SAMANYOLUHABER.COM - ANALİZ
Ahbap Derneği Başkanı Haluk Levent’in dün Fox Tv canlı yayınında yaptığı açıklamalar gündeme damgasını vurdu. Levent, Kızılay’dan sadece çadır değil, yemek de satın aldıklarını açıkladı. Ancak öyle açıklamaları vardı ki, itiraf mahiyetindeki bu sözlerini gölgede bıraktı. “Gittiğimizde devletin tamamı oradaydı” diyen Levent, Erdoğan’ı bile yalanlarken, Erdoğan faşizmini net bir şekilde ispat etmiş oldu.
Erdoğan rejimi, bilhassa 1999 Marmara depreminde sahada ciddi çalışmalar yapan ve binlerce insanı enkaz altından kurtaran AKUT’u tehditle pasifize etti. 160 yıllık mazisi, birikimi ve geleneği olan Kızılay’ı da yardım kuruluşu olmaktan çıkarıp yandaşlarına peşkeş çekti ve onlar için bir arpalık haline getirdi. Geriye bir tek sanatçı Haluk Levent’in Ahbap Derneği kalmıştı, onu da allem edip kallem edip hizaya getirmeye çalışıyorlar.
Haluk Levent’in Erdoğan’ın dikta rejiminde baskının geldiği boyutları ortaya koyan sözlerini, birkaç farklı açıdan ele almak mümkün. Depremlerin meydana gelmesinden 3 gün sonra Kızılay’dan 46 milyon lira bedel ödeyerek 2 bin 50 çadır satın aldıklarını doğruladı Levent. Çadırların 1 tanesinin Ahbap’a maliyeti 22 bin liraydı. Ancak Levent başka bir tweetinde piyasadan tanesini 11 bin lira olan 13 bin 250 çadır aldıklarını açıklamıştı. Levent ayrıca Kızılay’dan yemek satın aldıklarını da ifade etti.
Piyasadan 11 bin liraya alabilirken, neden Kızılay’dan 2 katı fiyata çadır aldıkları konusunu açıklığa kavuşturmadı Levent. Zorunluluk muydu, tercih miydi? “Erdoğan rejimine “iyi geçinme” mesajı mı vermek istedi?” sorusunun cevabı hala meçhul.
Levent’in faşizmin ispatı niteliğindeki diğer ifadesi ise şöyleydi: “Bir ekip kurmuşlar, Twitter'dan 6 yıldır gittiğim aileleri tek tek arayıp "o para geldi mi" diye sormuşlar. 6 yıldır gittiğim ailelerden bir tanesi çıksın, o para bize gelmedi desin, vallahi billahi istifa edip şerefsizliğimi ilan edeceğim.
- (Kim bunlar?) Bence hükümete yaranmaya çalışan WhatsApp grupları.”
Erdoğan faşizminde, tam biat halinde değilsen, para musluklarını Saray’a doğru akıtmıyorsan, kendi başına bir şeyler yapıyorsan, rejim için büyük tehditsin. Şeytanlaştırılır, linç edilir, hapsedilir hatta infaz edilirsin. Levent’in bahsettiği konu, Erdoğan faşizminin SS’lerinin linç faaliyetinden başka bir şey değil.
Haluk Levent’in “Gittiğimizde devletin tamamı oradaydı. Görmedim mi diyeyim?” şeklindeki sözleri ise faşizmin en net ispatıydı. Üstelik Erdoğan’ın “Maalesef ilk birkaç gün Adıyaman'da arzu ettiğimiz etkinlikte çalışma yürütemedik. Bunun için sizden ilk günler için helallik istiyorum” şeklindeki taktik helallik talebi ile aynı gün söylemiş oldu bu sözleri Haluk Levent. Erdoğan “Devlet yoktu” itirafını yaparken, Levent “Devletin tamamı oradaydı” diyor. İlignç!
Milyonlarca insan günlerce gelecek yardımı, kurtarma ekiplerini bekledi. İnsanlar deprem nedeniyle nedeniyle değil, devam eden günlerde enkaz altında donarak hayatını kaybetti. Depremin üzerinden 3 haftadan fazla süre geçti, hala çadır bile verilemeyen insanlar var. Levent, “Okyanus ötesi” söylemlerini de kullanarak rejimin lügatinden konuştu, troller bayram etti.
Evet, Haluk Levent’in sözleri, Erdoğan faşizminin sadık bendesi Nedim Şener ve Mücahit Birinci gibi trolleri çok sevindirdi. Haluk Levent’e de diz çöktürdüklerini, istediklerini söylettiklerini düşünüp zafer naraları atıyorlar.
Lakin unuttukları bir şey var! Haluk Levent bu sözleri ve hamleleriyle Erdoğan faşizmini net bir şekilde ispat etmiş oldu.
Çünkü, Fransız filozof Roland Barthes’in ifade ettiği gibi, Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir.