Sakarya Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Hasan Hüseyin Taylan, televizyon programlarındaki şiddetin gençler üzerindeki etkisini ortaya koymak için Konya'da, yaşları 14 ile 20 arasında değişen 289 kız ve 351 erkek, toplam 640 lise öğrencisi üzerine bir saha araştırması yaptı.
Aynı zamanda doktora tezi olan '
Televizyonla Yetişmek: Televizyon
Şiddetinin Etkileri Üzerine Bir
Araştırma' çalışması önemli bulgular içeriyor. Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Taylan'ın araştırmasına göre, şiddet içeren televizyon programlarını izleyen gençler, dünyayı acımasız ve tehlikeli görüyor, ötekilere karşı güvensizlik içindeler,
toplumdaki şiddeti ve suçlu sayısını olduğundan fazla görüyorlar, şiddeti sorunların çözümünde önemli bir
araç sayıp, herhangi bir suç veya şiddetin mağduru olma korkusu yaşıyorlar.
Araştırmaya katılan lise öğrencilerinin tamamının evinde en az bir televizyon, yarısından fazlasının da evinde en az iki televizyon bulunduğu tespit edildi. Ayrıca, öğrencilerin ortalama televizyon
izleme süresi yaklaşık üç saat olduğu belirlendi.
Lise öğrencilerinin çoğunluğunun, Ana Yayın Kuşağı (Prime-time) denilen 19-24 saatleri arasındaki zaman diliminde televizyon izlediği belirlendi. Araştırmaya göre, gençler en çok
müzik ve eğlence programları ile
yerli dizileri izlemeyi
tercih ediyor.
Yerli dizilerden ise en çok
Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin tercih edildiği ortaya çıktı. Söz konusu dizinin, lise öğrencilerinin neredeyse dörtte üçü tarafından izlendiği tespit edildi. Lise öğrencilerinin, dizilerde de en çok aksiyon, macera ve şiddet içerikli olanları tercih ettiği tesbit edildi.
Dr. Taylan'ın söz konusu araştırmasında, televizyonu çok izleyenlerin, az izleyenlerden dünyayı daha fazla acımasız ve tehlikeli bulduğu saptandı. Şiddet içeriği yoğun televizyon dizilerini çok izleyenlerin, hiç izlemeyenlere göre dünyayı daha fazla acımasız ve tehlikeli bulduğu tespit edildi. Televizyonu çok izleyenlerin, az izleyenlerden daha fazla suç korkusuna sahip olduğu, şiddet içeriği yoğun televizyon dizilerini çok seyredenlerin, hiç seyretmeyenler ve az seyredenlerden daha fazla suç korkusuna sahip olduğu da ortaya çıktı. Televizyonu çok izleyenlerin, televizyonu az izleyenlere göre toplumdaki şiddeti ve toplumdaki suçlu sayısını daha çok tahmin ettiği tespit edildi.
Ayrıca,
televizyon izleme süresi arttıkça dünyayı acımasız ve tehlikeli olarak algılamanın arttığı,
spor programlarını ve şiddet içerikli televizyon dizilerini çok izlemenin dünyayı acımasız ve tehlikeli olarak değerlendirmeyi artırdığı tespit edildi. Bunun yanı sıra, televizyon izleme süresi ve şiddet içerikli dizileri izleme süresi arttıkça suç korkusunu artırdığı görüldü.
Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Taylan, bu araştırmanın, televizyonu ve şiddet içerikli televizyon programlarına çok fazla maruz kalan gençlerin, yaşadıkları çevreyi ve dünyayı çok fazla acımasız ve tehlikeli bulduklarını ortaya koyduğunu belirtit. Söz konusu gençlerin, başkalarına karşı güvensizlik beslediklerini belirten Taylan, "Şiddeti, sorunların çözümünde önemli bir araç gördükleri; kendilerini herhangi bir suçun-şiddetin mağduru olma korkusuna sahip oldukları (yani, suç korkusuna sahip oldukları), toplumdaki şiddet oranını ve toplumdaki suçlu oranını toplumdaki gerçek verilerden daha çok algıladıkları bulgularına ulaştık." dedi.
Türkiye'de televizyonun, gençlerin toplumsallaşmasında önemli bir rol oynamaya devam ettiğini hatırlatan Taylan, şunları kaydetti: "Özellikle öğrenim gören gençler açısından düşündüğümüzde, gençlerin neredeyse okulda geçirdikleri süre kadar televizyona
vakit ayırdıkları görülüyor. Adeta televizyonla büyüyen gençler, televizyonla yetişmeye devam ediyor. Televizyon programlarındaki içeriklerin önemli bir bölümü şiddet yüklü dersler ve imgeler taşıyor. Üstelik gençler genelde şiddet içerikli televizyon program türlerini daha çok tercih ediyor. Televizyon, şiddet yüklü hikâyelerini anlatmayı sürdürüyor. Alıcı da buluyor."
Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Taylan, gençlerin
akıl ve
zihin sağlığının devlet politikası ile teminat altına alınması gerektiğini belirtti. Gençlerin televizyon şiddetine maruz bırakılmasının, sosyal devlet ilkesi gereğince sorgulanması ve acilen
tedbir alınması gereken önemli bir husus olduğunu dile getiren Taylan, "Alınacak tedbirlerle ilgili medyaya;
Milli Eğitim Bakanlığı,
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı,
RTÜK gibi devletin ilgili kurumlarına,
sivil toplum örgütlerine; eğitimcilere ve ailelere önemli sorumluluklar düşmektedir." ifadesini kullandı.