Baykal, TBMM Genel Kurulunda anayasa değişiklik teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerde grubu adına söz aldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Baykal'ın konuşması öncesinde görüşmeleri takip etmek üzere Genel Kurul Salonuna geldi.
Meclisin, anayasa değişiklik teklifinin konuşulduğu tarihi bir toplantı yaptığının altını çizen Baykal, kürsüye kimseyi suçlamak, karalamak ya da günlük siyaset yapmak için gelmediğini vurguladı.
Baykal, "Türkiye'ye sahip çıkmak için için geldim. 'Buna ihtiyaç mı var?' derseniz, evet, buna ihtiyaç var. 'Bu sana mı düşer?' derseniz, hepimize düşer, evet, bana da düşer. Buraya seçilerek gelmiş siz milletvekilleri gibi ben de bütün siyasi ömrümü bu kutsal çatı altında geçirmiş bir kişi olarak milletime karşı bu noktada konuşmak zorunda olduğumu düşünüyorum. Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İstiklal Madalyası'yla onurlandırılmış bir istiklal gazisinin oğlu olarak, babamın helalliğini kazanabilmek için burada konuşmak zorunda olduğumu düşünüyorum. Belki bir daha böyle bir şans hiçbirimiz için olmayacaktır." diye konuştu.
Türkiye'nin tarihle ve gelecekle hesaplaşmasında milletvekillerinin oyuyla, duruşuyla rol oynayacağı bir görev anının, bir sorumluluk ortamının içinde olunduğuna işaret eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yazık ki böyle bir tarihi karar anına bizi taşıyan, müellifi bilinmeyen ama daha içeriği belli değilken boş kağıt imzalatılarak önümüze getirilen bir projedir. Bu projenin müellifi belli değildir ama arkasındaki siyasi irade bellidir. Bu proje alelacele, telaşla hazırlanmış, hukuki ve siyasal olgunlaşmaktan uzak bir sipariş projedir. Milletin egemenliği ve Meclisin üstünlüğü anlayışını temel alan bir asırlık siyasi geleneğimizi tahrip edecek, milli siyasi kültürümüzü çökertecek, millet egemenliğinin yerine şahıs hegemonyasını ikame edecek bu teklif bugün önümüzde duruyor."
-"BU TEKLİFTEN TÜRK HALKININ HABERİ YOK"
Anayasanın, devletin en temel dayanaklarıyla oynayan teklifin, milletin haberi olmadan, alelacele komisyonlarda, Genel Kurulda görüşülmek istendiğini savunan Baykal, vatandaşların konu hakkında bilgilendirilmediğini, teklifin toplum kesimleriyle tartışılmadan hazırlandığını söyledi.
Baykal, "Hatırlarsanız daha önce iktidar Çözüm Süreci diye PKK'yla anlaşmanın halka izah edilip kabul ettirilebilmesi için çırpınıyordu. Akil adamlar icat edip, onları bütün Türkiye'de seferber etmişti, aylarca çabalamıştı. Söyler misiniz şimdi, anayasa değişikliğini millete anlatmak için en küçük bir çaba, gayret sergiliyor musunuz?" diye konuştu.
Teklifin görüşmelerinin TBMM TV'den canlı olarak yayınlanmamasının anlaşılabilir bir durum olmadığını kaydeden Baykal, bunun milletin haber alma hakkını engellemek olduğunu öne sürdü.
"Kendisine güvenen, projesine güvenen insanlar milletin gözü önünde bu tartışmayı yapmaktan niye kaçınır?" diye soran Baykal, teklife ilişkin oldu bittiye getirme çabası sürdürüldüğünü, bunun da iyi niyetli olamayacağını dile getirdi. Baykal, "Bu, doğru değildir. Bu, sizin, teklifinize güvenemediğinizi gösterir. Karda kışta, zemheride bu telaş niye, bu acele niye? Bırakın millet gerçekleri öğrensin. Acele etmeyin, acele işe şeytan karışır." değerlendirmesinde bulundu.
-"GÜMRÜKTEN MAL MI KAÇIRIYORSUNUZ?"
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milletvekillerine boş kağıdı imzalattırıp, milletin anlayıp öğrenmesine fırsat vermeden anayasayı değiştiremezsiniz, cumhuriyeti tahrip edemezsiniz. Bu işler böyle olmaz. Eğer oldurmaya çalışıyorsanız bu işin içinde bir çapanoğlu var demektir, olmaması gerektiğini siz de bilirsiniz çünkü. Öyle yapmak zorunda kalmışsanız eğer bu işin içinde bir çapanoğlu var, bir sıkıntı var. Gümrükten mal mı kaçırıyorsunuz? Eğer size birileri 'Uzatmayın, bir an önce bitirin bu işi' dedi diye yapıyorsanız, ona söylemeniz gereken şey şuydu; 'Size saygı duyarız ama millete ve Meclise daha çok saygı duyarız. Onun için önce millete bu işi anlatmanız lazım'. Bunu söylemenizi beklerdik. Milletin arkasından talimatla oyun çevirmek kimseye yakışmaz."
-"AYIPLI MALINI PAZARLAMAYA ÇALIŞAN KURNAZ TÜCCARI HATIRLATIYOR"
Teklifin olağanüstü hal (OHAL) ortamında gündeme getirilmesini de eleştiren Baykal, bazı uygulamalara değindi.
Baykal, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırılarını yaşıyoruz. 1,5 yılda 38 terör saldırısında 516 kişi hayatını kaybetti. Sadece şu son altı ayda, OHAL döneminde 17 saldırıda 214 kişi hayatını kaybetti. Suriye'de 47 askerimiz şehit düştü. Ekonomi alarm veriyor. Suikast timleri onlara kol kanat geren mülteci hemşehri kolonileriyle birlikte kentlerimizde yuvalanmış. Güvenlik krizi sizi muhalefet liderlerine zırhlı araba teklif etme noktasına kadar getirmiş. Bütün bunları, Türkiye'yi onbeş yılda ne hale getirdiniz, diye şikayet etmek için söylemiyorum. 'Allah aşkına, bu ortamda, OHAL rejimi altında bu anayasa değişikliğini, referandum yapma düşüncesini nasıl oluyor da aklınızdan geçirebiliyorsunuz?' diye sormak için söylüyorum. Millet can derdinde, birileri et derdinde. OHAL'in altıncı ayındayız. Her gün yeni gözaltılar, tutuklamalar, birbiri ardına terör saldırıları, bombalamalar, şehit haberleri. Millet ülkenin her yerinde acı ve matem içinde. Yasını tutmaya çalışan, matemini yaşayan insanlara 'Hadi koş, bana oy ver' diyeceksiniz. Bu bana bir kargaşa ortamında ayıplı malını pazarlamaya çalışan kurnaz bir tüccarı hatırlatıyor. OHAL rejimi içinde yapılacak bir anayasa değişikliği hukuk vicdanıyla, demokrasi ahlakıyla bağdaştırılamaz."
-"HERHANGİ BİR DEMOKRATİK ÜLKEDE BENZERİ VAR MI?"
Söz konusu teklifi ile görüşülenin "Meclis üstünlüğüne dayalı bir cumhuriyet rejiminin kaderi" olduğunu ifade eden Baykal, ülkenin, gerilime değil, uzlaşmaya ihtiyaç duyduğu bir süreçten geçtiğine işaret etti.
Türkiye'de anayasanın temelinde milli egemenlik anlayışı ve Meclisin üstünlüğünün bulunduğunu, teklifin ise milli egemenlik anlayışını tahrip edeceğini, milletin ve Meclisin üstünlüğünü ortadan kaldıracağını,milli egemenliği ortadan kaldırılacağını ileri süren Baykal, şöyle devam etti:
"Bu Meclisin arkasında millet var, milli irade var. Tümüyle Türkiye milleti TBMM'nin arkasında, yüzde 100'üyle. Her siyasi görüşten parti varız, her kimlikten, her etnisiteden, her inançtan, her mezhepten insanlarız, çünkü Türkiye böyle, o Türkiye de buraya yansıyor. Onun için burası egemen, onun için bütün organların üzerinde olmak durumunda. Ama şimdi ilk kez bir seçim yapacağız; yüzde 51'le bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz; seçeceğimiz Cumhurbaşkanı bu milletin yüzde 100'ünü temsil eden organın temel yetkilerini alacak, yasamanın bir kısmı dahil, denetlemeyi tümüyle ortadan kaldıracak, yargıyı alacak ve yeni bir anlayışla bir devlet mekanizması ortaya çıkacak. Herhangi bir demokratik ülkede bunun bir benzeri var mı Allah aşkına? Böyle bir ortamda bu kadar köklü bir anayasa değişikliğini zorlayarak geçirmeye çalışmak yapılabilecek en büyük yanlıştır, en büyük hatadır. "