Gurbetten vuslata bir yiğidin yazılmamış öyküsü: Birol Dikyurt

Okuma Süresi 2 dkYayınlanma Cuma, Eylül 15 2017
“Ben Hocaefendiden Sahabelerin hayatını çok dinledim. Bayılıyorum dinlemeye.. Size yemin derecesinde söylerim ki, Birol Bey’den Sahabe hissi alıyordum, o kadar farklıydı, o kadar mümindi.”

“Eğer yürüdüğünüz yolda zorluk ve sıkıntı yoksa bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz!”
(Bernard Shaw)

80 yaşını aşmış emekli bir Almandı Rabenau.. Yaşlıydı ve hastaydı...

Sıklıkla hastaneye yatırılıyor, kısa süreli tedaviden sonra tekrar eve gönderiliyordu. 

Kemoterapi görüyordu Rabenau, çünkü kanserdi. 

Evde yatarken bir gün, yakınlarına “Birol” dedi fısıltıyla, “Birol nerede?”

Herkes şok olmuştu… 

Bundan birkaç ay sonra başka bir hasta, yer hastane odası...

Yatakta 50’li yaşlarda yorgun düşmüş, bitkin bir hasta yatıyor. Şuuru kapalı...

İsmi Birol… 

Beyin tümörü var..

Almanya’ya birkaç ay olmuş geleli.. Bartınlı başarılı bir iş adamı ve son dönem mazlumlarından. Zalimler, imanından başka davası olmayan bir işadamı olan Birol Dikyurt’u terörist ilan etmiş. Tutuklamaya kalkışmış. Malına mülküne çökmüş. Hayatında köpeğe bile ‘hoşt’ dememiş bir karaktere sahip Birol bey…

Tetkik, teşhis ve ameliyat…

Yapılan operasyonla tümörden kurtuluyor ama maalesef tekrar nüksediyor rahatsızlık… 

Ve ağır koma durumu…

Beklenen vuslat yaklaşıyor…

Herkes üzgün…

Birol Dikyurt mütebessim bir şeyler fısıldıyor. Yorgun dudakları kımıldıyor ama anlamak çok zor…

Yaklaşıyorlar yanındakiler. 

Odada sessizlik. Kuruyup, yorgun düşmüş dudaklar fısıltıyla konuşuyor:
“Rabenau nerede?”

Rabenau onun hastanedeki oda arkadaşı. Bir süre beraber kalmışlar. Alman ihtiyar, kendisine göre genç sayılan, ancak rahatsızlığı kendisininkinden çok daha ağır olan bu kişiyi ilk başlarda anlamıyor. Bir süre sonra gö

Bu haberler de ilginizi çekebilir