Kuddusi Müftüoğlu başkanlığındaki Merkez Hakem Kurulu'nun (MHK), göreve gelmesiyle birlikte genç hakemlerin önünü açarak, Süper Lig'e çıkardığı Halil Mutlu Meler, baba sözünü dinlediğini belirterek, gelecekle ilgili iddialı açıklamalarda bulundu.
Süper Lig'de hakemlik yaşını 22'ye düşüren MHK, bu sezon 4 yeni hakemi üst klasmana yükseltti. Bunlardan birisi de İzmirli Halil Umut Meler. 1986 doğumlu genç hakem Meler'in, Futbol Federasyonu basın departmanı tarafından hazırlanan TamSaha Dergisi'nden Rasim Artagan'a verdiği röportajın detayları şöyle:
Bu sezon Süper Lig kadrosuna alınan Halil Umut Meler'i yakından tanımak istiyoruz…
1986 Selçuk, İzmir doğumluyum. Bütün ailem orada yaşıyor. Eşim de Selçuklu. Tarihin içinden geldik. Aslen Makedon göçmeniyiz. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü'nde okudum ve hakemliğe de orada başladım. 18 yaşındaydım. Klasman yardımcılığım oldu. Dördüncü sınıftaydım o zaman… Okulun bitmesiyle birlikte İzmir'e geldim. Uzun yıllar İzmir'de il hakemliği yaptım. Daha sonra da 2013 yılında ulusal kategoriye yükseldim. İki yıldır da ulusal kategoride düdük çaldım. Buraya gelinceye kadar da uzun uğraşlarım, uzun çalışmalarım oldu.
Futbola ilginiz nasıl başladı?
Babam kulüp yöneticisiydi. Selçuk Efesspor'da uzun yıllar yöneticilik yaptı. Futbola âşıktı. Uzun yıllar da futbol oynamışlığı vardı. Aynı zamanda hakemliği de takip ediyordu. Çocukluğumdan beri, 'Hakem ol. Daha iyi yaparsın' diyerek bana hakemliği aşıladı. Üniversiteyi kazandıktan sonra bana bıraktı. 'İster hakem ol, ister futbola devam et' dedi. Ben de babamın sözünü dinledim ve tercihimi hakemlikten yana kullandım. 10 yıldan beri de hakemlik yapıyorum.
Yeni MHK bir karar açıkladı ve Süper Lig'e çıkma yaşını 22'ye düşürdü. Siz kendinizde bu tecrübeyi görüyor musunuz?
Görmüyorum desem yalan olur. Daha çalışmam gereken bir şey var mı? Var elbette. Gereken çalışmalarımı saha dışında yapıp, maç analizlerimi yaptıktan sonra belli bir mertebede tecrübe sahibi olacağım. Ondan sonra da neden hazır olmayayım? Neden bu işi yapmayayım? Zaten bu serüvene PTT 1. Lig'le başlayacağız. PTT 1. Lig de artık çok kaliteli bir lig. Fiziksel anlamda futbolcular eskisi gibi değil. Artık herkesin bilimsel çalışmaları var. Biz de bu gelişen futbola kendimizi geliştirerek katılıyoruz.
Hangi özellikleriniz sizi Süper Lig'e taşıdı?
Öncelikle saha içindeki performansımın iyi olduğunu düşünüyorum. Sahada yer almamla ilgili hocalarımın olumlu değerlendirmesi var. Aynı zamanda öngörümün de gelişmiş olduğunu söylüyorlar. Bu özelliklerim biraz daha ön plana çıktı.
Örnek aldığınız hakemler kimdir?
Türkiye'de Cüneyt (Çakır) Hocamız var, Fırat (Aydınus) Hocamız var, Bülent (Yıldırım) Hocamız var… Sayamadığım birçok hocamız var. Hemen hemen herkesin maçlarını izlemeye çalışıyorum. Herkesin beğendiğim yönlerini alıp saha içerisinde uygulamaya çalışıyorum. Dünyada Nicola Rizzoli örneği var. İngiliz Howard Webb'i çok beğeniyorum. Onların da kendine has özellikleri, kaliteleri var. O kalitelerini örnek alıyorum. Cüneyt Hocamızın dünya çapındaki başarıları bizi motive ediyor. Fırat Hocamızın da Şampiyonlar Ligi'nde maç yönetmişliği var. Şu anda zirvede olan bütün elit hakemleri çocukluğumdan beri izliyorum. Dördüncü hakem olarak maçlarına gittiğimde saha içerisindeki iletişimlerini takip ediyorum. Herkesin artı yönlerini almaya çalışıyorum. Fırat Hocamın mesela 15 yıllık deneyimi var. 15 yıl demek, benim 13 yaşında olmam demek. Benim hayatımın yarısı kadar onların Süper Lig deneyimi var. Bu zamana kadar bizi buraya getiren bütün hocalarıma tek tek teşekkür ediyorum. Herkesin bir emeği mutlaka var.
Hata yaptığınız maçların ardından ne hissediyorsunuz?
Psikolojik olarak tabii ki kendimi vicdanen rahatsız hissediyorum. Vicdan meselesi sonuçta bu… Her hakem hata yapabilir. Bu doğal… 'Hata yapmam' sözü bir yere kadar… Hata yapmışsam zaten yolculuk esnasında başlıyor vicdan muhasebesi… Akşam uyuyuncaya kadar bu sizi rahatsız ediyor. Bazen uykularınızı bile kaçırıyor.
Her hakemin tarzı farklıdır. Sizin nasıl bir tarzınız var?
Daha çok rahat olmayı tercih ediyorum. Aslında görüntü anlamında çok rahat gibi gözüküyorum ama bunu içimde çok heyecanlı yaşıyorum. Bir yandan heyecanı yaşayıp bir yandan rahat olmak istiyorum. İletişimimi çok iyi kurmaya çalışıyorum. Beden Eğitimi okurken spor psikolojisi üzerine de eğitim aldım. Buna çok önem veriyorum. Çünkü ben de futbolcuyken çok hırçındım. Dolayısıyla oyuncularla nasıl diyalog kurmam gerektiğini de iyi biliyorum. Önceden önlem alıyorum. Maçına göre durum değişiyor bazen… Oyuncunun karakterine göre de değişebiliyor…
Bu sezon Süper Lig, yıldızlar ordusu gibi… Türkiye'nin marka değeri yükseldi. Siz bu duruma nasıl bakıyorsunuz?
Olması gereken de bu zaten… Şu anda baktığınız zaman Avrupa futbolu çok ilerledi. Yabancı futbolcuların gelmesi demek, kurumsallaşmanın bir örneği demek. Onlarla tabiî ki saha içerisinde karşılaşmadığım için nasıl bir his olduğunu bilmiyorum.
Bunun bir planını kurdunuz mu?
Her akşam kendi kendimize kaldığımızda bunun mukayesesini yapıyoruz, düşünüyoruz. Tecrübeli hocalarımızın bize yardımıyla bu açığı kapatabileceğiz. Ya da nasıl davranmamız gerektiğini zamanla öğreneceğiz.
Kariyer hedefiniz nedir? Süper Lig kapısı açıldı. Bundan sonra sırada ne var?
Tabiî ki Avrupa'ya açılmak var. Her hakemin hedefi budur zaten. İlden başlayan her hakemin hevesidir FIFA hakemi olmak. Bununla da bitmiyor. Zaten Cüneyt Hoca önümüzde bir marka değeri olarak ufkumuzu açtı. Zaten hakemliği özlenen yerlere getirdi. Onun izinden, bize bırakmış olduğu noktadan devam etmemiz, daha da iyisini yapmamız gerekiyor. Cüneyt Çakır, "Türk hakemliği buralara gelir; bunları yapar; bu başarıları alır" dedirtti hepimize. Onun bayrağı bıraktığı yerden alıp; devam etmemiz gerekiyor.
Peki, Cüneyt Çakır'ın başarıları yeterli midir Türkiye için?
Şu anda dünyanın 1 numaralı oyuncusu Lionel Messi'nin bile hedefleri bitmedi. Dünya Şampiyonu olamadı. Hedefler asla bitmez. Benim mantığıma göre hedeflerimi çok uzun vadeli kurma taraftarı değilim. Maç maç gitmek istiyorum. Ya da yıllık planlamak istiyorum. Mesela geçen sezon başladığında bu üst klasmanı hedefliyordum. İl hakemiyken, bölgesel hakem olmak istiyordum. Zamanla hedeflerimi yükseltme taraftarıyım. Lisedeyken hocamdan şunu öğrendim: "Hedefiniz her zaman en yukarısı olacak ama gelebildiğiniz noktayla da yetinmesini bileceksiniz." Bunu öğrendiğim için bu anlamda yıllık planlamalar yapma taraftarıyım.
Maçlara çıkmadan önce uğurunuz var mı?
Var. Sahaya girdikten sonra çimi koparırım, avucumda gezdiririm. Isınmaya başlayıncaya kadar çimi elimde tutarım. Yavaş yavaş, onu okşayarak dökerim. Hakemliğe başladığımda değil de futbolculuk yaşantımdan beri bu böyle… Beni her zaman sakatlanmaktan koruduğunu, daha iyi motive ettiğini ve psikolojik olarak rahatlattığını düşünürüm. Sahaya girerken çimin kokusunu almak hoşuma gidiyor.
Avrupa'ya açılabilmek için lisan bilmek olmazsa olmazlardan biri. Sizin yabancı dil bilginiz ne durumda?
Şu anda çok çok iyi değilim. Ama belirli bir seviyede olduğumu düşünüyorum. Çünkü Selçuk'ta doğdum, büyüdüm. Amcamın otelinde 8 yıllık bir çalışmam var. Turizmin içinde doğduğum için İngilizceye çok yatkınım. Turistleri aldığımız zaman bütün her yeri gezdiriyorduk. Ama tabiî işimiz pazarlama üzerine olduğu için klişe cümleleri kullanıyorduk. Şu anda baktığınız zaman futbol tamamen mesleki bir İngilizce gerektiriyor. Ama bunu da aştığımı düşünüyorum.
Özel hayatınıza biraz değinebilir miyiz?
Evliyim… Bir ay sonra dördüncü yılımıza gireceğiz. Eşimle 1999 yılından beridir tanışıyorum. Çocukluk aşkım diyebilirim. Uzun yıllardan beri de güzel bir birlikteliğimiz var. Böyle bir birliktelik beni hayata karşı kesinlikle çok daha fazla motive ediyor. Bekâr olsaydım bugün buralara gelemeyebilirdim. Şu anda bir başarı varsa, eşimin de çok büyük katkısı var. Bana manevi anlamda çok büyük desteği var. Onu her akşam yanımda görmek bile bana ayrı bir motivasyon ve huzur kaynağı. Huzur gerçekten çok önemli. Hele ki bizim gibi maçlardan sonra mental-fizik anlamında yorgun düşmüş insanlar için çok önemli.
CİHAN