Dernek olarak 1 aylık yoğun bir çalışma sonucu hileli
gıdalarla ilgili 51 yöntem tespit ettiklerini kaydeden Yetkin,
“Kıymalı pideye domuz kıyması karıştırılıyor. Kuru üzümler kurutulmadan önce mazota bulanarak haşerelere karşı önlem alınıyor. Eski dönerlerin üzerine yeniden et konularak satılıyor. Yağ ve kemik külünden lahmacun yapılıyor. Kaçak çaylar kimyasal renklendiriciler hatta domuz kanıyla renklendiriliyor.” iddialarında bulundu.
TZDK Başkanı Yetkin, hileli gıdalar konusu ile ilgili bir
basın toplantısı düzenledi. Yetkin, “Bu çalışma hileli gıda
raporudur. Önemli ve ciddi bir konudur. Bu artık bir
sektördür.
Hileli gıdalar sektörü olarak ülkemizde çok ciddi olaylar bulunuyor. Ülkemizde 43 bin
kayıtlı gıda üreticisi var. Bunun dışında
kayıt dışı firmaların oluştuğu 450-500 bin civarında üretin, satan ve işleyen bir sektör var. Bu sektörün bu kadar büyümesi ve devasa bir hal almasında ilk sorun denetim. Denetim yapılmadığı sürece bu alır başını gider.” diye konuştu.
Gıda denetimi konusunda yetkili kurumun Gıda
Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı olduğunu belirten Yetkin, “500 bin civarında işletmeyi denetlemekle görevli denetçi sayısı 5 bin. Bu ekiplerin önemli çalışmaları var. 6-7 aydır
bakanlık yeni bir yöntem geliştirdi. Artık teşhir ediyor firmaları bu önemli bir çalışma. Ama denetim elemanlarını işi çok zor. Her yer de
üretim var bu kolay bir iş değil.” dedi.
Kayıtlı 21 bin 600 firmanın denetlendiğini belirten Yetkin, “Bu denetimlerde ancak 9 bin 100 firma olumlu rapor almış. Denetim açısından söylenebilecek olan denetim elemanlarının sayısının arttırılması ve denetim için kolay tespit edilebilecek ‘merdiven altı' tabir edilen üretim birimlerine ağırlık verilmeli.” şeklinde konuştu.
Dernek olarak 1 aylık bir çalışma sonrası yaptıkları araştırma sonucunda en sık rastlanan ve en güncel 51 hileli gıda üretme yöntemi tespit ettiklerini anlatan Yetkin tespit edilen hileleri şu şekilde sıraladı:
“Yüzde 100 dana eti diye satılan sucuklarda at ve eşek eti kanatlı eti kullanılıyor. Uzun soyulmuş sosise kanatlı eti, yabancı doku ve iç organ katılıyor. Sucuk salam imalatında kullanılan sarımsak kireç suyuyla soyuluyor. Tereyağına bitkisel yağ katılıyor. Yoğurta bitkisel yağ ve jelatin katılıyor. Yağlı tulum peynirine nişaşta katılıyor. Süzme çiçek balına fruktoz, glikoz ve darı şeker pekmezi katılıyor. Hazır kıymaya sakatat katılıyor. Kıymalı pideye domuz kıyması karıştırılıyor. Şekerlemelerin içine domuz jelatini katılıyor. Süte su katılıyor. Küp şekeri kalıp haline getirmek için mumsu maddeler kullanılıyor. Çikolataya hayvan yeni olarak kullanılan soya tozu, leblebi tozu ve fındık zarı katılıyor. Tatlılara antep fıstığı yerine bezelye ve yeşile boyanmış yer fıstığı katılıyor. Kuru üzümler kurutulmadan önce mazota bulanarak haşerelere karşı önlem alınıyor. Eski dönerlerin üzerine yeniden et konularak satılıyor. Yağ ve kemik külünden lahmacun yapılıyor. Kaçak çaylar kimyasal renklendiriciler hatta domuz kanıyla renklendiriliyor.”
"LABORATUVARLARA BAŞVURU YÜZDE 500 ARTTI"
Gıda maddelerinin pahalı olduğu, kayıt dışılığın önlenemediği ve denetimlerin yeterli olmadığı sürece bu gibi sorunların devam edeceğini anlatan Yetkin, “
Türkiye'nin sosyal yapısına da bağlı
yoksul kesim bile bile
ucuz olduğu için alıyor. Bu konuda Tüketici Örgütleri duyarlı. Biz ancak toplumu bilgilendirmekle görevliyiz. Bu toplantılar sonucu bile vatandaşımız yeterli bilinçlenince önemli bir duyarlılık gösteriyor. Mesela son dönemlerde Gıda Bakanlığı teşhir sürecini başlattı. Bu süreç başladıktan sonra insanlar
ürün kontrolüne ciddi önem gösterdi. Gıda tarım bakanlığının akredite olmuş laboratuvarına önceden günde 100 başvuru gelirken son dönemlerde bu rakam yüzde 500 artarak 500 başvuruya çıktı.” ifadelerini kullandı.