin yoklamalarının asıl hedefinde Büyükşehir Belediyesi'nin olduğu zaten belliydi. Son birkaç aydır ortalıkta gezen “Heybedeki büyük turp!” gizemi bizzat Saray tarafından dile getirilmişti. Ucuz kehanetlerde kullanıldığını fark etmeyecek seviyelerde gezen havuz medyasının bu mesleki kalitesizliğe mahkumiyeti, sırtını iktidara dayamış olmanın neticesi. Bütün özgül ağırlık ve irfani derinlikleri kulaklarına fısıldanan ikinci el kulislerden ibaret.
 

İBB Başkanı hakkındaki iddiaların bütünüyle kurgu ve önceden hazırlanmış senaryolar olduğu her yerinden belli. İki gün içerisinde diploma iptal edildi, İBB'ye baskın düzenlendi. Herşeyden öte, daha ifadeler alınmadan mallara el konulmaya başlandı. Altı yıldır, Saray, iktidar, isimleri her türlü kirli ilişkiye karışmış bakanlar ve iktidar militanlarının yakın takibinde olan Sayın Başkan'ın kendisine atfedilen suçlara yelteneceğini beklemek safdillik olur. Havuz medyasının kendisini inandırdığı ya da inanmadığı halde öyle görünmek zorunda kaldığı senaryonun ucuzluğu işte burada.
 

Mahkemelerin vereceği kararı garantiye alan iktidar, daha şimdiden seçimde kaybettiği İstanbul'u bölüşmeye başladı. İBB Başkanı'na verilecek ceza ve yatacağı cezaevi de şimdiden hazır. Ulaştırma Bakanlığı sonuçtan emin olmalı ki, metroların işletim hakkını kelepire getirmekte gecikmedi. Bari merhumun defnini bekleseydiniz bu ne acele!

 
Bundan sonra iş “Kısa olsun Aydın Havası olsun!” aceleciliği ile iktidarın emirlerine amade mahkemelerin ellerine çabuk tutmalarına kalıyor. İyi de, sözümona iktidar teorisyenlerinin “ihtilal sabahı” endişeleri niye?
<< Önceki Haber Hiç bu kadar haber olmamıştı! Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER