"Hem paralel avcılığına, hem yeni Türkiye söylemine devam etmek zorundalar"

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Cuma, Nisan 22 2016
Yarına Bakış yazarı Emine Eroğlu, çarpıcı yazısında paralel safsatasını yazdı: Tanrılarına sürekli yeni kurbanlar sunan putperestler gibi hem paralel avcılığına, hem yeni Türkiye söylemine devam etmek zorundalar. Performanstan düştükleri anda bir çöp gibi ikbalden idbara fırlatılıyorlar da kendileri olmaktan çoktan vazgeçtikleri için hayatlarına nereden devam edeceklerini kestiremiyor, zillet içinde kapı kulluğuna dönmenin yollarını araştırıyorlar. İşte o yazı;
"Hem paralel avcılığına, hem yeni Türkiye söylemine devam etmek zorundalar"

Okun yaydan çıkma tarihi


Mevlana Halid-i Bağdadî Hazretleri, talebe ve müridlerine,“Sakın zenginlerle, hükümdarlarla, idarecilerle senli benli olmayın.” diye nasihat eder. Gerekçesi, güç ve iktidara yakın durmanın ahlak üzerindeki tahrip edici etkisidir.

“Onlar” diye devam eder Mevlana Hâlid, “yemek yedirmeyi, iltifatta bulunmayı, hatta tebessümlerini bile rüşvet vasıtası olarak kullanmak isteyebilir. Eğer onların tesiri altına girerseniz ömür boyu diyet ödeme mecburiyetinde kalırsınız. Bu itibarla elinizdeki imkânlarla yetinin, hiç kimseye el açmayın. Unutmayın hükümdar ve idareciler elinize ve kolunuza vuracakları prangalarla sizi kontrol altında tutmak ister.”

Bu sesleniş, bir istiğna, yani Allah’tan gayrısına el açmama çağrısı olarak değerlendirilebilir. Öyledir de. Fakat biraz daha dikkatle bakarsanız Mevlana Halid’in muktedir psikolojisini ne kadar iyi okuduğunu görürsünüz. Ve elbette insan mahiyetindeki zaafları da… Hakikatte bu hitap, mürid ve talebelerini “başkalaşmak” tehlikesine karşı korumaya çalışan bir Allah dostunun zamanı aşan uyarısıdır.

“Selam Verdim Rüşvet Değildir Deyü Almadılar”

Hâl-i âlem şahit ki, dağıttığı kömürü, makarnayı bile rüşvet olarak veren bir muktedirin en iyi bildiği şeydir başkalaştırmak. Efsunlamak, göz boyamak, şeytanın aklına gelmeyecek hilelerle aldatmak. Satın almak, ele geçirmek, safına çekmek, kontrol etmek… Yani değiştirmek ve dönüştürmek… Bunda bir tuhaflık yok. Hazret’in uyarısındaki kadar âyan ve beyan. Şaşılası ve korkutucu olan, muktedir ne yaptığının farkında olmasına karşın “başkalaşan”ın kendisine ne yapıldığının farkında olmayışı.

Saraya davet edilmenin, uçağa binmenin, bir dairede koltuk ya da bir gazetede köşe kapmanın, protokolde oturmanın, resepsiyonlara çağrılmanın, muktedirden hediye kabul etmenin, bir projeye “danışman” yazılmanın muhataplarına vurduğu

Bu haberler de ilginizi çekebilir