Star Gazetesi yazarı Sibel Eraslan, "
Dershaneler ve
dindar gençlik" başlıklı
köşe yazısında son dönemin sıcak gündemleri arasında yer alan "dershaneler" hakkında çarpıcı tespitlerde bulundu.
"Dindar ve ahlak sahibi" profili ile gençlere örnek olan öğretmenlerin fedakarlıklarına dikkat çeken Eraslan, dershaneleri sadece üniversiteye hazırlayan bir kurum olarak görmediğini vurguladı. Eraslan, yazısının sonlarında bir de önemli eleştiride bulundu: "Tartışmayı iyi yönetemedik..." İşte Sibel Eraslan'ın bugünkü yazısının ilgili bölümü...
Bir anne olarak "dindar bir gençlik istiyorum" çünkü din, güzel ahlaktır. Dürüst, kibar, sözünden ve elinden emin olabileceğimiz bir gençlik. Böyle bir gençliğin yetişmesi için ömrümüzü verdik, halen haftada en az dört günüm gençlerle başbaşa geçiyor.
Çocuklarımın sadece üniversiteye hazırlandıkları bir kurum olarak görmedim dershaneleri. Bu bize ek mali külfet getirmedi mi? Elbette getirdi. Ama
İmam Hatiplerin ve Kur'an Kurslarının kapatıldığı bir süreçte
çocuklarımızın "dindar ve ahlak sahibi öğretmen" profilini görüp örnek alabilecekleri tek yer
"o dershaneler"di. Özel koleje yollasaydın diyenler çıkabilir, ne kendi çocukluğumda ne de evlatlarımın döneminde özel koleje ödeyecek paramız olmadı hiç. Tüm bu çıkışsızlıklarımız içinde "o dershaneler"deki fedakar, ahlaklı, nazik ve işini çok iyi yapan öğretmenler, çocuklarımızın
"abi"leri, "abla"ları oldular. Küçük oğlum bir gün sırtında epey büyük bir kazakla dönmüştü eve,
dershanede çok terlemiş, öğretmeni kendi kazağını sırtından çıkartarak ona giydirmiş.
"Ben cemaatten değilim" diye diye, taa Kırgızistan'da buzlar altında öğretmenlik yapan kardeşlerimin yanına kadar gittim, Bosna'daki savaşta, Nijerya'daki kabilelerin içinde, Bangladeş'te selin yuttuğu köprülerde, Şırnak'ta, Cizre'de onları hep ellerinde kitapla insanlara öğretirken buldum.
Mermi bomba altında, nükleer felakete rağmen,
açlık, kuraklık,
salgın hastalık demeden,
sırtlarındaki son kazağı da hiç düşünmeden çıkarttıklarına şahit oldum. Başbakanımızın da bahsettiği ahlak ve fazilet sahibi gençliği yetiştirmekte
"o dershane"lerin, "o öğretmen"lerin hakkını ödeyemeyiz. Bu hakkı teslim etmek için Cemaatten olmaya gerek yok...
***
Tartışmayı iyi yönetemedik. Bunca emekleriyle öğretmenleri incitecek bir otoriterliğe dönüştüğünü işin, göremedik... Sosyal medyadaki paylaşımlardaysa "gönüllülüğü" değil "dershaneci"liği öne çıkarttık. "Başbakan,
Gülen Hareketini bitirmeye kararlı" cümlesi ne kadar haksızsa, Kulubud Daria müellifini salt ticari işletmeler bağlamında takdim etmek bir o kadar vicdansızlıktır... Herkes en yakınındakine usturuplu ve hakkaniyetli davranmayı
teklif etmeli.
Siyasetçi siyaseti, eğitimci eğitimi, herkes yaptığı işi, en iyi şekilde yaparak yürümeye devam etmeli. İşi kızıştırıp nem'alananlarıysa ibretle seyredip Allaha
havale ediyoruz...
Sibel Eraslan - STAR