Uçağın neden ve nasıl düşürüldüğü sorusunun cevabı ise hâlâ net değil. Uluslararası 'angajman' kurallarına bakıldığında, Türk jetinin
Suriye hava sahasını ihlal etmesi durumunda, komşu
ülkenin izlemesi gereken iki yol bulunuyor. Öncelikle uçağın pilotunun
telsiz aracılığıyla uyarılması gerekiyor. Uyarı karşılık bulmazsa, ikinci adımda Suriye savaş uçaklarının, Türk jetine 'önleme' yaparak inişe zorlama hakkı var. Buna rağmen uçuşun devamı halinde o ülkenin kendi topraklarını
savunma hakkı doğuyor. Fakat Suriye'nin bunların hiçbirini yapmadan, doğrudan uçağı
hedef alarak düşürmesi birçok soruyu beraberinde getiriyor. Suriye tarafının, '
Türk uçağı topraklarımızdan 1 km içeri girdi. Jetin
Türkiye'ye ait olduğunu sonradan tespit ettik' açıklamaları da inandırıcı bulunmuyor. Bu tür kısa menzilli ihlallerin her zaman yaşandığına dikkat çekilirken, gelişmiş
radar teknolojilerinin, uçakların aidiyetini net biçimde ortaya koyduğu vurgulanıyor.
Eldeki bütün bilgiler jetin kasıtlı ve planlı biçimde vurulduğunu gösteriyor.
Suriye kaynakları jetin
uçaksavar bataryalarıyla vurulduğu bilgisini veriyor. Fakat karadan havaya bir
füzeyle düşürülmüş olması da ihtimal dahilinde. Suriye ordusunun 100'den fazla hava savunma füzesine sahip olduğu belirtiliyor. Türk uçağının SA-2 ya da SA-3
tipi bir füze ile düşürülmüş olabileceği kaydediliyor. Bu füzeler hedefine ses hızının 3,5 katı hızla ulaşabiliyor. 20 bin metre irtifaya yükselebilen füzelerin menzili yaklaşık 45 kilometre.
Öte yandan Suriye tarafının, uçağı düşürme nedeni olarak 'Türk uçağı topraklarımızdan 1 km içeri girdi' açıklaması da inandırıcı bulunmuyor. Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Mesut Hakkı Çaşin, bu tür kısa menzilli ihlallerin her zaman yaşandığına dikkat çekiyor. Yine Suriye kaynakları, jetin Türkiye'ye ait olduğunu sonradan tespit ettiklerini iddia ediyor. Ancak günümüzün gelişmiş radar teknolojileri, uçakların aidiyetini net bir şekilde ayırt edebiliyor.
Bütün bunlar uçağın kasıtlı ve planlı bir biçimde vurulduğunu gösteriyor. Emekli Hava Kurmay
Albay Faruk Erbilgin ilginç bir noktaya dikkat çekiyor:
"Türk uçağı Yunan hava sahasını ihlal etseydi, kesinlikle vurmazlardı. Çünkü Türk jetine ateş etmenin ne anlama geldiğini bilirler. Suriye'nin pervasızca ateş etmesi akla provokasyon ihtimalini getiriyor." Erbilgin'e göre şu anda en büyük görev Milli
İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) düşüyor. Erbilgin,
"Vur emrini kimin verdiği bulunmalı. Acaba jetin düşürülmesi Suriyeli subayların inisiyatifi dahilinde mi oldu yoksa ordunun içine sızmış ajanların bir operasyonu mu?" diye soruyor. Yıllarca savaş jetlerinde uçan
emekli kurmay albaya göre, iki ülke üçüncü bir güç tarafından savaştırılmak isteniyor olabilir. Erbilgin,
Ankara'ya sükunet çağrısında bulunuyor. Suriye'nin özür dilemesinin ardından olayın kapanacağını düşünüyor.
Türkiye, kendi hava sahası ihlal edildiğinde uluslararası hukukun gerekliliklerini yerine getiriyor. En son mayıs ayında
İsrail'e ait savaş uçakları
KKTC hava sahasını ihlal etmiş ve
Hava Kuvvetleri Komutanlığı alarma geçmişti. İki F-16
İncirlik Üssü'nden havalanmış ve İsrail uçaklarının bölgeyi terk etmesini sağlamıştı.
İki pilotun görev yaptığı 173.
Şafak Filo'ya bağlı olan ve
Malatya Erhaç Havalimanı'ndan kalkan RF-4E'nin,
Akdeniz Kalkanı Harekâtı kapsamında, Akdeniz Bölgesi'nde Kıbrıs'ın kuzeydoğusu ve Suriye açıklarında
keşif görevi yaptığı ifade ediliyor. Suriye kendi karasularını 12 mil olarak kabul ediyor. Uluslararası hukukta, ülkelerin hava sahaları da karasularının genişliği kadar öngörülüyor. Suriye tarafından düşürülen RF-4E, gövdesine monte edilmiş LOROP poduyla yüksek irtifadan geniş açılı fotoğraf, burundaki 3 farklı açıya
bakan kameradan da çok ayrıntılı fotoğrafı çekebiliyor. Sahip olduğu teknolojiyle 100 km öteden Suriye topraklarının fotoğraflarını çekme kabiliyetine sahip uçağın, komşu ülkeye niye bu kadar yaklaştığı ise henüz bilinmiyor. Uçağın
teknik bir arızadan dolayı Suriye karasularına girmiş olması da ihtimallerden biri olarak gözüküyor. Fakat uçağın uluslararası sularda mı yoksa Suriye karasularında mı vurulduğu net bilinmiyor. Bir başka iddia ise düşen jetin yanında başka bir
Türk savaş uçağı bulunduğu ve bu uçağın ateşten kaçarak geri döndüğü yönünde.