Ali Bayramoğlu'nun tahammülsüzlüğü...
Gazetecinin, haber alma özgürlüğü sadece
bürokrasi, yargı ya da başka fiilî güçler tarafından engellenmiyormuş.
Bir gazetecinin haber alma özgürlüğü yine başka bir gazeteci-yazar tarafından, şahsî husumet nedeniyle, gazeteciye
hakaret ederek de kısıtlanabiliyormuş.
TESEV'in dünkü toplantısında bunu yaşadım. Daha önce tanışıklığım olmayan gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu, toplantı başlıkları arasında olan özel yetkili mahkemeler ile ilgili bir sorum üzerine,
"Sen angajesin!" diye başladığı sözlerini, 2-3 dakikalık konuşmasında 5 kez 'tetikçisin' diyerek bitirdi. Haber için gittiğim bir toplantıyı, haber yapamadan, bizzat toplantıyı yapan kişilerden birinin hakaretlerine maruz kaldığım için terk etmek zorunda kaldım.
Olay şu: TESEV'in 'Referandumdan sonra
HSYK' başlıklı toplantısında moderatör Ali Bayramoğlu, yazar
Etyen Mahçupyan, hukukçular
Reşat Petek ve Mehmet Uçum konuştu. Sonra sıra soru-
cevap bölümüne geldi. Ben de raporda yer alan 'özel yetkili mahkemeler' ile ilgili bir soru sordum. HSYK ile yapılan çalışmaya iştirak edenlerden sadece Bayramoğlu konuşmacı olduğu için sorumu ona yönelttim. Bayramoğlu'na,
"Savcılar geçmişte 12 Eylül, Şemdinli gibi soruşturmalarda görevlerinden alındı. Yargıda bu konuda travma oluştu. Son olarak çok önemli davalara bakmış ÖYM'lerin kaldırılması bugünkü hakim-savcılar üzerinde nasıl bir etkiye neden olabilir? Bu konuda HSYK'nın yaklaşımı nasıl yansıdı toplantıya?" mealinde soru yönelttim. Bayramoğlu, "Sizinki bir görüş. Ben sizin görüşlerinizi biliyorum ayrıca o konuda çok angaje bir gazetecisiniz. Herkes böyle düşünmüyor. Özellikle İbrahim
Okur (HSYK 1. Daire Başkanı) ve arkadaşları dahil olmak üzere Türkiye'nin son 10 yılda siyasî anlamda bir
iddianame çöplüğü haline geldiği kanaatini taşıyor." diye cevap verdi.
Konuşma sadece 'angaje' ile sınırlı kalsa iyi. Görüşlerimi beğenmediği için bu şekilde konuştuğunu düşünebilirim. Ama Bayramoğlu bununla yetinmedi. Sözü ÖYM'lere ilişkin yazdığım
tweet'lere getirdi. Yazdıklarımla ÖYM'lere karşı olanlara karalama kampanyası yaptığımı, kendisiyle ilgili 'yüzlerce şey' yazdığımı ileri sürdü. Son 4-5 aylık yazdıklarıma baktım; Bayramoğlu'nun ÖYM karşıtlığı ile ilgili tek bir tweet'im yok, sadece bir kez 13 Temmuz 2012'de KCK sanığı
Büşra Ersanlı ile ilgili bir yazısı üzerine tweet atmışım. Bahsettiği gibi yazılmış 'yüzlerce şey' yok. Tabii ki konuşma burada kalmadı. Bayramoğlu'nun sözlerinden sonra ben de, "Sayın Ali Bey ile ilgili ben hiçbir şekilde gazeteye yazı yazmadım. Sadece tweet'lerimde bir-iki yazdığım şeyi cemaatin tetikçisi şeklinde söylemesi çok ağır bir itham. Ben cemaati temsil etmiyorum, Büşra
Erdal olarak gazeteciyim ve gördüğüm yanlış ya da katılmadığım şeyleri Twitter'da yazdım. Olay bundan ibaret." dedim.
Bu sözlerimden sonra hızını alamayan Bayramoğlu, "Siz tetikçisiniz..." dedi. Ben ona bu nitelemesinin çok ağır ve haksız olduğunu hatırlattım. Bayramoğlu hâlâ,
"Ağır olsun siz tetikçisiniz, insanları karalayan bir tetikçisiniz. Cemaat sizin gibi insanlar yüzünden karanlık yerlere gidiyor." diye bitirdi. Bu sözler üzerine TESEV'in programından ayrıldım. Bayramoğlu'nun şahsî bir meselesi varsa, bunu başka yerde örneğin Twitter'da dile getirebilirdi.
TESEV'in toplantısında, gazeteci olarak bulunduğum yerde hem şahsıma hem de mesleğime ağır hakaret etti. İşimi yapmamı engelledi. Bu tepkisinin nedeni ÖYM'ler ile ilgili yazdıklarımdı. Gazetede yazdıklarım hepsi ortada, hukukî dayanağı olan yazılar. Bayramoğlu'nun, TESEV gibi uluslararası kuruluşun toplantısında şahsî duygularını, bir gazeteciyle ilgili şahsî husumetini gündeme getirmesi, tahammülsüzlüğü de toplantı ortamına hiç yakışmadı. TESEV'in saygınlığına da gölge düşürdü. Bayramoğlu'nun niçin bu kadar kızgın ve tahammülsüz olduğunu da anlayabilmiş değilim.
Büşra Erdal - ZAMAN