Milliyet Gazetesi'nden Türker Karapınar'ın haberine göre
Sivas'ta
Madımak Oteli'nde 2 Temmuz 1993'te 37 kişinin yanarak ölümüne neden oldukları iddiasıyla açılan
davada uzun süre bulunamadıkları için dosyaları ayrılan 5 firari sanığın davasının zamanaşımına girmesi
ders olmadı.
Dosyaları diğer dosyalardan ayrılan ve hala yargılamaları süren 3 firari
sanıktan ikisi hakkındaki davada,
mahkemenin sanıklarla ilgili kırmızı bülten çıkartıldığından habersiz olduğu açığa çıktı.
Ankara 11. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin, sanıklar hakkında 2004 ve 2008 yıllarında çıkartılan “Kırmızı Bülten” kararlarından haberdar olmadığı için
Adalet Bakanlığı'na sanıklar hakkında bülten çıkartılıp çıkartılmadığını sordu. Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün de mahkemeye daha önce kırmızı bültenlerle ilgili bilgilendirmediği açığa çıktı. Bu durum, Sivas sanıkları hakkındaki özensiz işlemleri ortaya koyarken,
mağdur yakınları, dosyaları dikkatli takip edilmeyen ve bulunamayan bu sanıkların davasının da zamanaşımına girmesinden endişe ediyor.
Sivas Madımak Oteli'nde 37 kişiden bir kısmının yanarak bir kısmının gazdan boğularak ölmesiyle sonuçlanan olayların 19. yıldönümüne gelinirken, Sivas ana davasında yargılanırken kayıplara karışan ve dosyaları bu nedenle ana davadan ayrı görülen 3 sanığın yargılandığı davadan yine ihmaller zinciri çıktı.
1994'te kaçtılar
Sivas olaylarının ardından 2 Temmuz 1993'te gözaltına alınıp 16 Temmuz 1993'te tutuklanan Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat
Karataş hakkında 20 Temmuz 1993'te dava açıldı. 1994'te serbest bırakılan sanıklar bir daha bulunamazken, kapatılan Ankara 1 Nolu DGM ilk kararını 26
Aralık 1994'te verdi. DGM, Sonkur'u 3 yıl, Karataş ve Ceylan'ı ise 15'er yıl hapse mahkum etti.
Yargıtay bu kararı bozdu. Bozma kararının ardından bulunamayan sanıklardan Sonkur hakkında 14
Mayıs 1997'de, diğer iki sanık hakkında da 26 Aralık 1994'te gıyabi tutuklama kararları verildi.
3 sanık hakkındaki davanın duruşması, 29 Haziran'da Ankara 11.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Sanıklar hakkındaki yakalama kararlarının infazının beklenmesine karar veren mahkeme, ayrıca sanıklar hakkında “Kırmızı Bülten” düzenlenip düzenlenmediğinin Adalet Bakanlığı'ndan sorulmasına hükmetti. Mahkemenin sanıklar hakkında “Kırmızı Bülten” olup olmadığını bakanlıktan sorması, 3 sanığın yargılandığı dava dosyasında “Kırmızı Bülten” kararlarının bulunmadığı gerçeğini de ortaya çıkardı.
Ergin açıklamıştı
Buna karşılık, sanıklar hakkında “Kırmızı Bülten” olduğunu,
Adalet Bakanı Sadullah Ergin açıklamıştı. Ergin,
CHP Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir'in soru önergesine 9 Mayıs 2012'de verdiği
yanıtında, Sonkur hakkında “devlet aleyhine cürüm işlemek” suçundan dolayı 2004'te A-1170/8-2004
kontrol numarasıyla, Ceylan hakkında da aynı suçtan dolayı 2008 yılında A-159/1-2008 kontrol numaralı Kırmızı Bülten kararlarının çıkarıldığını açıklamıştı. Ergin, her iki sanığın da Almanya'dan iade talebine olumsuz yanıt verildiğini, halen kırmızı bültenle aranmalarına devam edildiğini açıklamıştı.
İlk skandal değil
2 sanık hakkındaki Kırmızı Bülten kararlarının dosyada olmaması, Sivas ana davasında daha önce yaşanan skandalları akıllara getirdi. Sivas davası sanıklarından
İhsan Çakmak, aranırken karıştığı başka bir suçtan dolayı yakalanarak, 3 Mayıs 2007'de tutuklanmıştı. 16
Ağustos 2007'de serbest bırakılan Çakmak, kamuoyunda büyük yankı uyandıran skandalları kendi ağzından anlatmıştı.
Çakmak, ifadesinde, arandığından haberi olmadığını, arandığı süre zarfında 27 Temmuz 1999'da Sivas Altınyayla Belediyesi'nde evlendiğini, 22 Mayıs 1997'de askere gittiğini, çocuğunu nüfusa kaydettirdiğini, Emniyet'e başvurarak
ehliyet bile aldığını söylemişti. Sivas Belediye
Meclis üyesi Cafer Er
çakmak ise 1993'ten bu yana aranmasına rağmen yakalanamamış, 10 Temmuz 2011'de Sivas'ta gizlice gömüldüğü anlaşılmıştı. Mahkeme, Çakmak hakkındaki davayı zamanaşımı nedeniyle, Erçakmak'ın davasını ise öldüğü gerekçesiyle düşürmüştü.
Yine zamanaşımı endişesi
Dosyadaki eksikler Sivas sanıkları hakkındaki özensiz işlemleri ortaya koyarken, mağdur yakınları, dosyaları dikkatli takip edilmeyen ve bulunamayan bu sanıkların davasının da zamanaşımına girmesinden endişe ediyor.