Peki 8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın
ölümünü bir skandallar zincirine çeviren olaylar neler?
DDK'nın gündeme
bomba gibi düşen Özal'ın ölümüyle ilgili
raporun satır aralarından su yüzüne çıkan ayrıntıları
Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Erhan Başyurt kaleme aldı.
İşte Başyurt'un konuyla ilgili çarpıcı yazısı:
Özal'ın ölümünü "
şüpheli" yapan skandallar zinciri
Devlet Denetleme Kurulu'nun Özal'ın ölümüne ilişkin raporu son derece çarpıcı bilgiler içeriyor.
Ölümü tabii yollardan olsa bile,
kriz geçirdiği an ile öldüğüne kanaat getirildiği an arasında geçen yaklaşık 4 buçuk saat, ihmaller zincirinin bu ölümü getirdiğine inanmak için fazlasıyla yeterli.
Rapor, olay günü Köşk'te doktor ve sağlık personeli bulunmadığını, donanımlı ambulans olmadığını ortaya koyuyor.
Dolayısıyla Özal'a ilk müdahale Köşk'te yapılamıyor.
Muhafız Alayı'ndaki sağlık ekibi de her nedense yardıma çağrılmıyor.
Onun yerine tek kişilik yatar
koltuk şeklindeki sedyeye sahip 23 yıllık ambulansla
hastaneye götürülüyor.
Kızılay'a kadar gelindiği halde yolda haber bile verilmeden Hacettepe'ye götürülüyor.
Çocuk Acil'den giriş yapılıyor. Oradan Yetişkin Acil'e taşınıyor.
İlk tıbbi müdahale krizden en az bir buçuk saat sonra.
O da, hazırlıksız acil ekibi tarafından "denetime geldi" sanılan Cumhurbaşkanı'na şaşkın müdahale...
Bu arada hastanede Özal'ın kanı alınıyor. Tahlil yapılıyor.
8 sayfalık tahlil raporu kayboluyor.
"Gizlice saklanan bir tüp kan" da, 3 yıl sonra yetkisi olmayan bir yardımcı doçent tarafından "gizlice" yok ediliyor.
"Semra Hanım istemedi" denilerek Özal'a
otopsi de yapılmıyor.
Ölüm nedeni olarak, bulgular uyuşmadığı ve kan değerlerinde anormalliği gösteren veriler olduğu halde "kalp yetmezliği" deniyor.
Böylece varsa "zehirleme" yoluyla bir suikast, tespitinin önü tamamen kapatılıyor.
İlginç olan Semra Özal ve Ahmet Özal da DDK müfettişlerine daha önce dile getirdikleri delilleri vermiyor.
Özal'dan alınan saç örneğinin Semra Özal'a verildiğini şahitler ifade ediyor.
Ama ailenin ne yaptığı meçhul...
Özal'ın "ceride" kayıtları, "hasta öyküsü" ve "tahnit raporu" da eksik doldurulmuş.
Şimdi şüpheleri gidermek için Özal'ın kabrinin definden 19 yıl sonra açılması gerekiyor.
Ölümü suikast değilse bile ihmallerden bir suikast söz konusu... Sizce de öyle değil mi?