Cumartesi günü Fatih Camii'nin avlusunda
cenaze namazı için bekliyoruz.
Neredeyse bütün
Türkiye orada...
Cenaze,
Başbakan Erdoğan'ın annesi
Tenzile Erdoğan Hanımefendi'ye ait.
Hani son birkaç gündür gazetelerin manşetlerinde yer alan, Başbakan'ın sımsıcak bir sevgiyle sarılarak öptüğü,
tatlılar tatlısı, nur yüzlü anası...
Başbakan Erdoğan, öğle namazını kıldıktan sonra gelip cenazenin arkasındaki yerini alıyor.
Sağ tarafında kadim dostu Cumhurbaşkanı Gül, sol tarafında
Bosna Müftüsü Mustafa Çeriç Hoca bulunuyor. Cenaze namazını
Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Mehmet Görmez kıldırıyor.
Başbakan çok üzgün... Belli ki ağlamaktan gözleri kızarmış ve âdeta omuzları çökmüş görünüyor. Ağlamamak için kendisini zor tuttuğu her hâlinden belli oluyor. Derken Görmez Hoca helâllik isteyince Başbakan hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Birkaç metre önümdeki bu tablo karşısında ben de gözyaşlarımı tutamıyorum.
***
Başbakan Erdoğan, anacağını cenaze arabasında da yalnız bırakmıyor. Camiye ve mezarlığa cenaze arabasıyla gidiyor. Tabutu taşıyan kolların sağ ön tarafını kimseye terk etmiyor. Karacaahmet Mezarlığı'nda da kabrin başında gene en önde O var. Sevgili anacağını mezarına da gözyaşlarıyla O indiriyor...
Defin merasiminden sonra, kabristana gelen binlerce kişiyle
teker teker görüşüyor...
Daha sonra
başsağlığı kabulleri evinde de devam ediyor.
Ertesi gün, Başbakan Erdoğan, eşini, çocuklarını ve yakınlarını alarak annesini ziyarete gidiyor. Gözü gene
yaşlı...
***
Birileri Başbakan'a şirin görünmek için bunu yazdığımı söyleyeceklerdir ama umurumda bile değil... Ben Başbakan Erdoğan'ı çok seviyorum. Hele annesinin ardından bu kadar
gözyaşı döken Başbakanı artık daha çok seviyorum. Aziz milletimizin de O'nu çok sevdiğini ve kendinden kabul ettiğini biliyorum. Başbakan Erdoğan'ın bu kadar çok sevilmesinin sebebi, tabiîliği, samimiyeti ve halktan biri olduğunun bilinmesidir. Bazen kendini tutamayıp öfkeyle yanlış bir şeyler söylediğinde dahi insanımız, O'nun bu sözlerini tasvip etmese bile samimiyetinden hep emin olmuştur.
Devlet adamı denilince, yıllarca bu memlekette ağlamayan, gülmeyen, çatık kaşlı,
beton suratlı kişiler akla gelirdi. 'Sevgisiz
politika', ne yazık ki Türk siyasî hayatının âdeta bir geleneği gibiydi. Gözü yaşlı
Menderes,
şair ruhlu Ecevit, gönül ehli
Özal, bu ana çizginin dışına çıkabilmiş nadir devlet adamlarıydı.
İşte bu istisnaların sonuncusu ve en duygulularından birisi Başbakan Erdoğan'dır.
Milletin değer hükümlerine sahip,
kalp gözü açık, daima ihlâs üzere olan bir Başbakan...
***
Sevgili okuyucular, ben ağlayan bir başbakanın ülkesinde yaşadığım için mutluyum.
Zira, çok iyi biliyorum ki gözyaşlarıyla yıkanan bir kalpten kimseye zarar gelmez.
İslâmî tabiriyle 'sâlihât-ı nisvan'dan olan Tenzile Erdoğan Hanımefendi'ye bir defa daha Cenab-ı Hakk'tan rahmet niyaz ediyor, sevgili Başbakanımıza ecir,
sabır ve başsağlığı diliyoruz.