Hakların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde gerçekleştirilen patlama ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) olağanüstü toplantıya çağırdı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ortak mutabakat metni çağrısını eleştiren Demirtaş, "Her türlü şiddetin bitmesi için uzun süredir yürüttüğümüz bir çalışma vardı; çözüm süreci. Orada Dolmabahçe metni mutabakatına ulaşmıştık. Acaba o mutabakatla ilgili ne diyorsunuz? Ortada mı bıraktınız? Dolmabahçe mutabakatı şiddetin nasıl biteceğinin formülünü içeriyor. Siz Dolmabahçe mutabakatına değersiz belge muamelesi yapmaya devam mı edeceksiniz?" dedi.
HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde gerçekleştirilen patlama sonrası merkez yürütme kurulunu olağanüstü toplantıya çağırdı. Saat 09.30'da başlayan toplantı sonrasında Demirtaş ve Yüksekdağ basın toplantısı düzenledi. Daha önce yapılan saldırılarda faillerin bulunamamasını eleştiren Demirtaş, "İşin içinde devlet bulaşmışsa failler bulunamıyor. Bize 'bir arada olalım, beraber olalım, teröre, şiddete karşı çıkalım' diyenler. Bir arada olalım da devleti siz yönetiyorsunuz mağdur alan hep halk, mağdur olan hep biz. Bir arada olalım da siz işlenen bütün bu suçların faillerini ortaya çıkarın. Önce işlediğiniz suçların hesabını verin. İktidarda olduğunuz dönem boyunca gerçekleştirilen katliamların hesabını verin. Yine beraber oluruz, beraber olmakta bir sakınca yok. Bütün suçlarınıza bize ortak edecek şekilde yaptığınız çağrıları anlamlı görmüyoruz." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİ OLAĞANÜSTÜ TOPLANTIYA ÇAĞIRIYORUZ"
Herkesi bu cenazelere sahip çıkmaya çağıran Demirtaş şöyle devam etti: "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni olağanüstü toplantıya çağırıyoruz. Öncelikle Meclis başkanına çağrı yapıyoruz. İlk yetki ondadır. Parlamento'yu derhal olağanüstü toplantıya davet etmelidir. Bizler de 80 milletvekili imzamızla hazırız. Parlamento'yu 3 temel gündemle olağanüstü toplantıya çağırıyoruz. Kritik gün ve saatlerde Parlamento olup bitenlere sessiz kalamaz. 80 milletvekilimize ek olarak 30 milletvekili daha imza verirse 110 milletvekili ile Parlamento'yu ayrıca olağanüstü toplantıya çağırabiliriz. Diğer partilerdeki barıştan yana, Parlamento çözüm aramalıdır diyen milletvekillerini de imza vermeye çağıyoruz."
"PARLAMENTO YENİ KURULACAK HÜKÜMETE REFERANS OLACAK KARARLAR ALMALIDIR"
Üç temel gündem ile Parlamento'nun toplanması gerektiğini kaydeden Demirtaş, "Birincisi çözü süreci. Çözüm süreci eğer Parlamento'nun alacağı kararla selamete kavuşursa içeri ve dışarı barışı sağlamamız çok daha kolay olacaktır. İkinci Türkiye'nin Rovoja bölgesi ile ilişkileri. Bütün bunları Parlamento'nun bir kararla netleştirmesi lazım. Dış politika ve IŞİD tehdide de üçüncü gündemimiz olmalı. Parlamento, yeni kurulacak hükümete referans olacak kararlar almalıdır. Oluşacak koalisyon hükümetleri Parlamento'nun olağanüstü toplantısı ile alacağı kararlara riayet ederek o doğrultuda çalışmalar yaparsa inanıyorum ki ülkemiz bütün bu tehditlerden kurtulacak. Barışa daha güçlü bir şekilde ulaşacaktır." ifadelerini kullandı.
"DOLMABAHÇE MUTABAKATINDAN TAMAMINIZIN BİLGİSİ VE ONAYI VARDI, CUMHURBAŞKANI HER ŞEYİ YOK SAYIYOR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ortak deklarasyon konusuna da değinen Demirtaş şunları kaydetti: "Biz de kendisine şunu söylüyoruz. Her türlü şiddetin bitmesi için uzun süredir yürüttüğümüz bir çalışma vardı; çözüm süreci. Orada Dolmabahçe metni mutabakatına ulaşmıştık. Acaba o mutabakatla ilgili ne diyorsunuz? Ortada mı bıraktınız? Dolmabahçe mutabakatı şiddetin nasıl biteceğin formülünü içeriyor. Siz Dolmabahçe mutabakatına değersiz belge muamelesi yapmaya devam mı edeceksiniz? Dolmabahçe mutabakatından tamamınızın bilgisi ve onayı vardı. Sayın Cumhurbaşkanı düşüncelerini açıkladı. Kendisi her şeyi yok sayıyor. Siz hükümet olarak ne diyorsunuz? Biz arkasındayız, sahipleniyoruz ve uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Siz daha o deklarasyona sahip çıkamaz durumdayken yeni bir deklarasyon çağrılarını yapmanızın hiçbir anlamı olmuyor. Yarın sizinle birlikte imzaladığımız deklarasyonlara ne kadar sahip çıkabilirsiniz, onu görmek istiyoruz. Oradaki oturma düzenine karşı her şey mutabakatla sağlandı. Bunlarla ilgili düşüncelerinizi duymak istiyoruz."
"IŞİD ZİHNİYETLİDİRLER, KÜFÜR VE HAKARETSİZ BANA BİR TEK AÇIKLAMALARINI GETİRİN, KENDİLERİNE SAYGI DUYDUĞUMU İLAN EDECEĞİM"
Demirtaş sözlerini şöyle tamamladı: "Vahşi saldırıdan sonra kullanılan hakaret ve tehdit dilini aynen iade ediyoruz. Suruç katliamını kınadıktan sonra 3 sayfa 'ama, ancak' yazanlar kusura bakmasınlar, IŞİD zihniyetlidirler. Onların seviyesizliğine düşecek halimiz yok. Tek bir siyasi çözüm önerisi içermeyen, tümü ile hakaret ve küfürden oluşan bir metne de siyasi metin demiyoruz. Tarihlerinde yaptıkları siyasi bir açıklama da yoktur. Küfür ve hakaretsiz bana bir tek açıklamalarını getirin kendilerine saygı duyduğumu ilan edeceğim."
"BUGÜNE KADAR IŞİD İLE MÜCADELE KAPSAMINDA BU HÜKÜMET NE YAPMIŞTIR?"
IŞİD'e karşı mücadele etmesi gerekenin en başta hükümet olması gerektiğini vurgulayan Yüksekdağ ise şunları kaydetti: "Bugüne kadar IŞİD ile mücadele kapsamında bu hükümet ne yapmıştır? Elle tutulur bir mücadele programı, tavrı, planı olmuş mudur? Oldu da biz mi görmedik. Siyasi iktidar geride bıraktığımız süre boyunca da IŞİD'e karşı görevini yerine getirmedi."
Basın toplantısının ardından Demirtaş ve Yüksekdağ basın mensuplarının sorularını cevapladı. Demirtaş, 'Saldırı ile ilgili olarak yaptığınız bir araştırma var mı?' soruna şu şekilde cevap verdi: "Faille ilgili elimizde somut bir belge yok. Parçalanmış bir ceset var. Paramparça olduğu için kimliği de anlaşılabilir durumda değil. O parçalanan cesedin oraya giden ekipten birinin olmadığı nettir. Yaralı ve yaşamını yitiren arkadaşlarımızın tamamı tespit edildi. Ortada parçalanmış sahipsiz bir ceset var. Muhtemelen canlı bomba odur. Kim olduğu ile ilgili bir bilgimiz yok. IŞİD elemanı olduğuna dair kanaatimiz güçlü."
Demirtaş partisine gönderilen ve geri çevrilen çiçeğin hatırlatılması üzerine şunları söyledi: "Arkadaşlarımız araştırmışlar. Şüpheli olduğu için parti binasına almamışlar. Hem çiçeği gönderenlerin hem de çiçeğin kendisinin temiz çıktığına dair bilgi verdiler." CİHAN