Yandaş yazar Hakan Fidan'ı hedef aldı!
Altınok, Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi’nin darbenin gerçekleştiği saatlerde MİT'te yemekte olan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in bile darbeyi karısından öğrendiğini aktardığı yazısına değindi.
“ANLAŞILAN O Kİ FİDAN…”
Köşesinde “Evet, teşkilattan o geceki performanslarına dair bir izahat gelmediği için söylentilerin, hikâyelerin bini bir para. Nasıl olmasın ki, daha en basit sorular bile cevapsız.” diyen Altınok şöyle devam etti:
“Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanı'nın 15 Temmuz sonrası Türk televizyonlarına verdiği ilk röportajda da kendisine darbe girişiminden ne zaman haberdar olduğunu sormuştum.
Eniştesinin telefonuyla gelişmelerden haberdar olduğunu söylemiş ve eklemişti:
‘Bu haberi alınca doğrusu inanmadım da. Ve ben MİT Müsteşarımızı aradım, ulaşamadım. Genelkurmay Başkanımızı aradım, ulaşamadım.’
Başbakan Binali Yıldırım da şunları söylemişti:
‘Ben bunu Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanına sordum. 'Yani bu nasıl olur' dedim? 'Başbakan'ın haberi yok, Cumhurbaşkanı'nın haberi yok. Tamam Genelkurmay Başkanı'nın bilgisinin olması gayet doğal ama aynı zamanda Başbakan'a da söylemeniz gerekiyor çünkü siz Başbakan'a karşı sorumlusunuz bağlısınız.' Tabii onun cevabını veremedi. Herhangi bir şey de söyleyemedi, doğrusu bu.’
Anlaşılan o ki Fidan, bizler gibi bu basit soruların önemli olduğunu düşünmüyor.”
Altınok'un Akar'ı hedef alan bu sözleri odatv yazarı Müyeser Yıldız'ın geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı 'Görmez'den sonra sıra Fidan ve Akar'da mı' yazısını akıllara getirdi. Yıldız 'Ekibin küçüğünden başlandı' demişti.
İşte yazıdaki o bölüm:
DAVUTOĞLU-AKAR-FİDAN-GÖRMEZ DÖRTLÜSÜ
Tüm bunlardan sonra Mehmet Görmez'in gidiyor olmasının AKP kulislerinde nasıl yorumlandığına gelirsek;
Öncelikle Erdoğan'ın yakın çevresinin, Ahmet Davutoğlu, Hulusi Akar, Hakan Fidan ve Mehmet Görmez'i bir ekip olarak gördüğünü belirtelim.
Davutoğlu, 2016'da bir MKYK operasyonu ile gönderildi. Bu operasyon sırasında AKP kulislerinde, Davutoğlu'nun ilk aradığı ismin Hakan Fidan olduğu ve “Ne yapacağız?” diye sorduğu iddialarının gündeme geldiğine dikkat çekip, devam edelim:
Hatırlanacağı gibi Erdoğan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Akar ve Fidan için şunları söylemişti:
“Bizde bir söz var, ‘Dereyi geçerken at değiştirilmez’. Şu anda biz böyle bir sürecin içerisindeyiz ve bu sürecin içerisinde de şu anda arkadaşlarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şunu çok açık, net söylememiz lazım. Bir istihbarat zaafı söz konusudur, vardır. (ABD, Fransa, Belçika, İngiltere ve Almanya'daki istihbarat zaafiyetlerinden örnekler verdikten sonra) Demek ki, zaman zaman istihbarat zaafları olabiliyor. Ama bütün bunlara rağmen biz Sayın Başbakanımızla değerlendirmelerimizi yaparız, atacağımız bir adım varsa, bu konuda ondan sonra atarız. Şu anda hepsi görevinin başındadır.”
“MİT Müsteşarı size istifasını sunmadı” ifadesi üzerine ise “Hayır. Zaten gerek kendisi, gerek Genelkurmay Başkanımız, ‘Bu konuda tasarruf size aittir, sizler bu konuda bizimle ilgili hangi tasarrufta bulunursanız bizim buna karşı söyleyecek bir şeyimiz yok, vereceğiniz herhangi bir görevi de yapmaya yine devam ederiz’... Bizde bu anlayış hâkimdir” demişti.
Başbakan Binali Yıldırım da geçen yıl 2 Ağustos'ta MİT Müsteşarıyla ilgili, “Cevap alamadığınız bürokratla çalışmayı sürdürmekten yana mısınız?” sorusunu şöyle cevaplandırmıştı:
“Çok samimiyetle bir şey söyleyeyim, bizim için işlerin önceliği ve önemi var. Biz büyük felaketin eşiğinden döndük ve şu anda bununla ilgili yapmamız gereken birçok iş var. Bunları yaptıktan sonra geçmişe dönüp, nerede ne yanlış yapıldı, bürokrasi ne yanlış yaptı, bütün bunların özeleştirisini tabii ki yapacağız.”
Erdoğan ve Yıldırım'ın bu sözlerinin üzerinden 1 yıl geçti... Ve Görmez'in gidişiyle ilgili olarak söylenen de şu:
“Ekibin küçüğünden başlandı!..”