Prof.Dr. Şerif Ali Tekalan
Bulunduğum mekan biraz serin olunca, üstüme kalın bir giysi almayı düşündüm. Bir giyecek ararken, aklıma klima düşük derece ise, onu yükseltmek geldi. Dereceyi biraz yükseltince ilave giysiye gerek kalmadı. Buradan hareketle “demek ki bir konuda ille de tek çözüm yolu değil, alternatif çözüm yolları bulabilmenin önemli olduğu’’ düşüncesi geldi.
Hayatta hemen her konuda, her zaman alternatif çözümler içinde uygun olanı bulmak esas hüner olsa gerek. Bazen insan aklı ve tecrübesi bir konuyu çözmeye yetmeyebilir veya tek çözüm var sanarak alternatifleri bilemeyebilir, göremeyebilir, atlayabilir. Ondan dolayı, iki akıl daima bir akıldan, üç akıl iki akıldan üstün olduğu için, buna paralel olarak alternatifler de çoğalacağından, İstişare yani bir konuyu başkalarıyla birlikte müzakere çok önemlidir.
Bir insanın IQ (İntelligence Quotient) denilen zeka seviyesi ne kadar yüksek olursa olsun, normal iki insan IQ’lerinin toplamı daima bu yüksek IQ’den daha büyüktür. Çünkü IQ denilen durum, beyindeki sinir hücreleri arasındaki bağlantıların toplamı ile ilişkilidir.
İnsan, zaman zaman, karşılaştığı problemlerde çaresiz kalabilir. İşte bu durumlarda kendi kendine bulamadığı çözümü, güvendiği insanlarla istişare ederek bulabilir. Bunun için, her insanın mutlaka her şeyini paylaşabildiği çok samimi dostları, arkadaşları olması gerektiği gibi, kendisinin de arkadaşlarının güvendiği birisi olması lazımdır. Yani her insan, bir kılavuza ihtiyaç duyduğu gibi, kendisi de bir başkasının kılavuzu olmalıdır.
Hayat, düz bir doğru üzerinde cereyan etmez. İnişler, çıkışlar, problemler olur. Herkesin konum ve durumuna göre kendi çapında mutlaka çözmesi gereken hususlar olur, olacaktır da. İstişare ve ortak akılla çözülemeyecek problem yoktur. Yeter ki istişarenin hakkı verilsin.
*****
Yukarıdaki karikatürde de görüldüğü gibi, sanki başka hiçbir çözüm kalmamış düşüncesiyle insanlar bazen intihar edebilirler. Özellikle içinde bulunduğumuz çağda, maalesef bu şekildeki durumlarla fazla bir şekilde karşılaşıyoruz. Bu karikatürde, kendisinden yaşça küçük olan bir çocuk bile, intihar etmek isteyen insana zamanının diliyle konuşuyor. Yani “sen intihar edip her yönüyle kendini bitireceğine, yani formatlayacağına, en azından yeniden bir düşün, kafanı yeniden bir yokla, lüzumsuz takıntılarını at, yani kendini yenile, resetle ve bu denemen belki sana fayda getirir, hayatını boşuna harcamamış olursun’’ demek istiyor.
Aynı şekilde psikiyatriste giden bir adam, derdini onu açar. ‘’Ben eve gidince yatağıma yatıyorum, acaba karyolanın altında biri var mı yok mu diye düşünerek uyuyamıyorum. Karyolanın altına iniyorum, bu sefer karyolanın üstünde biri var mı yok mu diye düşünüyorum. Aynı düşünceler tekrar devam ediyor. Bunun bir çözümü var mıdır?’’ diyor. Psikiyatrist de “senin en az on seans gelmen lazım ki bunları ben tedavi edebileyim’’ diyor. İlk seansını yapıyor, izahlarda bulunuyor merak etme diyor, kapıyı kilitlersin, sonra etrafı gözden geçirirsin, görebildiğin insan olmadığına göre en azından için rahat eder, sonra şunları şunları yaparsın’’ şeklinde ilk seansı tamamlıyor ve ücretini alıyor. Bu insan da ‘’ben şimdi bu kadar para verdim, gerisini nasıl vereceğim’’ diye düşünerek sokağa çıkıyor.
Aradan iki ay geçiyor. Psikiyatristle sokakta karşılaşıyorlar. Psikiyatrist; “sen tekrar gelmedin’’ diyor. Hasta; ‘’ben o işi çözdüm’’ diyor. ‘Doktor; ’Nasıl çözdün’’ deyince, hasta; ‘’senin muayenehaneden çıktıktan sonra bu sıkıntı içinde bir kahveye gittim. Oradaki genç çaycı bana ‘’sen dertli görünüyorsun abi hayırdır’’ dedi. Ben de ‘’seni ilgilendirmez ‘’dedim. Çok ısrar edince ben de derdimi ona anlattım. O da bana; ‘’senin doktora gitmene gerek yok, ‘’karyolanın ayaklarını kes, problem biter’’ dedi. ‘’Ben de hakikaten karyolanın ayaklarını kestim, problem bitti, onun için sana gelmedim’’ diyor. Bu hadise olmuş mudur, olmamış mıdır ayrı bir mesele de, aslından çok faslı önemlidir kaidesince, bir insanın derdine bazen bir değil, birden fazla insan ancak çözüm bulabilir konusuna farklı bir örnek olarak alınabilir.
İnsanın herhangi bir konuda ille de böyle olacak, olmalı düşüncesinden çıkması gerekiyor. İnat, insana belli sahalar için verilmiş bir özelliktir. ‘’Hakta sebat’’da, inat derecesinde, hatta daha ilerisinde durma bir esastır. Bunun gibi nadir istisnalar dışında inat, istişareye terstir ve insanı yanlışlara götürür.
Bir avcı yanındaki arkadaşa ‘’ben her attığımı vururum’’ deyince iddiaya girmişler. Sabah güneş doğarken bir sazlığa gelmişler. Ve ördeklerin kalkmasını beklemişler. Ördekler, kalkıp uçmaya başlayınca arkadaşı avcıya ‘’evet at bakalım ‘’demiş. O da nişan almış, tüfeğini ateşlemiş. Ördekler, uçmaya devam etmiş. Avcı Tüfeğini yere koymuş, ellerini kaldırmış ve; ‘’Yarabbi senin gücün o kadar büyük ki, ölü ördekleri bile uçuruyorsun’’ demiş. İşte burada olduğu gibi aslında hayatta da hiçbir zaman ölü ördekleri uçurmamak lazım. Lüzumsuz inat yerine her şeyimizi istişare ile, alternatif çözüm önerileri ile çözmek gerekir. Çünkü inat, insana olmayacak şekilde durumlara ve neticesinde acınacak hallere düşürür.
Özellikle içinde yaşadığımız çağda, hemen her konuda alternatifler aranırken internet ve YouTube ortamlarında, herhangi bir konu, nasıl daha iyi bir şekilde çözülebilir alternatif örnekleri bulunabilmektedir. Bu da aslında içinde bulunduğumuz zamanın ve mekanın dilini kullanmak ve bilmekten geçer.
Kör inada takılıp kalmadan, esas hedef olan Allah’ın rızasını kazanma istikametinde, meşru, uygun ve helal dairedeki yollar, zaman ve mekanın da dilini anlayarak ve kullanarak çözülebilir, çözmeliyiz. Bulunan bu güzel yolları da başkalarıyla paylaşarak onların da enerjilerini boşa geçirmeden, güzel hedeflere doğru kolayca ulaşmalarına vesile olmalıyız.