Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı ve Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava duruşmasında, tutukluluk devam kararı verildi. Mahkeme heyetinin oy çokluğuyla “tutukluluk devamı” kararı verilen Yüksekdağ için, heyette bulunan hakim Murat Adıgüzel karşı oy kullandı.
Mahkeme heyeti tarafından bir önceki celselerde verilen ve tutuklamaya gerekçe sayılan “savunmanın tamamlanmamış olması”, “suçlamaların katalog suçlardan olduğu ve adli kontrol tedbirlerinin yeterli olmayacağı” değerlendirmesi yapıldı.
Hakim Adıgüzel, yazdığı şerhte Yüksekdağ hakkında yürütülen kovuşturmaya ilişkin dava dosyasında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/768 esas sayılı dosya kapsamında, Diyarbakır 2’nci Sulh Ceza Hakimliği tarafından 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandığı, mahkemece 28 Nisan 2017 tarihinde tensiben tutukluluk halinin devamına karar verildiği, sanık hakkında bu celseye kadar kendisinin de katıldığı celselerde de tutukluluk halinin devamı yönünde karar verildiğine dikkat çekti.
Adıgüzel, önceki duruşmalarda, “Sanık ve müdafilerinin bu aşamaya kadar ana dava dosyası ve yargılama aşamasında birleşen dava dosyaları kapsamına göre, savunma yapmak istediklerini beyan ettikleri, mahkememizce de bu beyanları kabul edilerek, sanık ve müdafilerine savunmalarının tamamlanması için defaten süreler verildiği, hatta yargılamanın aralıksız devam etmesini temin bakımından duruşmaları takip eden günler itibariyle yapılabileceği hususunun da beyan edildiği, buna rağmen taraf ve vekillerince savunma hazırlanamadığı gerekçesiyle duruşma günlerinin aralıklı olarak belirlenmesinin talep edildiği ve mahkememizce de bu yöndeki taleplerin, savunma hakkının kutsallığı ilkesi de değerlendirilerek kabul edildiği hususu da gözetilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildiği” şeklinde görüş bildirmişti.
‘DELİL KARARTMA VE KAÇMA ŞÜPHESİ YOK’
Adıgüzel, yazdığı şerhte Yüksekdağ hakkında artık tutuklulukta beklenen sürenin hasıl olduğunu, “delil karartma” ve “kaçma şüphesi” olmadığı gerekçesiyle tahliye edilmesi gerektiğini belirtti. Adıgüzel’in yazdığı şerhte, şu ifadeler yer aldı: “Ancak sanığın tutuklu kaldığı süre de gözetilerek, tutukluluktan beklenen amacın artık hasıl olduğu, sanığın üzerine atılı eylemler ve bu aşamaya kadar ki savunmaları gözetilerek, delil karartma ihtimali ile sanığın dosyaya yansıyan kişiliği uyarınca da kaçma şüphesinin bulunmadığı yönünde tarafımızda kanaat oluştuğu, ayrıca sanığın ve müdafilerinin savunmalarını büyük ölçüde tamamladıkları hususları gözetilerek, sanığın tutukluluk halinin devamında hukuki bir fayda bulunmadığı, bu aşamada adli kontrol hükümleriyle de tutukluluktan beklenen faydaya ulaşılabileceği görüş ve kanaatinde bulunduğumdan salt çoğunluğun sanığın tutukluluk halinin devamı yönündeki kararına katılmıyorum.”