Türkiye'nin çevresindeki,
Rusya,
İran,
Irak,
Suriye gibi
ülkelerin tek mallı ekonomiye dayandığını ve Türkiye'ninse kendi
bölgesinde çok mallı imalat sanayisine dayalı gelişme gösteren tek ülke olduğunu hatırlatan
Yaşar, Batı basınında atılan kışkırtıcı
manşetlere dikkat çekerek,
"Türkiye'nin tek mallı ekonomilerle çevrildiği coğrafyada sert hareketlerden kaçınması ve savaş kışkırtıcılarına kesinlikle teslim olmaması gerekiyor." dedi.
İşte Süleyman Yaşar'ın yazısının ilgili bölümü:
Türkiye'nin çevresindeki ülkelerin ekonomilerinin hemen hemen tamamı tek mallı üretime dayanıyor.
Rusya, İran, Irak, Suriye hemen hepsi petrol ve doğalgaza dayalı tek mallı ekonomiler ve bundan dolayı da sorunlular. Nitekim bu sorunun bir adı da var. Bu tür ekonomilerin yaşadığı sorunlu sürece
Hollanda hastalığı adı veriliyor.
Peki nasıl ortaya çıkıyor Hollanda hastalığı? Bir ülkede petrol, doğalgaz,
altın türü ürünlerin bulunması ya da bu ürünlerin fiyatlarının önemli ölçüde değişmesi o ülkenin imalat sanayisini olumsuz etkiliyor. Çünkü bu doğal kaynak nedeniyle ülke halkının geliri önemli ölçüde artıyor. Gelir artışına bağlı olarak da o ülkenin
dış ticarete konu olmayan mal ve
hizmet talebi hızla çoğalıyor.
Böylece ülke parasal kaynakları dış ticarete konu olmayan malların üretimine tahsis ediliyor. Bir süre sonra bulunan doğal kaynağın rezervinde sorun çıkarsa ya da fiyatında gerileme meydana gelirse ülke birdenbire işsizlik ve fakirleşmeyle karşı karşıya kalıyor. İşte bu yaşanan süreç Hollanda hastalığı olarak isimlendiriliyor. Hollanda adını almasının nedeni de adı geçen ülkede hastalığın 1960'lı yıllarda yaşanmasından kaynaklanıyor.
Tekrar asıl konumuza dönersek...
Petrol üreten bölge ülkeleri dışında,
Balkan ülkelerinde de imalat sanayisi çok zayıf durumda. Oysa Türkiye bunlardan farklı.
Türkiye kendi bölgesinde çok mallı imalat sanayisine dayalı gelişme gösteren tek ülke olarak bulunuyor. Ve dış ticarete konu olan ürünleri otomobilden çelik tencereye, mobilyadan çikolataya kadar geniş bir yelpaze oluşturuyor. İşte bu nedenle tek mallı ekonomilerin hastalığına yakalanmıyor.
Niye? Çünkü
petrol fiyatları gerilediğinde Rusya, İran, Irak, Suriye ve diğer petrol üreten ülkeler krize giriyorlar. Örneğin petrol ve doğalgaz gelirleri çıkartıldığında Rusya'nın
bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 15 seviyesine yükseliyor. Bu
ekonomik hastalığın iyileşmesi uzun bir tedaviyi gerektiriyor. Kısa sürede çözmek mümkün olmuyor.
Dolayısıyla Türkiye, iktisatçı Jeffrey Sachs'ın ileri sürdüğü gibi beş kutuplu dünyada kutup ülkelerden biri haline geldi. Sachs, ABD, AB,
BRICS,
Nijerya ve Türkiye'yi kutup ülkeler arasında sayıyor. Özellikle Türkiye'yi belirtmesinin nedeni dış ticarete konu olan mal üretiminde imalat sanayisini geliştirmiş olmasından kaynaklanıyor. Çünkü 1980'de 2.9 milyar dolar ihracat yapabilen Türkiye, bir yılda 144 milyar dolar ihracat yapabiliyor artık. Peki niye anlattık bütün bunları? Çünkü son günlerde Türkiye'yi kışkırtıp savaşa sokmak isteyenler var. Ve
Batı basınında "Suriye krizi yükselen Türkiye'nin sınırlarını gösteriyor" türünden kışkırtıcı manşetler atılıyor. Türkiye'nin Mavi Marmara olayına ve Suriye'nin Türk uçağını düşürmesine sessiz kaldığı ileri sürülüyor.
Oysa Türkiye'd
e devlet eski devlet değil. Artık devlet ekonomik akılla yönetilmek zorunda ve öyle yönetiliyor.
Zaten dış ticaret hacmi 400 milyar dolara ulaşıp milli gelirinin yarısını aşmış, bir ekonomi duygusal politikalarla yönetilemez. Dolayısıyla
Türkiye'nin tek mallı ekonomilerle çevrildiği coğrafyada sert hareketlerden kaçınması ve savaş kışkırtıcılarına kesinlikle teslim olmaması gerekiyor.