Irak’ın Kürdistan bölgesinin İran sınırındaki bu şirin şehri, nar bahçeleri ile şairleri, yazarları, alimleri, doğal güzellikleri ile ünlü bir yer.
Bütün diktatörlerde olduğu gibi Saddam Hüseyin için kan dökmek sıradan bir işti. İktidarı zorbalıkla değiştiren, akrabası Hasan El Bekir’in yardımcısıyken onu tehditle iktidardan alaşağı eden, Saddam Hüseyin iktidara gelişinin hemen ardından ilk işlerinden biri Baas Partisi içinde kendine alternatif bütün sesleri susturmak ardından da İran’a savaş açmak oldu.
Saddam Hüseyin, 1986 yılında Kürtlere karşı operasyon (Enfal Operasyonu) başlattı. 1989 yılı ortalarına kadar süren Enfal Operasyonu’nda 200 bine yakın insan katledildi. Enfal operasyonunda e 4500 köy ve 30 ilçe yerle bir edildi, 1800 okul, 300 hastane, 3000 cami ve 27 kilise yıkıldı.
Katliamlar zinciri ilk olarak Süleymaniye’deki Caf Vadisinde başladı. Daha sonra Süleymaniye’ye bağlı Karadağ bölgesi, 3’üncü aşamada Süleymaniye’nin Germiyan bölgesi , 4’üncü aşamada, Erbil’in Koye (Köysancak) ve Süleymaniye’nin Çemçemal bölgeleri, Şivan, Taktak ve Akçeler ilçeleri hedef alındı.
Operasyonlarının 5,6 ve 7’inci aşamaları 15 Mayıs 1988’de başladı ve 6 Ağustos’a kadar sürdü. Operasyonun hedefi Rewandız ve Şaklava ilçeleri oldu.
Operasayonların 8’inci ve son aşaması ise Duhok’u da kapsayan Behdinan bölgesinde gerçekleştirildi.
Bu operasyonlarda zaman zaman kimyasal silahlar da kullanıldı. Kimyasal silah kullanımının en ağır sonuçlarından biri ise Halepçe’de yaşandı. Halepçe 16 Mart 1988 sabahı güne uyanırken nasıl bir katliamla karşı karşıya kalacağını da bilmiyordu. Halk bahara hazırlık yapıyordu.
Saddam’ın uçakları kimyasal bombaları, elma kokularıyla şehre yağdırdılar. Bu katliamda ilk anda 5 binden fazla insan şehit oldu. Bu katliamdan kaçan binlerce insan İran sınırına sığındılar….
Halepçe katliamının üzerinden geçen 34 yıla rağmen olaydan etkilenen insanların rahatsızlıkları ,dramları ve bölge üzerindeki tesirleri devam ediyor.
Halepçe Katliamına karşı Hocaefendi’nin tavrı
Katliamı haberlerini televizyondan öğrenen Muhterem Fethullah Gülen hocaefendi bu insanlık dramı karşısında çok üzülmüş ve üzüntüsünden rahatsızlandığına, ağladığına, iki büklüm olduğuna çevresi şahit olmuştu. Hocaefendiye kapalı olan vaaz kürsüleri tekrar açıldığında Hocaefendi bu olaya ilişkin ızdırabını 26 Ağustos 1990 yılında Hisar Camii’nde yapılan (Kardeşlik Destanı) Vaazında ve 16 Haziran 1993 yılında FKM’de yapılan Izdırap ve Aşk u Şevk Çizgisi konulu sohbetlerinde anlatıyor. Hocaefendi; üzüntümü, üzüntünüze katamadım hicran güllabını hicranlarınıza yoğuramadım,onun destanını söyleyemedim onu sizin başınıza saçamadım” diyerek üzüntüsünü dile getiriyor. Hocaefendi’nin Halepçe katliamının gündeme taşıması o dönemde İslam dünyasında çıkan ender seslerden biriydi.
Bu vesile ile Halepçe katliamında ruhunun ufkuna yürüyen bütün mazlumalara Allah’tan rahmet diliyoruz.