HDP, MYK toplantısında kapatma davasını ve bundan sonra yapılabilecekleri ele aldı. MYK toplantısında yerel seçimlerde, HDP’nin büyükşehirlerde aday çıkarılmadığında sonucun değiştiğine dikkat çekildi. “Partisiz kalmanın iktidar açısından kâbusa dönüşebilecek bir seçenek olduğu” değerlendirildi.
HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK), son gelişmelerin ardından düzenlenen toplantısında, bundan sonra izlenecek süreçler değerlendirildi. Toplantıda, “sine-i milletin, HDP açısından seçenecek olmayacağı” görüşünde birleşilirken, Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) geçmek veya yeni bir parti kurmak, “güçlü bir seçenek” olarak masada. HDP yol haritasını, Hukuk Komisyonu’nun değerlendirmelerinin ardından netleştirecek.
HDP MYK, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve partiye kapatma davası açılmasının ardından önceki gün olağanüstü toplandı. Toplantıya ilişkin HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile birlikte açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’nin kapatılması durumunda izlenecek yol haritasının henüz belirlenmediğini söyledi. Toplantıda; sine-i millet, başka bir partiye geçme ve davaya yönelik izlenebilecek hukuksal süreçler gibi başlıklar masaya yatırıldı. Edinilen bilgiye göre toplantıda sine-i millete dönme düşüncesinin, “HDP için hiçbir zaman seçenek olmadığı” ve “bundan sonra da olmayacağı” görüşünde birleşildi.
HUKUKÇULAR DEĞERLENDİRİYOR
Sine-i milletin “sırça köşklerde, Saraylarda siyaset yapanlar için değerlendirilebilecek bir seçenek” olduğunun altı çizildi. AKP ve MHP’nin, HDP’siz bir Meclis ve siyaset istediği, sine-i milletin, alanı AKP ve MHP’ye bırakma anlamı taşıyacağı ifade edildi.
Cumhuriyet'in haberine göre HDP’nin hukukçuları; muhtemel bir fesih durumundaki artı ve eksiler ile davayı hukuksuz bırakacak savlar üzerinde çalışıyor. Davaya ilişkin “güçlü bir savunma” için de HDP Eş Genel Başkanı Sancar ve Hukuk Komisyonu’nun öncülüğünde çalışmalar yürütülüyor. Yerel seçimlerinde, HDP’nin büyükşehirlerde aday çıkarılmadığında sonucun değiştiğine dikkat çekilen toplantıda, “partisiz kalmanın iktidar açısından kâbusa dönüşebilecek bir seçenek olduğu” değerlendirildi. Barış ve Demokrasi Partisi’nin adının değişmesiyle kurulan DBP’nin canlandırılmasının ve yeni parti kurmanın, “güçlü seçenekler olarak masada durduğu” belirtilirken, DBP üzerinde durulmasınında, “seçim deneyiminin olmasının, belediye başkanlıkları kazanmasının ve Meclis’te temsil ediliyor olmasının” etkili olduğu kaydedildi.