Ahvalnews yazarı Zülfükar Doğan bir dönem siyaset dünyasında boy gösteren Cem Uazan'ın geri döneceğini ve partisinin başına geçeceğini iddia etti.
Kasım 2002 seçimlerinden kısa bir süre önce siyaset dünyasına giren Cem Uzan yüzde 7,3 oy almış ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) gibi büyük partilerin baraj altında kalmasına sebep olmuştu.
Sadece yüzde 34,2 oy alan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) tek başına iktidar olduğu seçimlerden sonra siyaset sahnesinden çekilen Cem Uzan hakkındaki davalardan temizlenip siyasete döneceği konuşuluyor.
İşte Zülfükar Doğan'ın yazısından ilgili bölümler:
Türkiye iç politikasında hareketli bir sonbahara girilirken, gözler yeni siyasi oluşumlara, kurulacak partilere ve bu partilerin siyasette nasıl konumlanacağına çevrildi.
AKP’nin 18. kuruluş yıldönümünde konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, yeni parti çalışması yürütenleri ihanetle suçlayarak “Bu kutlu çatının altından ayrılanların hiçbirinin esamisi şimdiye kadar okunmamıştır, şimdiden sonra da okunmayacaktır. Gözleri ve gönülleri başka yerlerde olanların AK Parti çatısı altından çıktığında başarısızlığa mahkûm olunmasının sebebi budur” demişti.
Erdoğan’ın hainlerin bedel ödeyeceği sözlerine sert tepki gösteren Davutoğlu, “Ben bu ülkenin Başbakanlığını yaptım. Kimse bana hain diyemez. Ömerler arıyoruz diyenlerin önce Hazreti Ömer’i hatırlamaları gerekir” karşılığını verdi.
HDP’li Diyarbakır, Van, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının idari bir kararla İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak yerlerine valilerin kayyım atanmasına da tepki gösteren Davutoğlu’nun “Seçilmişlerin idari tasarrufla görevden alınması demokratik sistemin ruhuna aykırıdır” mesajı, AKP’nin yanı sıra MHP lideri Bahçeli’den de sert eleştiriler aldı.
Davutoğlu bu eleştirilere, siyasette yeni bir tartışmanın fitilini ateşleyen şu sözlerle cevap verdi: “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa, birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasındaki dönem olacaktır. Başbakanlık görevini aldığım zaman 6-8 Ekim olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye'nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkânı bulduk.”
Siyaseti dalgalandıran bu sözler üzerine HDP, Davutoğlu’nun söz ettiği o dönemdeki katliamların açığa kavuşması için Meclis Araştırması Önergesi verdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba Davutoğlu’ya “insan yüzüne çıkamayacakların kimler olduğunu ve o dönemde yaşananları açıklaması” çağrısı yaptı.
Ali Babacan liderliğinde ve 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün antrenörlüğünde yürütülen yeni parti çalışmalarının yıl sonundan önce “ete kemiğe bürüneceği”, yeni partinin “Kasım sonu, Aralık ayı başında siyaset vitrinine çıkacağı” kaydediliyor. Babacan’ın Eylül ayından itibaren aktif şekilde resmi twitter hesabı ve mutabakata varılan 20 dolayında internet haber portalı üzerinden kadro, amaç, hedef, program, strateji, içerikli mesaj ve açıklamalarını seri halde paylaşmaya başlayacağı belirtiliyor.
Ancak yeni siyasi oluşumlar konusunda AKP içindeki hareketliliğin yanı sıra, sürpriz bazı gelişmeler Ankara’da siyaset kulislerini dalgalandırmış durumda.
ANAP ve DYP hükümetlerinde görev yapan eski bakan Rıfat Serdaroğlu bir süredir “Çoban Ateşi Hareketi” adı altında yürütülen siyasi platformun partileşme kararı aldığını, eylül ya da ekim ayı içerisinde kuruluş başvurusu yapılarak, örgütlenme ve kongre sürecinin başlatılacağını açıkladı. Serdaroğlu, merkez sağ çizgide, merkez sola ve sosyal demokrasiye açık yeni partide kadın ve gençler, liderlikte, yönetimde, örgütlerde ağırlıkta olacağını vurguluyor. İzmir merkezli Çoban Ateşi Hareketi’nin partileşme kararı, CHP’nin kalesi konumundaki İzmir’in yanı sıra Ege bölgesinde yeni bir heyecan dalgası başlattı. CHP’nin İzmir’i “çantada keklik” gördüğü için belediyeleri elde tutma dışında Genel Merkez tarafından önemsenmediği gerekçesiyle yükselen tepkilerin, Şubat ayındaki CHP olağan kurultay sürecine yansıyacağı öne sürülüyor.
Öte yandan asıl çarpıcı gelişmeler bir dönemin etkili ve büyük iş insanlarından Cem Uzan’ın başında olduğu Genç Parti’de (GP) yaşanıyor.
Türkiye’ye ve siyasete dönüş, servetinin kısmen iadesi, kazandığı bazı davalardaki tazminatlardan feragat etmesi, yurt dışındaki servetini Türkiye’ye getirmesi halinde, kendisi ve ailesi için tutuklanmama güvencesi ile dönüş sözü aldığı ileri sürülüyor. Uzan’ın çocuklarının da AİHM’deki davayı kazanmaları halinde, Türkiye’nin ciddi tazminata mahkûm edilmesi ve servetlerinin iadesi olasılığı sürecinin başlaması gündeme gelmiş durumda.
Uzan’ın dönerek GP’yi yeniden ayağa kaldırması durumunda, MHP ve İYİ Parti tabanının yanı sıra Davutoğlu-Babacan oluşumlarını da etkileyebileceği, bu yüzden de Erdoğan’ın Uzan’ın dönüşüne “yeşil ışık” yaktığı iddiaları, öne çıkıyor! Gerek siyasi ve iş adamlığı geçmişi gerekse sahip olduğu bilinmeyen servetiyle, Uzan’ın kısa sürede etkili bir siyasi aktör haline gelmesi sürpriz olmaz! Erdoğan’a muhalefet yerine “muhalefete muhalefet” etmesi durumunda ise iktidar desteğini arkasına alması çok mümkün. Son dönemde paylaştığı sosyal medya mesajlarında Erdoğan’a ılımlı söylemlerde bulunan Uzan’ın iş dünyasına ve siyasete dönüşünün olası yansımaları merak ediliyor.
Diğer yandan Patent ve Marka Enstitüsü’ne amblem ve logo tescili yaptıran Yaşam ve Adalet Partisi’nin (YAP) arkasında kimin olduğu ise şu anda bilinmiyor. Herkesin AKP’deki yeni oluşumlara odaklandığı bir aşamada, Çoban Ateşi, GP ve YAP cephesindeki yeni oluşumlar, sonbahardan itibaren çok daha dinamik ve hareketli bir iç politika sürecine girileceğini işaret ediyor.