Hala anlamadınız mı?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Salı, Kasım 15 2016
Kral çıplak ama korku dağları esir almış; hala birileri Cemaati suçlayarak ‘Erdoğan’a hakaret suçu’ndan sıyırmaya, AK Trol denen kiralık tetikçilerden kaçınmaya çalışıyor. Nasıl olsa Cemaate saydırmanın bir bedeli yok; hatta koruyucu bir kalkan bile oluyor onlar için. Oysa kendinden olmayan hiçbir düşünceye yaşam hakkı tanımayan, onların bütün olanaklarını elinden alan, herkesi hapse atarak topluma şekil vereceğini sanan kişi(ler) orta yerde duruyor ve artık amacını hiç mi hiç saklamıyor.
Hala anlamadınız mı?

AKP ile Cemaatin arası iyi iken iktidarın ilginç bir algı yönetimi vardı. Bütün demokratik adımları kendi siyasi projelerine, bütün yanlış işleri ‘Cemaat’e havale ederlerdi. Tabii gizli gizli, sinsi sinsi yaparlardı bu işi. Mesela AB görüşmelerinde kendilerine yöneltilen eleştirileri “Biz de çok istiyoruz ama Cemaatin güvenlikçi kadrosu fiili durumlar oluşturarak bizi zora sokuyor” diyerek savuştururlardı. Bunu özellikle Adalet Bakanlığı ve ona bağlı çalışan kadrolar yaptı.

Şark kurnazlığı!

Batılılar bu numarayı hiç yutmadı; çünkü hiçbir Cemaat/sosyal grup, bürokratları siyasi otoritenin aksine harekete geçiremezdi. Hele ‘emir kulu’ olmayı şuur altına kazımış Türk bürokrasinin hükümet dışından verilecek direktiflere göre hareket etmesi asla söz konusu olamazdı.

Ya bizim kamuoyu?

Kitleler içinde iktidar cenahından ne verilse havada kapmaya hazır kalabalıkların olduğu çok açık. İktidarın ak dediğine ak; kara dediğine kara demeye hazır papağan partizanlar koro halinde şarkılar söyledi hep. Asıl komik kaçan bazı aydınların, gazetecilerin, siyasetçilerin durumuydu.

Hala da öyle!

Mesela Kürt siyasi hareketine hep dediler ki “Bu KCK operasyonlarını biz de istemiyoruz ama Cemaatin savcıları ve polislerini durduramıyoruz.” Doğru değildi bu iddia; ama Kürt siyasetçiler bu hikayenin üzerine atladı. Sandılar ki KCK tutuklamaları Erdoğan’a rağmen yapılıyor. Gerçek tam aksiydi! Bütün baskınların emrini bizzat Erdoğan veriyor; hatta kimin tutuklanacağına dair telkinlerde bulunuyordu. Sonra da dönüp Kürtler’e ‘Biz de rahatsızız’ diyordu.

Nereden mi biliyorum?

Bir kere şunu bilin ki bahsettiğim iki yüzlü tavra siyasetçilerin önemli bir kısmı aşina idi. Ayrıca bu gerçeği Ankara’nın nabzını iyi tutan herkes biliyordu. Mesela bir dönem içişleri bak

Bu haberler de ilginizi çekebilir