Avrupa'da yaşayan
Kürt aydını ve Nasname isimli internet sitesinin yazarı Süleyman Akkoyun,
faili meçhuller
soruşturmasının yıllardır
taşeron örgütleri kullanan derin devleti rahatsız ettiğini dile getiriyor. Akkoyun,
PKK'daki derin sessizliği ise şöyle anlatıyor: "PKK'nın ne demesi beklenebilir ki? Devlet tarafından kurulduğunu mu söylesin, PKK'ya katılan veya katılmayan Kürt halkının yetişmiş
beyin kadrolarını ben
imha ettim mi desin?"
Süleyman Akkoyun, Türkiye'de
Ergenekon türü çeteleri temsil eden gücün silahlı
bürokrasi olduğunu dile getiriyor. Senaryoların Özel
Harp Dairesi'nde yazılarak tatbik edildiğini ileri süren Akkoyun, Kemalist otoritenin
toplum üzerindeki hâkimiyetini korumak ve garnizon kültürüne sahip bir toplum oluşturmak için sürekli taşeron örgütler kurulduğunu iddia ediyor. Türkiye'nin gerçek anlamda
demokrasiye geçmesi için bu yapının değişmesi gerektiğini belirten Akkoyun, "Dolayısıyla, taşeron örgütler kullanılarak Kürdistan'da işlenen siyasî cinayetlerin açığa çıkarılması, devletin yerel ayakları olan PKK ve
Hizbullah gibi demokrasi karşıtı güçleri rahatsız etti ama daha çok rahatsız olacak olan ise bu taşeron örgütleri organize eden ve kullanan derin devletin kendisi olacaktır" diyor.
Diyarbakır'daki özel yetkili savcıların, PKK'nın iç
infazlarını soruşturmasına da değinen Süleyman Akkoyun, PKK'nın devletin
lojistik desteğiyle bugüne dek gerçek yüzünü saklamayı başardığını söylüyor. Örgütün soruşturma konusunda sessizliğe bürünmesini normal karşılayan Akkoyun, şu tespitte bulunuyor: "PKK, işlediği cinayetlerin ve katliamların sorgulanmaya başlama olasılığı karşısında paniğe kapılmıştır. PKK'nın ne demesi beklenebilir ki? Devlet tarafından kurulduğunu mu söylesin, Kürt halkının yetişmiş beyin kadrolarını ben imha ettim mi desin, halkı kandırdığını mı söylesin, Öcalan'ın '15 bin iç infaz yaptık' dediği insanların samimi Kürt evladı olduklarını mı söylesin, Kürdistan'ın her dört parçasında da devlet eliyle kurulmuş ve Kürtlere düşman bir örgüt olduklarını mı söylesin?"